Aynı anda iki rüzgâr birden esti ya da estirildi. Seçime çok az bir zaman kala DEM partide delege marifetiyle zorlu bir aday belirleme süreci yaşanırken, Kürt siyasetinde esen kadın rüzgârı Türkiye’de tartışılan birinci gündem maddesi oldu.
Kamuoyunun yakından bildiği, tanıdığı Leyla Zana 7 yıl aradan sonra gündeme ‘Bomba’ gibi düştü. Aynı zamana denk gelen Başak Demirtaş açıklamasının siyasette dengeleri nasıl etkileyeceği merak konusu oldu.
Farklı çıkışlar;
Leyla Zana’nın geçmişi sorgulayan, yargılayan, sitemle karışık, aynı zamanda duygusal bir açıklaması oldu. Zana, çözüm-barış sürecine atıfta bulunuyor, yeni bir çözüm sürecine üstü kapalı da olsa işaret ediyor. Anladığım kadarıyla, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hala çözümün aktörü olarak görülüyor. Zana’nın asıl önemli sözü; Erdoğan ve Öcalan’ın çözüm ile ilgili aktörlüklerinin engellenmesi!
Kim/Kimler, ya da hangi güç?
Leyla Zana’nın açıklamasında cevap bekleyen sorular bunlar.
Başak Demirtaş’ın ise, tamamen güncel siyasete dönük bir açıklama. Olabilirliği ile olmaması durumunda da kimsenin ‘neden böyle bir açıklama yaptın’ diyemeyeceği bir çıkış.
Kürt siyasetinde şu an için çok aktif olmadıkları halde, seçime doğru giderken sadece Kürt siyaset arenasında değil, Türkiye’nin genelindeki siyaset arenasında da ciddi bir rüzgâr estirdiler.
Kürt siyasetinde esen kadın rüzgârının önümüzdeki günlerde nasıl bir rotaya doğru evirileceğini göreceğiz, belki ondan sonra çok net ifadeler kullanma şansımız olacak.
Zana, bugüne kadar hiçbir açıklama yapmadı, gazetecilerin görüşme talebini kabul etmedi. 7 yıl aradan sonra Gazete Duvardan sevgili Vecdi Erbay ile söyleşi gazetecilik açısından kıskandıran bir durum. Vecdi’yi kutluyorum, Leyla Zana ile ilgili kafama ve kafalara takılanlara devam ediyorum.
‘Yas tuttum’ diyor, siyasette kabul edilebilecek bir durum değil.
Zana, ‘Siyaset yapmak için ortaya çıkmadım’ diyebilir, ancak, açıklamalarının tamamı siyaset içerikli. Özellikle CHP’ye yönelik sert cümleleri muhalefete muhalefet anlamında değerlendiriyorum. Zaten şu an için moda bir durum. İYİ parti ile başlayan, diğer tüm muhalefet partilerinin yâda bireylerin denediği bir yöntem. İktidardan çok ana muhalefete yüklenmek. Bütün bunlara rağmen, CHP mevcut belediyeleri kazandığında, üstüne de 5-6 yeni belediye ekleyip, siyaseten daha fazla güç kazandığında ne olacak? Bu, ihtimal dışı bir durum değil. Ben kişisel olarak böyle olacağını düşünenlerdenim.
Başak Demirtaş’ın da açıklamasının zamanlaması manidar!
Eşi ile görüştükten sonra yapılan açıklama, bence siyaseten planlanmış değil. DEM Parti’de ‘pişirilmiş, hazırlanmış’ seçim stratejisi olmadığını düşünüyorum.
Her iki açıklamayı çok kişi ile görüştüm, konuştum.
Ortak bakış; Zamanlama manidar.
Farklı yorumlar, çok yönlü tahminler var.
Onlara girmeyeceğim, yanıltıcı olabilir.
Ancak, her iki açıklamanın da tek başına yapılmış açıklama olmadığı görüşü, ortak bir görüş.
Kim ne derse desin, gerçek; bu hafta Kürt siyasetinde iki kadının rüzgârı esti, esintisi devam edecek.