DİYARBAKIR - Diyarbakır'da kültür ve sanat faaliyetleri yürüten Cegerxwîn Gençlik Kültür ve Sanat Merkezi, 4 yıldır özellikle gençler ve kadınlar olmak üzere sanat ve kültürle uğraşan herkese yeni bir alternatif sunuyor. Merkez alanında deneyimli eğitmenlerle bir akademi gibi çalışıyor ve toplam 6 bölüm üzerinde akademik dersler veriyor. Bütün derslerin ve genel eğitimin Kürt dili ile verilmesi, akademik çalışmanın en önemli noktasını teşkil ediyor. Hafta'nın 5 günü akademik eğitim verilen merkezde, edebiyattan resime, müzikten sinemaya, halk oyunlarından tiyatro alanına kültürel ve sanatsal çalışmalar yürütülüyor.
Mezuniyet için tez şartı
Her geçen yılda merkeze ilgi de artıyor. Sinema alanında 3 yıl eğitim veren kültür merkezi, bu eğitimin 2 yılını teorik, bir yılını ise staj, tez ve proje üzerine programlıyor. Ayrıca eğitim gören öğrencilerden akademik mezuniyet için teorik bir tez hazırlama şartı da isteniyor. Tez yerine belgesel ya da kısa film de hazırlanabiliyor. Yine sinema akademisi içerisinde sosyoloji, tarih, resim ve felsefe dersleri de veriliyor. Sinema alanında da çok çeşitli derslerin yer aldığı kültür merkezinde temel dersler, senaryo dersleri, sinema tarihi ve Görüntü yönetmenliği gibi konular işleniyor. Bunların dışında film okuma ve yorumlama tekniği ile edebiyat derslerinde öğrencilerin öykülerden faydalanmaları için halk öyküleri okutuluyor.
'Kürtleri anlatan filmler, Kürt gerçekliğini yansıtmaktan uzak'
Günümüz dünyasında ve Kürtler arasında sinemanın yeri ve rolü oldukça büyük. Acılar, insan ve toplum trajedileri, insanın birey ve doğayla ilişkisi yanı sıra halkların tarihi, bu sanat dalı üzerinden topluma daha etkili bir şekilde verilmeye çalışılıyor. Kürt sinemasının günümüzdeki durumunu değerlendiren Cegerxwin Gençlik Kültür ve Sanat Merkezi Sinema Akademisi Eğitmeni İlhan Bakır, günümüzde Kürtler ile ilgili yapılan filmlerin, Kürt gerçekliğini yeterince yansıtmadığı eleştirisinde bulundu. Kürtlerin konu alındığı filmlere "oryantalist bir gözle" yaklaşıldığını ifade eden Bakır, "Biz sanata bakış ve sinema yapımında doğru bir anlayışın gelişmesini istiyoruz. Kürt sineması popüler anlayıştan uzak, toplumla iç içe ve toplum gerçeklerini anlatsın. Bunun doğru şekilde dünya halklarına anlatılması gerekmektedir. Gücünü Kürt coğrafyasından, kültürünü de Ortadoğu kültüründen almasını istiyoruz. Kürt sinemasını işleyenlerin oryantalist bakış açısından ve Batı pozitivizminden uzak bir sinema anlayışı geliştirmelerini istiyoruz" diye aktardı.
'Sinema alanında oto oryantalizmi yaşıyoruz'
Kürtlerin yüzyıllardır varlıklarını korumak için büyük bir mücadele verdiğini, bu anlamda hem tarih, hem coğrafya hem de konu açısından bir birikim ve zenginliğe sahip olduğunu vurgulayan Bakır, Kürtler açısından bunların güçlü bir öykü ve anlatım geleneğinin ortaya çıktığını ifade etti. Kürt sineması için de bunların birer malzeme olduğunu kaydeden Bakır, o nedenle Kürt sinemasının konu itibariyle zorluk çekmediğine dikkat çekti. Bir yandan Kürtlerin tarihlerini, geleneklerini sinemayla anlatmaya çalıştığını, diğer yandan da Kürt gerçeğini çarpıtarak ya da oryantalist bir bakış açısıyla aktaran kapitalist sistemin kendi anlayışını hakim kılmaya çalıştığına işaret eden Bakır, bunun da olumsuz sonuçlar doğurduğunu dile getirerek, "Şimdiye kadar Türk sineması, Kürt halkını olumsuz ve nefret simgesi olarak gösteriyordu. Son zamanlarda liberal bir bakış açısı var. Fakat bu Kürtleri iyi dile getiriyor anlamına gelmiyor. Bizim dışımızdaki sinema ve ekollerin de bu etki altında kaldığını görüyoruz. Biraz ortada duruyorlar. Savaş üzerine bir şeyler yapmak istiyorlar; fakat her iki tarafında rahatsız olmasını istemiyorlar. Son dönemlerde Kürdistan'daki savaş üzerine iki film çekildi; fakat her iki filmin baş karakterleri de beyaz Türk'tü. Ve her ikisi de İstanbul'dan geliyor. Biz de acılarımızı, kederlerimizi onların gözünden görüyoruz. Biz de bir oto-oryantalizmi yaşıyoruz. Bu da liberalizmin etkisidir" diye belirtti.
'Sanat toplumun güçlü görüşünün yorumlanmasıdır'
Her halkın olduğu gibi Kürt halkının da bir öyküsü olduğunu dile getiren Bakır, Kürt halkının bu öyküsünün sinema sanatı için çok büyük önem arz ettiğini vurguladı. Sinema için en önemli argümanın öykü olduğunu belirten Bakır, Ortadoğu'da İran sinemasının ileri bir konumda olmasının en önemli sebebinin kültür ve edebiyatlarını kendilerine temel almaları olduğunu söyledi. Bunun yanında Kürt kültür ve edebiyatının da çok güçlü olduğunu dile getiren Bakır, Kürtlerin, dengbêjliğin öykü anlatımının yol ve yöntemini sinemaya temel yapmaları halinde daha güçlü bir sinema yaratabileceklerine dikkat çekti.
'Sanat tek başına sanat değildir'
"Sanat tek başına sanat değildir. Sanat ya da sinema eğlence değil, toplumun güçlü görüşünün yorumlanmasıdır. Sanat, toplumun genelinin güçlü görüşüdür" diyen Bakır, son olarak sinemanın sokaklara, mahallelere ve köylere taşınması gerektiğini ifade ederek, "Sinemanın binalar içinde kendini hapsetmemesi lazım. Biz istiyoruz ki sinevizyon ve ses sistemlerini arabayla köy köy dolaştıralım. Buralarda film gösterimi yapalım. Buralarda yerler açıp sinema yapabilelim. Eğer kendimizi buralarda hapsedersek iyi şeyler ortaya çıkaramayız" diye aktardı.
'Bir Kürt sineması yaratmak istiyoruz'
Toplumun acılarını ve yaralarını göre bilmenin, Kürt halkının yüzyıllardır süren direniş geleneği ile gerçekliğini sinemaya aktarabilmenin Kürt sinemasının en önemli görevi olduğunu söyleyen Cegerxwîn Kültür ve Sanat Merkezi 2. Sınıf Sinema bölümü öğrencisi Dilan Toftik ise, Kürt kadınının düşünce, fikir ve doğasının sinema konusu yapılması gerektiğini vurguladı. Bunun yapılması halinde Kürt kadınının büyük bir ilerleme kat edeceğine dikkat çeken Toftik, halen birçok hususun oturmadığını dolayısı ile Kürt sinemasının varlık gösteremediğini dile getirdi. Bundan kaynaklı bir Kürt sineması yaratmak istediklerini söyleyen Toftik, "Üstlendiğimiz rol bizim için çok önemlidir. İdeolojimiz temelinde yaratılacak bir Kürt sineması nasıl olur; bunun çabasını ve eğitimini görüyoruz. Bundan dolayı akademinin rol ve misyonu önemlidir" diye ifade etti.
Sinema Bölümü 1. Sınıf öğrencisi Mehmet Tanrıkulu da, sinemanın kendine has özelliği olduğunu, insanın üzerinde büyük bir etki yarattığını aktararak gençlerin kendi sanatlarını geliştirmek için yaratımlarına ortak olma çağrısında bulundu.
Kürt sineması, Cegerxwîn'le yaşam buluyor
Diyarbakır'da kültür ve sanat çalışmaları yürüten Cegerxwîn Gençlik Kültür ve Sanat Merkezi, akademik çalışmalarıyla sanatla ilgisi olan herkese yeni imkanlar sunuyor.