Önderlik bir toplum için her şeydir. Öndersiz toplumun yönü belli değildir. Öndersiz toplumların tarihi trajedilerle doludur. Toplumsal önderler aynı zamanda bir halkı trajedilerden kurtarmanın adıdır. Geleceğin umududur, ütopyasıdır. Halkın sağduyusu bunu keşfettikten sonra, halk önderlikle buluşur. Artık halk ‘O’ kişide somutluk kazanmıştır.
Topraklarında savaşların, direnişlerin, istila ve işgallerin sürgit olduğu Kürt coğrafyasında acılar eksik olmamıştır. Kürt tarihi trajedi ve dramlarla doludur. Bu kadar ağır bedel ödemesinin en büyük nedenlerinden biri öndersiz olmasıydı. Öndersizliği; Kürt halkının tarih sahnesine çıkmasını uzun süre engellemiştir. Bu yüzden varlığı bile tartışılır olmuştur.
Sayın Öcalan, önderliksel olarak ilk çıkış dönemini redle başlattı. Kürdü geri bırakan, sistemle bağlantılı; yaşam, kişilik, kültür, sosyal, siyasal gelenek ve göreneklere ait ne varsa; hepsini reddetti. Ret temelindeki ideolojik söylemleri, sarmal bir etkiyle yayılmaya ve kök salmaya başladı. Önderlik kiminle oturup konuşsa onda fikir, kişilik ve yaşam dünyasında depremler yarattı. En büyük etkileme gücü, söylediklerine inanması ve karşısındakini inandırmasıydı. Kendine ve kendi özgücüne güvenmeyi esas aldı. Samimiyet, kararlılık temas ettiği kişileri 'bu yolda gidilir', düşüncesini oluşturdu. İnsanı temel olarak aldı ve yoldaşlık ilişkilerine büyük anlam verdi, yoldaşlarını çözüm gücü yapmak için değer verdi, emek harcadı.
Şimdi; Kürt halkının tarihi yazgısı tersine döndü. Su yolunu buldu. Kendigerçekliğine, tarihine kültürüne yabancılaşan insanı kendi kaynağına döndürdü. Ana kaynağa dönüşü gerçekleştirdi. Bu mucizeydi. Öz kaynağa dönüş büyük bir güç ve potansiyelin de ortaya çıkması demekti. Bu ötelenen, silikleştirilen, kendine ait ne varsa ona yabancılaşan halkın kaynağa dönüş hareketiydi. Kaynağa dönüşe ikna etmek zor oldu, ancak bunun anlamını kavrayan halk ona ölümüne bağlandı. Bu halk ile önderlik buluşmasıydı. Başta Kürt halkı olmak üzere Orta Doğu da birçok halkın Sayın Abdullah Öcalanı sahiplenmesinin en büyük nedeni; halkların kurtuluşlarını onda görmeleridir. Dünyada sayılı lidere gösterilecek bir sahiplenmeyi Öcalana da göstermişlerdir.
Birçok örgüt kuruldu, birçok örgüt lideri ortaya çıktı. Şimdi çoğunun adını bile hatırlamıyoruz. Başkalarının yapamadığın Sayın Öcalan nasıl başardı? Bunun sırrı nerede yatmaktadır? 12 Eylül döneminde kurulan birçok örgüt niye bu kadar çabuk tarihe karıştı?
Sayın Öcalan nasıl bir örgüt yarattı da sürekli ayakta kalabildi? Neler anlattı da halk bu kadar ölümüne bağlandı? Bunun püf noktası neydi?
Öncelikle teorik formasyondan öte daha çok başka özelliklerde aramak gerekir. Bu en başta insana ve topluma bakış açısıdır. Eskinin her gün öldüren yaşamını reddetti, özgür yaşamı esas aldı. Kazanma ve kaybetmenin nirengi noktasını bu paradigma oluşturdu. Buradaki samimiyeti, karşısındakini anlama ve onu çözme gücü; başta insana, halka ve yaşama verdiği değer; ilkeli yaklaşımı; yarattığı etki gücü; kişiyi, halkı ve halkların inanmasını getirmiştir. Sayın Öcalan, İnanan insanlar topluluğu yaratmıştır. Bir toplumsal psikoloji oluşturmuştur. Halkın psikolojik yapısını derinliğine çözümleyen Serok Öcalan, halkın ruhuna girdi. Kalbini kazandı. Kürt halkı, sadece kalbinin değil, evlerinin de kapılarını açtı. Kızlarıyla, oğullarıyla, kadınıyla, erkeğiyle, yaşlarına, cinslerine bakmadan özgürlük talebiyle önderliklerinin arkasında durdu. Yoksul ve emekçi Kürt halkı, terörize edilmeleri sonucu, mallarından oldular, yoksullaştılar. Gençlerini toprağa verdiler, çoğunun kemiklerini dahi bulamadılar. Köyleri yakıldı, topraklarından oldular, metropollere savruldular. Ancak, umutlarını yitirmediler. Özgürlük arayışlarından vazgeçmediler. Serok’larını bırakmadılar.
Kürt insanının başarmaya ihtiyacı vardı. Küçük olanaklardan elde ettiği başarılar; halkda kendine güveni ve başarmaya olan inancı geliştirdi. İnanç, umut, güven kartopu gibi yuvarlandı, yuvarlandı...
Değer yaratma ve değer verme, arkadaşlığa, insanlara, halka, kadına, doğaya kısacası insana ait her şeye değer verdi. Yaşamda boşluk bırakmadı.
En önemlisi de; kadına değer verdi. Tarihin başlangıcındaki gibi,erkek egemenliğinin olmadığı; kadının eşit ve özgür olduğu bir aşamaya, getirmek için harcadığı çaba ve yaratımı, kadınların mücadeleyi sahiplenmesinde tarihsel bir rol oynadı.Bugün meydanlarda kadın renginin fazla olmasının nedeni budur. Kadın tarih boyunca yitirdiklerinin bilincine onunla vardı. Kadını yücelterek erkekle eşit konuma getirmesinin yolunu açtı.
Ezilenleri, emekçileri esas aldı, en diptekilere hitap etti. Kaybedecek bir şeyi olmayanlar da; kendinden gördüler, ölümüne bağlandılar. Bağlananlar sadece Kürtler olmadı; bu halka genişledi, Orta Doğu halklarını da aşarak dünya ezilenlerine ulaştı.
Etki ve çözüm gücü,'O'nu dünya güçlerinin hedefi haline getirdi. Kara 15 Şubatla, dünyadan izole, edildi. Ancak iğne deliği kadar olanaktan mucizeler yaratan Serok Apo, uçurumun kenarına getirilen Kürt halkını bu komplodan kurtardı.
Şimdi, barışın, demokrasinin, halkların kardeşliğinin teminatı haline gelen Öcalan’ı halk artık arasın görmek istiyor.