Kürt halkı, onur kırıcı kayyum politikasını kabul etmeyecektir…

Zülküf Kışanak

Kayyum politikası öyle akşamdan alınmış bir karar değildir. Belli ki iktidar, muhalefet, devletin ilgili askeri, sivil kurumları olarak kapalı kapılar ardında, üzerinde uzun uzun konuşulmuş, ayrıntılı tartışılmış, sıkı çalışılmış Kürt demokratik mücadelesine, Kürtlerin hak, hukuk arayışına karşı özel olarak geliştirilmiş ortak bir politikanın ürünüdür. Yerli ve milli bir politikadır, özgündür, amacı yerel yönetimlerle birlikte gelişen, kent yaşamına hakkim olmaya başlayan Kürt dilinin, kültürünün önüne geçmek, giderek büyüyen bölgenin ekonomik kapasitesini boğmak, en önemlisi yerel idareciliği yok etmektir. Parantez içine aldıkları suçlamaların tamamı halkın iradesiyle iş başına gelen belediye başkanlarına karşı geliştirilen algı operasyonlarının ürünüdür, dahası başkanlara isnat edilen suçların tamamı yalandır, düzmecedir…

*

Evet, oyunu ilkin Van’da denediler olmadı, Hakkari’de de olmayacaktır, başka yerde de olmayacaktır. İradesine sahip çıkan halk, “Gücüm var ki el koyuyorum…” diyen iktidarın Anayasa’da yeri olmayan kayyum uygulamasına teslim olmayacaktır. Elbette Kürt halkı, bu onur kırıcı, aşağılayıcı, ayırımcı, insanlık dışı muamelenin açık bir ifadesi olan kayyum uygulamasını hiçbir şart altında kabul etmeyecektir, zorbalığa rıza göstermeyecektir, varlığına yöneltilen ağır saldırılara rağmen iradesini teslim etmeyecektir, edemez. Gücünü ırkçı ideolojiden, kolluğun çıplak şiddetinden alan açık faşizme karşı direnecektir. Kürt halkının, kadın erkek, genç yaşlı, çoluk çocuk bir bütün olarak devrimci, demokrat, insan hakları savunucu dostlarıyla birlikte direnmenin, hiçliği dayatan faşizmi bertaraf etmenin dışında hiçbir şansı yoktur. İnkar ve imha siyasetinin bir devamı olan kayyum atama hukuksuzluğunu daha fazla sineye çekmeyecektir, keyfi uygulamalara daha fazla katlanmayacaktır…

*

Bir iki yalan haber, bir iki idari soruşturma devreye sokularak başlatılan Kürde özel kayyum politikası, fazlasıyla deşifre olmuş, ipliği pazara çıkmış bir politika olmasına rağmen tercih ediliyor, en önemlisi demokratik kamuoyunun tepkisi umursanmadan, milyonlarca seçmenin iradesi hiç sayılarak dünyanın gözüne sokula sokula sürdürülüyor, ayırımcı, ırkçı uygulamada ısrar ediliyor. Gücünü demokratik kamuoyundan değil, zor aygıtından alan bu uygulama ayırımcı, ırkçı bir uygulama olduğu kadar her türlü toplumsal çürümeyi, hırsızlığı, ahlaksızlığı, hukuksuzluğu da beraberinde getiriyor. Kendine yetebilmenin, kendini var edebilmenin kapasitesi dinamitleniyor adeta, her seçim sonucuyla yenilenen, bir defa daha ortaya çıkan toplumsal barışa, demokratik yaşama olan inanç yok ediliyor. Dünyanın en kötü uygulamasıyla sonuç alınamayacağını artık idrak ettikleri, üstelik kendi gelecekleri açısından da hayra alamet bir icat olmadığını bildikleri halde kayyum politikasına devam ediliyor…

*

Hiç kimse, hiçbir akıl erbabı İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Balıkesir’de, Antalya’da, Adana’da görev yapamaz hale gelen, görevden alınan veya istifa eden belediye başkanları yerine yasa ve Anayasa gereği Belediye Meclisi tarafından başkan vekili, başkan seçilirken, Diyarbakır’da, Van’da, Mardin’de, Ağrı’da, Kars’ta, Siirt’te, Şırnak’ta, Bitlis’te, Batman’da, Iğdır’da, Dersim’de, Hakkari’de ve daha birçok ilçede, beldede ise üç dönem üst üste haksız hukuksuz olarak kayyum atanmasını izah edemez, ayırımcı uygulamayı savunamaz. Kürt halkına derin düşmanlık besleyen, Kürde eşit, özgür, irade sahibi yurttaşlığı hak görmeyen ırkçı kişi ve partiler dışında hiçkimsenin savunamadığı kayyum politikasından vazgeçmek, her türlü provokasyona açık uygulamadan uzak durmak, bu ülkede yaşayan herkesin yararına olacağı kesindir...

*

Yürütmenin, yasamanın, yargının elbirliği yaparak emrindeki kolluğu Anayasal bir hak olan kayyum politikasına karşı protesto hakkını kullanan sivil Kürt halkının karşısına dikmesi, silah zoruyla iradesini ezme siyasetinde ısrar etmesi, dahası bir bütün olarak bölgeyi ateşe vermesi kabul edilir bir durum değildir. Gözaltı, tutuklama, öldürme politikasıyla hukuk zemininde çözümü mümkün olan toplumsal sorunlarda sonuç almanın mümkün olmayacağı bilinmesine rağmen ayırımcı uygulamalarla bunda ısrar etmek, sivil halka karşı devlet şiddetini uygulamak faşizmi yaşama egemen kılmaktan başka bir anlam taşımamaktadır. Dünyanın lanetlediği, ulusal, uluslar arası anlaşmalarla yasakladığı ırkçı, faşist politikaları sivil, savunmasız Kürt halkına reva görmek, Kürt halkının eşit, özgür birer yurttaş olarak barış içinde yaşama talebini akla, hayale gelmeyen kumpaslarla, kayyum ve benzeri politikalarla sabote etmek, hayatının olağan akışını pervasızca provoke etmek tehlikeli girişimler olduğu kadar, sonucu kestirilemeyecek bölgesel bir kaosa sürükleyeceği açıktır…

*

Hiçbir devlet egemen olduğu sınırlar içinde yaşayan insanların iradesini gasp edemez, fiziki yaşamını rehin alamaz, hayatını pazarlık konusu yapamaz, şantaj malzemesi haline getiremez, içte ve dıştaki gelişmelere yönelik geliştirdiği politikalarının kurbanı olarak göremez. Özgürlüğünden, yaşamından, güvenliğinden sorumlu olduğu sivil, savunmasız insanları devletin hedefi haline getiren, düşman ilan eden, kitlesel baskı ve şiddete maruz bırakan uygulamalar, Hitler faşizminden geriye kalan insanlık dışı bir mirastır, dünya barışına, halkların bir arada yaşama kapasitesine karşı büyük bir tehlikedir. Cumhuriyet tarihi boyunca devam eden inkar ve imha politikası sonuç alamadığı gibi bundan sonra da alamayacaktır, hele kayyum politikasıyla hiç alamayacaktır…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.