Kürdün Seçimle İmtihanı!

Şeyhmus DİKEN

Mart 2014 yerel seçimlerini geride bıraktık. Barış ve Demokrasi Partisi ile Halkların Demokratik Partisi seçimlerden memnun olunan bir sonuçla çıktılar. Bu durum hem kazanılan belediye başkanlıkları hem de meclis üyelikleri açısından iyi sonuç veren bir duruma delalet etti.

Yanlış anımsamıyorsam 2007 yılıydı. Ahmet Türk yanında birkaç şahsiyetle birlikte rahmetli Mehmed Uzun’u evinde ziyaret etmişti. Ben de oradaydım. Gayet içten muhabbet esnasında Mehmed tarihi bir laf etmişti. Mealen şöyleydi sözleri; Kürt halkının elinde şu an elli dolayında belediye var. Önümüzdeki seçimlerde bu sayıyı en az ikiye katlamak gerek. Bilmeliyiz ki belediyeler bizler için çok önemli. Basit bir toplantımız için yer bulamadığımız, çaresiz kaldığımız, sinema salonlarını kiralamak zorunda kaldığımız günleri unutmayalım. Şimdi elimizde çok iyi olanaklarımız var. Basit gündelik kavgalarla kurumlarımızı yıpratmayalım. Daha iyisini yakalamak için elbette eleştirelim, ama yıpratmayalım. Kurumlarımızı gözümüz gibi koruyalım.

Seçim sonuçlarına baktığımızda Kürt siyasetinin temsil şansını yakaladığı belediyeler, üçü büyükşehir olmak üzere 102’yi bulmuş. Bu önemli bir kazanımdır. Bu noktadan daha ilerisine odaklanmak gerek.

Kurumsal kapasiteyi ve bireysel gelişmeyi öne çıkaran bir kurumsal örgütlülüğe şiddetle ihtiyaç var. Alternatif, muhalif, yaratıcı, geliştirici, şeffaf, insanı odak noktasına yerleştiren, halkla ve halkın temsili örgütlü organlarıyla sürekli ilişki ve irtibat halinde olan ve kararları sıkı bir tartışma sürecinden sonra birlikte alıp uygulayan bir yeni belediyeciliğe doğru işi şekillendirmek gerek. Elbette Kürt siyasetinin belediyeleri bugüne kadar da bu ilkeleri tümüyle ya da kısmen olanaklar elverdiğince uyguladı. Ama evet, asıl şimdi, bu iş için galiba “yetmez, ama evet” demek gerekiyor.

Örneğin, serhat sınırında Ağrı’da, Ermenistan ve İran’la komşu bir Kürt belediyesi istemiyor muktedir. İnadına, bir haziranda Ağrı’nın yarasına Meşe yapraklarının merhemini sürecek bir belediye olması gerektiğini dünya âleme ilan edecek bir çabaya ihtiyaç var.

Amed, Kürdistan’ın kalbidir. Kadim Amed şehrinde yapılacak her işin dünyada gür ses çıkardığını / çıkaracağını mutlaka bilmek gerek. Mesela Cemilpaşa Kent Müzesi, Surp Giragos Ermeni Kilisesi Restorasyonu, Surların etrafının temizlenerek görücüye çıkması bu neviden çok soylu işler.

O halde yeni dönemde bunları taçlandırmak gerek. Mesela sur içinde Urfa kapı ile Mardin kapı arasında Turistik Cadde üzerindeki yapıların yeniden kimliklendirilme meselesi sanki ağır yürüyor, hızlandırmak gerek. Ongözlü köprü civarı ve Dicle Nehri kıyısında baraka görüntüsünde “işgaller” seçim öncesinde arttı gibi. Dicle Vadi Projesinin gelecekte baltalanmasına sebep olabilecek işgallerin önünü kesmek ve taviz vermemek gerek. Kırklar Dağı meselesi kangrene dönüştü, ne yapılacaksa bir an önce karara dönüştürülüp sonuçlandırılmalı. Ofis Sanat sokağının adı değişti “Kafeler Sokağı” oldu. Oysa o niyetle başlanılmamıştı. Sanat sokağında bir metrekare yeşil alan kalmadı, rantiye mekânlarına dönüştü. Acil müdahale s.o.s veriyor. Asfalt ve benzeri altyapıya hızla el atılmalı. V.b. gibi…

Şehir ve coğrafya bizim diyorsak eğer -ki bizim- dosta ve düşmana karşı göğsümüzü gererek işte geleceğiyle gurur duyacağımız şehirleri böyle geleceğe hazırladık demek için, “Nerde Kalmıştık” sorusuyla birlikte, hızla işbaşına…

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.