Seçim süreci boyunca sadece satır aralarında yer alan, coğrafyamızın yaşadığı en büyük depremlerden birinin üzerinden nerede ise dört ay geçti.
On binlerce anamız, babamız, evladımız, akrabalarımız ve yakınlarımızın acıları taze, bedenleri hala enkaz altında iken, onları anmayı seçim sürecine feda ettik.
Acılarımızı, yıkılan yuvalarımızı, evsiz kalan yüz binlerce vatandaşımızı, orta ve ağır hasarlı binaların akıbetini ve buralardan göç eden insanların geleceğini konuşmadık.
Memleketin gerçeklerini teğet geçtik ya da bir yana bırakıp suni gündemler ile uğraştık.
Seçimler geride kalırken, yaşamın gerçeklerine dönüp, kral çıplak demenin zamanı gelmiştir.
Önümüzdeki beş yıl ülke yönetimini bekleyen;
- Milyonlarca insanımızın sorunu haline gelen depremin yaralarını sarmak,
- Yoksul ve dar gelirli vatandaşlarımızı pahalılığın altında ezdirmemek,
- Esnafımızı belirsiz ekonomik dalgalanmalardan kurtarmak,
- Aylarca randevu bekleyen hastalarımızın çilesine son vermek,
- Çiftçilerimizin, ürünleri daha tarlada iken iflaslarının önüne geçmek,
- 15 yaşa kadar inmiş uyuşturucu kullanımının önüne geçmek,
- Pahalı su, elektrik ve doğalgaz faturalarından vatandaşı kurtarmak,
- Eğitimde, sağlıkta, hukukta, sanayide, tarımda v.b. daha onlarcasını sayabileceğimiz,
Sorunların giderilmesidir.
Paramızın pula döndüğünü, gittikçe fakirleştiğimizi, yetişmiş insan gücümüzü gelişmiş ve zengin ülkelere kaptırdığımızı ve sadece dünyanın nazarında değil kendi vatandaşımızın gözünde de değersizleştiğimizi gördük.
Yaşadığımız coğrafyadaki bütün milletler, tarihin her döneminde var olma mücadelesi vermişlerdir. Tarihin hiçbir döneminde sinmemiş, sindirilememiş ve sömürgeci zihniyete mahkûm olmamışlardır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sömürgeci devletlerin lütfü ile kurulmuş bir devlet değildir, dolayısı ile vatandaşları da lütuf ile idare edilecek insanlar değildir.
Yaşadığımız topraklara anavatan dediğimiz gibi sabırlı olmayı analarımızdan öğrenmiş toprakların insanlarıyız.
Geçmişte; hısım ve akraba yakınlığı, yandaşlık veya arpalık olsun diye pazarlanan koltukların yaralarımıza merhem olmadığı ve hatta yaraları daha çok kanattığına milletçe şahit olduk, yapılanları da sineye çektik.
Vatandaşından beş yıl için vekâlet almış yeni yönetimden beklentisi; sorunların üstesinden gelebilecek, gerçek anlamda, vatana ve vatandaşa hizmet edecek, alanında başarılı ve deneyimlere sahip bürokratlara görev vermeleridir.
Her türlü makamdaki görevlendirmede, sadakatin değil liyakatin esas alınmasıdır.
Bu sayede vatandaşın, kendi ülkesinde ve dünya milletleri arasında hak ettiği yeri almasının sağlanmasıdır.
Aksi durumda;
On binlerce yıllık insanlık tarihinde beş yıllık zaman çok kısa bir süredir. Bu sürenin sonunda, eğer vatandaşın ve memleketin durumu bu günden daha iyi değil ve hatta daha kötü ise, bir sonraki seçimde, siyasileri vatandaşın öfkesinden hiç kimse kurtaramaz.
Vatandaşın, vekillik ve devleti yönetme yetkisi verdiği siyasetçilere, seçimden sonraki ilk mesajı şudur:
Tarih her türlü siyasetçiden örnekler ile doludur.
İktidar olmanıza vatandaş karar verdi ama tarihte hangi sıfatla anılacağınıza siz karar vereceksiniz!
Kolay gelsin.
Saygılar.