Korona-covid-19- ile gelinen aşama çok düşündürücü.
Bir yandan vakalar artıyor deniliyor,
Bir yandan kaotik ortamlar körükleniyor,
Bir yandan ciddi manada ilaç kartellerine para pompalanıyor,
Bir yandan ekonomiler çöküyor/çökertiliyor,
Bir yandan işsizlik ve paralel olarak fakirlik artıyor,
Bir yandan aşı savaşları start almış bulunuyor(benim aşım senin aşını döver)...
Rus aşısı yüzde doksan etkiliymiş, Alman aşısı yüzde 92, Bil Gates efendinin aşısı ise yüzde 94,5 etkiliymiş.. Küsuratı bile var. Yani çok ciddi ve güvenilir bir aşı olduğu algısına hizmet etsin diye. Kaldı ki Bill Gates efendi kendi ürettiği aşıyı kullanmayacağını da söylemiş.
Aşılar kaça satılacak, bir rekabet oluşacak mıdır? Göreceğiz elbette. Bir de aşılar buzdolabında 8 derece soğukta en fazla bir ay muhafaza edilebilecekmiş. Yani ha bire aşı alınmasını temin eden garantileyen bir durum. Kim önce satışa sunarsa o en büyük parsayı toplayacak görünüşe göre…
Küresel sermaye baronları ile küresel ilaç kartelleri elbirliğiyle dünyayı 8 aydır bloke etmiş durumdadırlar.
Ancak bu virüs;
Havada ne kadar kalıyor? Kapalı alanlar ile açık havada ki kalma sürelerini bilimsel deneylerle ispatlanmış mıdır?
Tükürükle mı bulaşıyor, nefesle mı bulaşıyor? Eğer havada asılı kalan tükürük kabarcıkları ile bulaşıyor ise o zaman nefesle bulaşmıyor demektir. Nefes ile bulaşmıyor ise sigara dumanı da kişinin verdiği nefes olduğuna göre sigara dumanı ile nasıl bulaşıyor? Bu konuda yapılmış ve kanıtlanmış çalışmalar var mıdır?
Metal, plastik, ahşap vs yüzeylerde ne kadar süre kalıyor? Bu konuda kanıtlanmış bilimsel çalışmalar var mıdır? Yoksa o değil bu, olmadı bu, hesabıyla herşeye bir bulaşma payı mı dağıtılıyor?
Testler tükürükten yapılıyor mu?
Testler ne kadar güvenilir?
Özel şekilde vakalar mı arttırılıyor veya buna kartellerin bir zorlaması var mıdır?
Maske gerçekten koruyor mu? Bilimsel denilen verileri var mı?
Maske kullanımının gelecekte oluşturacağı (malum olduğu üzere maske içinde kaldığı için geri yutulan karbondioksit var)veya tetikleyeceği hastalıklar var mıdır varsa nelerdir?
Daha nice cevapsız soru.
Ama bilim adamları bu sorulara net ve kanıtlanmış cevaplar vermek yerine korku pompalamaya devam ediyorlar sanki.
Her gün yeni bir bulaşma çeşidi ilavesi, her gün yeni bir belirti ilavesi. Mesela yaz aylarında zaten oluşabilen ve artış gözlenen ishal bir belirti olarak ilave edildi. İyi de bu kanıtlanmış mıdır? Hayır.
Olmadı bu, olmadı şu, olmadı öbürü vs ha bire ilave belirtiler. Mide ağrıları, bulantı, kusma dahil neredeyse yirmini üzerinde belirti,
Güvenirliliği yüzde altmışlarda olduğu söylenen PCR testleriyle her bir belirtiyi gördüklerine pozitif…. Kafalar karışık…..
Öte yandan bulundu ve 3.faz uygulamaları başarılı denilen aşılar; İnsan sağlığına bu aşılar ne tür olumsuz etkiler yapacak, neleri tetikleyecek? Mesela bazı iddialar var; “insan genlerinde değişimlere neden olacak” diye. Mesela bu aşılar marifetiyle insan kanına bir tür kontrol çipleri karıştırılacağı ve insanların kontrol edilmeye çalışacağı iddiaları var.
Bilim insanları bu soruları “komplo” diyerek geçiştiriyor. İyi de yukarıda ki sorulara da kendileri tatmin edici ve kanıtlanmış cevaplar vermiyor/veremiyor.
Mart sonunda yazdığım bir yazıda “küresel sermaye baronlarının siyasi, ekonomik ve toplumsal yeni bir sistem kurguladıklarını, bu sistemi kabul ettirmek için de ölüm üzerinden ortam hazırladıklarını düşündüğümü” yazmıştım.
Gelinen noktada sorular çoğalırken, cevaplar olmadığı halde korku pompalanmaya devam ediliyor.
Oluşturulmak istenen sistem için dünya insanları henüz istenen kıvama gelmedi herhalde....
Tedbirler alınsın Eyvallah, Tedbirlere de uyalım Eyvallah. Ancak bu sorulara da bilim insanı olanların tatmin edici tartışmadan uzak laboratuvarlarda kanıtlanmış verilerle cevap vermeleri gerektiğini düşünüyorum.
Fiziki mesafe, kalabalık ortamlarda maske ve temizlik tedbirleri olsun. Ancak yeni normal değil asıl normal hayata dönülmeli, ha bire değiştirilen belirtiler yerine gerçek belirtiler tespit edilmeli ve insanlara tedavi protokolü yerine bağışıklık sistemini güçlendirici destekler sağlanacak protokoller de uygulanmalı diye düşünüyorum. Alt kronik rahatsızlığı olanların ciddi manada daha çok etkilendiği anlaşılmış bulunmaktadır. Çünkü, Korona karşısında etkili olan ve tedavi ettiği anlaşılan bir ilaç da bulunmuş değildir.
Tedavi protokolleri ile kısmen yaradığı belirtilen ilaçlar kullanılıyor. Bu ilaçların oluşturduğu yan etkiler neler, bu yan etkiler özellikle kronik rahatsızlıkları olanlarda ne tür ters etkileşimler oluşturmaktadır? Bu soruların da cevapları yok maalesef.
Kaldı ki tedavi protokollerinde yer alan ilaçların bu hastalığa iyi geldiği hastalığın başlangıcında nereden biliniyordu? Bilinmiyordu ise el yordamıyla hastalık tespit edildi denilen insanlar bir tür denek olarak mı kullanıldı? Süreç içerisinde bu ilaçların bir kısmı değiştirildi, bir kısmının kullanı9lmaması gerektiği sonucuna varıldı. Bu süreçte ilaç kullanılan kaç insanın hayatına mal olundu? İlaç çalışması neden yapılmamaktadır? Neden aşı çalışmalarına ağırlık verilmektedir.?
İlaç çal8ışması olsa tedavi edici ilaç bulunsa iş daha az ve ucuz maliyetle her tespit edilenin iyileşmesi sağlanacağından mı yapılmamaktadır. Aşı ise oluşturacağı antikorlarla bir sonra ki yılda yenilenecek ve pompalanan korku nedeniyle insanlar sürekli ve her yıl aşılanma ihtiyacı hissedecek ciddi bir kazanç ve rant kapısı oluşacak.
Testi pozitif çıkıp evde tedavi gören ve kendini koruyan, bağışıklık sistemini güçlendirici bitkisel kürler uygulayanların binde biri vefat ederken, hastahanede tedavi altına alınların büyük çoğunluğu neden vefat etmektedir?
Aşı olmayı red edenlerin, HES kodu almamaları sağlanarak, uçak, toplu taşıma, resmi kurumlar vs yerlere girişleri engellenmek istenmektedir. Aşıyı bu kadar zorlamaya tabi kılmakta amaç nedir? İnsanların güven duymadığı aşıları kullanmama hakları bir insani hak değil midir? Neden DSÖ denilen küresel sermaye ve ilaç kartellerinin uşağı olan bir örgüt ve onunla hareket eden bilim tanrısının mümini adı bilim adamı olanlar aşının olmazsa olmaz olduğunu dayatacak bir zemine su taşımaktadırlar?
Aşının koruyuculuğunun sınırlı olduğu, sürekliliği olmadığını ifade eden bilim adamları neden aşılanmayı mecbur kılmak için ciddi uğraş vermektedirler? Sonbahar ile birlikte vakalar patlatılıyor adeta. İyi de grip mevsimindeyiz, ama grip yok, korona var. Grip hastalığı -ki insanlık tarihiyle yaşıt bir hastalıktır- ortadan kayıp mı oldu?
Kafalar karışık, sorular çok… Ancak sürekli korku, sürekli psikolojik baskı oluşturan bir iklim toplumlara-dünya insanlarına egemen kılınmaya devam edilmektedir.
Razı edileceğimiz Sıtma nedir? Bu sıtmayı kabul kıvamına henüz gelinmedi mi?
Dünya insanlığı için küresel sermaye ve ilaç kartellerine bağlı olmayan bilim adamlarını yüreklice, cesaretle açıklamalar yapmaya davet etmek gerekir. Her eleştirel sesi ölüm korkusu üzerinden boğmaya kalkışmak insanlığa ciddi zarar verecektir.
İnsanlık tarihi;insanlara yönelik sağlık üzerinden bu şekilde ciddi ve etkili bir operasyona asla şahit olmamıştır.
Rabbim insanlığa basiret ve feraset ihsan eylesin.
Ömer Serdar Kaplan