TİGRİS HABER - Kanser türleri arasında kadınlara oranla erkeklerde daha sık görülen kolon kanserinde; kanser tarama programları sayesinde hem tanı konulması kolaylaşıyor hem de düzenli takip ile kanserli hücrelerin yayılmasının ve büyümesinin önüne geçilebiliyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Cevher Akarsu, “Kolorektal Kanserler Farkındalık Ayı”ndakolorektal kanserler hakkında bilgiler verdi.
Her 3 kanserin 2’si erkeklerde, 1’i kadınlarda görülüyor
Kolon ve rektum kanserleri genellikle polipler ile gelişmektedir. Polip, ince bir sapın ucunda top gibi görünen ve vücudun çeşitli bölgelerini kaplayan zarlardan dışarı doğru büyüyebilen küçük doku çıkıntıları ve hücre büyümeleri olarak adlandırılmaktadır. Hücrelerin normalden fazla çoğalarak oluşturduğu yapılar olan polipler, çoğunlukla kalın bağırsakta da görülebilmektedir. Yapılan çalışmalar polip oluşumunun erkeklerin %30’unda, kadınların ise %20’sinde görülebildiğini ortaya koymuştur. Bu verilere paralel olarak her üç kolorektal kanserin ikisinin erkeklerde görüldüğü ve birinin kadınlarda geliştiği ortaya çıkmaktadır.
Gençlerde kolorektal kanser sıklığı artıyor!
Daha önce sıklıkla 50 yaş üzerinde görülen kolon ve rektum kanseri son yıllarda 50 yaş altında sıklığı en çok artan kanserler arasında yer almaktadır. Günümüzde kolon kanserlerinin yaklaşık %30’u 40’lı yaşlarda görülebilmektedir. Bu nedenle dünyanın birçok ülkesinde 50 yaşında başlatılan tarama programları, kırklı yaşlara doğru çekilmeye başlamıştır. Özellikle ailesinde kolon kanseri öyküsü olanların daha erken yaşlarda kolonoskopi yaptırması büyük önem taşımaktadır. Yapılan çalışmalar da; genç yaş kolon kanserlerinin %86’sında aslında tanı öncesi bir bulgu olmasına rağmen bu bulgular hastalar tarafından önemsenmemiş olup, kanserin daha ileri evrelerde tanısının konulmasına ve tedavi sürecinin zorlaşmasına yol açtığı gösterilmiştir. Ayrıca ailesinde kolorektal kanser öyküsü olanlar için 30-50 yaş aralığında kolorektal kanser gelişme riski %2,1 ile %7,1 arasında artış gösterebilmektedir. Bu kişilerin rutin olarak 3-5 yılda bir kolorektal muayene ve gerekli tetkikler ile değerlendirilmesi erken tanı konulması için oldukça önemlidir.
Kolorektal kanserler açısından riskli grupta bulunanlar
• Ailesinde kolorektal kanseri öyküsü olanlar
• Obezite, metaboliksendrom, karaciğer yağlanması, hipertansiyon, hiperlipidemi gibi sorunları olanlar
• Alkol ve sigara tüketenler
• Sağlıksız koşullarda uzun süreli kırmızı et tüketenler
• İnflamatuar bağırsak hastalıkları olanlar (Crohn, Ülseratif Kolit)
• Organik tozlara karşı mesleki maruziyet yaşayanlar
Kolonoskopi taramaları ihmal edilmemeli
Kalın bağırsak ve rektumun incelenmesinde kullanılan kolonoskopi işlemi sayesinde kalın bağırsaktaki polipler çıkartılmakta ve doku örneği alınabilmektedir. Endoskopik bir işlem olan kolonoskopi ile birçok kanser öncülü polip tespit edilebilmekte ve hızlı tanı konulabilmektedir. Böylece gelecekte meydana gelecek olası kanser oluşmadan ortadan kaldırılmış olur. Kolon kanserleri, kolonoskopi tarama oranlarının düşük olduğu ülkelerde daha sık görülmekte ve daha yüksek ölüm oranlarına yol açabilmektedir. Türkiye’de aile öyküsü olmayan kişilerde 50 yaşın üzerinde 10 yılda bir kolonoskopi ve 2 yılda bir gaitada gizli kan testini içeren bir tarama programı önerilmektedir. Aile öyküsü olanlarda daha erken yaşlarda ve daha sık taramaların yapılması gerekmektedir.
Kolorektal kanser oluşumuna karşı posalı beslenme büyük önem taşıyor
Kolorektal kanser oluşumunda kötü beslenme alışkanlıklarının rolü büyüktür. Bol posalı beslenme tarzı kalın bağırsak sağlığının korunmasında oldukça önemlidir. Yüksek oranda posa içeren besinler, dışkının sindirim sisteminden geçiş süresini kısaltmakta, daha ağır, daha hacimli atık maddesi (dışkı) oluşturarak kanser riskini azaltmaktadır. Bol posalı beslenmenin yağ içeriği genellikle daha azdır, bu da kolon kanserinden koruyucu özellik taşımaktadır. Günlük posa tüketiminin genellikle ortalama 25-35 gr. olması gerekmektedir.
Hastalık bulgu verdiğinde ileri evreye ulaşmış olabiliyor
Kolorektal kanserlerde ortaya çıkan belirtiler arasında dışkılama alışkanlıklarında değişiklik olması en sık görülen bulgudur. Bunun beraberinde rektal kanama, ele gelen rektal kitle, demir eksikliği anemisi, karın ağrısı ve kontrolsüz kilo kaybı gelmektedir. Yapılan çalışmalara göre herhangi bir bulgu sonrası başvuran hastalarda tespit edilen kolon kanseri, genellikle daha ileri evrelere ulaşmış bulunmaktadır. Kolorektal kanserli hastaların yaklaşık %20’si maalesef metastaz yapmış halde başvurmaktadır. En sık metastaz lenf nodlarına olurken daha sonra sıklık sırasıyla karaciğer, akciğer ve peritona metastaz gerçekleşmektedir. Son yıllarda kemoterapi ilaçları ve cerrahi tekniklerdeki ilerlemeler sayesinde yapılan tedavilerle, ileri evre hastalarda da hem sağ kalım hem de hastanın yaşam kalitesinde kayda değer ilerlemeler kaydedilmiştir. Sadece karın içine metastaz yapan hastalarda ameliyattan hemen sonrasında uygulanan sıcak kemoterapi (HIPEC) bazı kolon kanseri türlerinde hastanın yaşamına olumlu katkı sağlamaktadır. (Haber merkezi)