Ali Abbas YILMAZ / ÖZEL
Sur Ziraat Odasının çiçeği burnunda genç başkanı Mirza Vedat Çiftçi, bölgedeki çiftçilerin yakıcı sorunlarına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunurken, gübre yasağına ilişkin “kökten çözüm” istedi.
Sur Ziraat Odasının yeni başkanı Mirza Vedat Çiftçi ile bölgedeki çiftçilerin sorunları ve ziraat odasının çalışmaları üzerine konuştuk.
Sur Ziraat Odasının yeni başkanısınız, öncelikle kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Üniversite zamanlarımda oda yönetimindeydim
Aslen Liceliyim, Sur’a bağlı bir köyde kalıyorum. Dicle Üniversitesi Tarih bölümü mezunuyum. 2008 yılında Bingöl Üniversitesi Tarla Bitkileri Bölümünden terkim. Ziraat Odası Başkanlığına gelen yola aslında tesadüfen girdim. Her köyden ziraat odasına bağlı bir delege olduğu için, bizim köyün de delegesi bendim. Haliyle oda seçimleri de olunca talip oldum ve şimdi buradayım. Oda yönetimine aslında üniversite zamanlarımda girmiştim. 2 yıllık yönetim kurulu üyeliğinden sonra ara seçim ile oda yönetim kurulu başkanlığına getirildim.
Çiçeği burnunda bir başkan olarak ilk hedefiniz nedir?
“İlk hedefim çiftçilerimizi eğitimli çiftçi haline getirebilmektir”
Şimdi Sur Ziraat Odasının yeni Başkanıyım ve göreve gelirken ilk hedefim ise bütün çiftçilerimizi eğitimli çiftçi haline getirebilmektir. Genelde tarımsal alanlarımızda bilinçsiz gübreleme ve sulama yapılıyor ve bu da çiftçilerimizin verim kalitesini oldukça düşürüyor. Hem topraklarımızın değerini korumak hem de çiftçilerimizin ekonomik olarak kalkınmalarını sağlamak için çiftçilerimizin bilinçlendirilmesi çok önemli bir konu. Çiftçilerimizin ekonomik olarak geliştirilmesi, ülkemizin kalkınması, güçlenmesi için de çok önemlidir.
Çalışmalarınızdan kısaca bahseder misiniz?
Sur Ziraat Odasına bağlı 229 köy var
Şuan GAP TEYAP ile işbirliğimiz sürüyor. Eski yönetimin bir hatasından dolayı odamızın tarım danışmanlığı iptal edilmişti. Ama biz eğitim işinden vazgeçmedik çünkü çiftçilerimizin eğitimi bizim için olmazsa olmazdır. Mühendis arkadaşlarımızı ayda iki defa eğitim için köylere gönderiyoruz. Şuan çalışmalarımız çok olumlu ilerliyor ve bu çalışmaları bölge geneline yaymaya çalışıyoruz. Bölgemizin sorumluluk alanında 229 köyümüz var. Bütün köylerimize tek tek gidemezsek de 4 - 5 köyde bulunan çiftçilerimizi ortak bir yerde toplayarak eğitimler vermeye çalışıyoruz.
Bugüne kadarki oda başkanları genelde çiftçi kökenli ve tahsil seviyesi düşük kimselerdi. Siz hem üniversite mezunu hem de çiftçi kökenli bir başkansınız. Siz oda başkanlığınızda nasıl bir fark yaratacaksınız?
Yöneticiler, sorunlara pratik çözümler getirebilmelidir
Aslında tahsilli olmaktan ziyade sorunlara pratik çözümler üretebilme yeteneğinde olmanın başarı getireceği kanaatindeyim. Yani, tahsil durumu yüksek olup da pasif olan arkadaşlarımız da olabiliyor ya da tersinden öğrenim düzeyi düşük ama pratik sorunlar karşısında hızlı çözüm yolları bulabilen aktif arkadaşlarımız da olabiliyor. Kimi mühendis arkadaşlarımız var ve kendilerini pratik alanda geliştiremedikleri için pratikte ciddi sorunlarla karşı karşıya kalabiliyorlar. O yüzden de ister yüksek lisans yapmış olsun isterse de doktora yapmış olsunlar, pratik çözüm üretme noktasında sıkıntı yaşanıyorsa tahsilin pek de bir önemi kalmıyor. O nedenle tek başına tahsil başarı için kıstas değildir. Yine, bir başka açıdan yaklaşırsak; çok iyi bir çiftçi olabilirsiniz, çok iyi ürün elde edebilirsiniz ama eğer teorinizi pratik alanda uygulayamıyorsanız ve sorunların çözümüne yönelik yaratıcı, pratik çözümler getiremiyorsanız bunun da yöneticilik açısından çok bir anlamı yoktur.
Bugüne kadar ziraat odası başkanları genelde çiftçilerden mi seçiliyordu ya da çiftçi kökenli oda başkanlarının tahsilli oda başkanlarına oranı nedir, bu konuda bir bilginiz var mı?
“Genelde ziraat odası başkanları bölgelerinde de güçlü olan çiftçilerden seçiliyor”
Aslında açıkçası bu konuda oransal bir bilgim yok. Ancak takip ettiğim kadarıyla şunu rahatlıkla söyleyebilirim, ziraat mühendisi olup da oda başkanlığı yapan kişi sayısı çok azdır. Genelde ziraat odası başkanları aynı zamanda bölgelerinde de güçlü olan çiftçilerden seçiliyor diyebilirim. Çok nadir arkadaşların proje geliştirebilme kabiliyetleri var. Çiftçilerimize eğitim hizmeti götürebilenlerin sayısının çok nadir olduğu kanaatindeyim.
Sizce bir ziraat odası başkanının misyonu nedir ve nasıl bir vizyonla hareket ederse çiftçilerimize daha iyi bir hizmet sunabilir?
“Kapılar yüzümüze kapanıyor, randevu alamıyoruz”
Öncelikle şunun altını çizmek isterim; Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşlarından bir tanesiyiz. Şuan Diyarbakır’da odamıza bağlı 12 bin 500 üyemiz vardır. Bunun 5 bin 500 tanesi aktif üyemizdir. Biz, oda olarak şunu planlamaya çalışıyoruz. Çiftçilerimizin sorunları en kısa ve en etkili bir şekilde nasıl çözebiliriz. Devlet yetkilileriyle olsun, yerel yöneticilerle olsun, halkımızın sorunlarını en kısa şekilde aşabilme yaklaşımını esas alıyoruz. Bu durumu çok önemsiyoruz çünkü 16 yıl boyunca gerek Valilik makamında gerekse de belediye makamında halkın sorunlarına çözüm iradesinin yeterince açığa çıkartılmadığını gördük. Ziraat Odasının kurumlarla ilişkisinin zayıf olduğu kanaatindeyim. Şuan hangi kuruma gitsek kapılar yüzümüze kapanıyor, randevu alamıyoruz. Randevu talep ettiğimiz makamların bize geri dönüşleri pek olmuyor.
Çiftçilerimizi bilinçlendirme faaliyetlerimiz aralıksız sürüyor
Nasıl bir vizyonla hareket ettiğimiz meselesine gelince önceliğimiz çiftçilerimizin eğitimi olacaktır. Zaten Genel Başkanımız Şemsi Bayraktar Bey’in de üzerinde önemle durduğu bir konudur çiftçilerimizin eğitimi. Bizzat çiftçilerimizle sahada bir araya gelerek onların karşılaştığı sorunları aşma ve onları bilinçlendirme konusunda elimizden gelen her türlü çabayı sergileyeceğiz. Çiftçilerimize sulama, gübreleme ve ilaçlama konusunda bilinçlendirme faaliyetlerine aralıksız devam ediyoruz.
Çiftçi merkezi projesi
Bunun yanında bizim bazı projelerimiz var. Çiftçilik merkezi adı altında hem çiftçilerimizin ihtiyacı olan tarım aletlerini, gübreyi, ilacı aracıları ortadan çıkararak sağlamak istiyoruz. Böylece çiftçilerimiz ihtiyaç duydukları her konuda direkt olarak çiftçi merkezlerimiz kanalı ile sağlayabilecekler ve bu uygulamanın çiftçilerimize önemli oranda bir ekonomik getirisi olacak. Çiftçilerimiz artık gübreyi, ilacı, sulama ekipmanlarını çiftçi merkezimizden, kar marjı çok düşük bir şekilde, aracısız olarak temin edebilecekler. Ayrıca çiftçilerimize daha uygun bir ortamda eğitim verebilmek için konferans salonu yapma düşüncemiz var. Dicle Üniversitesinden hocalarımızla çiftçilerimize bu salında eğitim vermek istiyoruz.
Sizce bölgedeki çiftçilerin en yakıcı sorunu nedir ve hem çiftçilikten gelen biri olarak hem de eğitimli bir başkan olarak siz bu sorunların çözümü noktasında hangi projeleri hayata geçireceksiniz?
Gübre yasakları…
Son dönemde bölgedeki çiftçilerin en öncelikli sorunu gübre yasaklarıdır. Bugün bölgemizde gelişen olaylardan kaynaklı Nitrat gübresinin yasaklanması gündeme geldi. Tabii ki, bu gübre çeşidinin yasaklanması gübrenin amaç dışı kullanımından kaynaklanıyor anacak bu durum ister istemez bölgedeki tarım faaliyetlerinin verimini etkileyecektir. Yasaklanan Nitrat gübresi bölgemizin tarımı için en uygun gübrelerden bir tanesiydi. Tahıl üretimi için başak verme döneminde başakların içini dolduran en önemli madde bu gübre çeşidinde bulunuyordu. Nitrat gübresi yasaklandı, yerine bir başka gübre çeşidi olan üre kullanılıyor ama bu bölgemize uygun bir gübre midir, değildir.
1 milyon 400 bin dönüm araziye denetimli gübre nasıl atılacak?
Bakanlık kararnamesi ile gübre dağıtımı kontrollü bir şekilde sağlanacaktır. Yine, nitrat düzeyi düşürülerek gübre dağıtımı yapılıyor ancak bu da izne tabi. Yani, kontrolü bir şekilde bir gübre kullanımı var. Çiftçilerimiz bölge bölge ayrılacak ve mühendis kontrolünde gübre atılacak ve bu da kayıt altına alınacak. Şimdi bizde 1 milyon 400 bin dönüm arazi var ve bu çapta bir araziye kontrolü bir şekilde gübre nasıl atılacak? Gübre atımı süresi bir aydır ve bu bir ay içinde bu kadar araziye gübreyi kontrollü bir şekilde atmak mümkün olabilecek mi?
Siz bölgedeki arazilerin kontrollü, denetimli olarak gübrelenemeyeceğini mi düşünüyorsunuz?
“Kökten bir çözüm istiyoruz”
Bizim temennimiz tabii ki, tüm çiftçilerimize yetebilecek bir kontrol mekanizmasının oluşturulmasıdır ama bunun pek mümkün olacağını sanmıyoruz. Sur Ziraat Odasına bağlı 1 milyon 400bin dönüm arazi var ve bu araziyi bir ay içinde böyle bir denetimle nasıl gübreleyeceğiz? Bu büyüklükte bir tarım arazisini denetimli bir şekilde gübrelemek için yeterli mühendis, eleman bulunabilecek mi? Tabii ki, denetim yapılsın ama bu çapta bir tarım arazisi için yetecek kontrol mekanizması oluşturulamazsa, çiftçilerimizin öneli bir kısmı tarlasına gübre atamazsa yaşanan bu mağduriyet nasıl giderilecek? Tarlasına gübresini atamayan çiftçinin durumu ne olacak? Kontrol dışı gübre atılsa yasal olmayan bir durum ortaya çıkıyor, kontrollü olarak gübre atılması için beklenirse gübre atım zamanı geçiyor bu durumda çiftçi ne yapacak? Biz bu duruma kökten bir çözüm istiyoruz. Hâlihazırda zaten sulama konusunda çiftçilerimizin eksiği var buna bir de gübre sorunu eklenirse verim iyice düşecek ve çiftçilerimiz bu durumdan zarar görecektir. Yıllardır devam eden bir GAP projesi var ve ancak %20’si tamamlanabilmiş. Tamamının ne zaman biteceği konusunda da net bir şey yok.
İlaç satışları kontrolsüz!
Çiftçilerimizin yaşadığı bir başka sorun ilaçlama sorunudur. Piyasada her yerde ilaç satan yerler var. Tarım ilaçlarının satılması konusunda bir başıboşluk var. Bilinçli bir çiftçi zaten kullanacağı ilacı da ilacı nasıl kullanacağını da bilir ama çiftçilerimizin ilaçlama konusunda ne kadarı bu bilinçte ki. Şimdi çiftçilerimizin zaten ilaçlama konusunda bilgisi çok yetersiz ve her yerde de ilaca çok rahat ulaşılabiliyor. Şimdi ilaçlama konusunda pek bilgisi olmayan bir çiftçimiz herhangi bir yerden tarım ilacı aldığında yanlış yönlendirme ve eksik bilgilendirme ile ne kadar doğru bir ilaçlama yapabilir? Çiftçilerimizin yanlış ilaç kullanımından kaynaklanan zararları ne olacak?
“TARSİM de böyle yaparsa çiftçi ne yapsın?”
Yine çiftçilerimizin yaşadığı bir diğer sorun ise tapulaştırma altında yaşadığı sıkıntılardır. Çiftçilerimizin müşterek arazilerinde tapulaştırmaya gidildi. Şimdi bu tapulaştırma yapılırken herkesin umudu şuydu: kullandığı tarım arazisi kendisine tek tapu altında verilecek. Ama ne yazık ki, tapulaştırma adı altında resmen topraklar bölündü. Mesela benim 215 dönümlük bir arazim vardı. Müştereklerimiz vardı ama arazimiz tek tapu idi. Şuan ise bu 215 dönüm 17 tapu olmuş. 800 metrekareye bile tapu çıkmış. Şimdi ben kendi özelimden örnek vereyim bu kadar küçük arazi parçası ile bir çiftçinin bankalar nezdinde ne kadar faydalanabilecek. 17 tapu ne demektir. Bundan kaynaklı TARSİM’de sıkıntılar yaşadık. Biz TARSİM’de sigortamızı yaparken fiili kullanım alanı ile tapulaştırma arasındaki uydu sisteminde koordinatların uyuşmamasından dolayı paramız bloke edildi. Ekspertizler geliyor araziyi görüyor, onay veriyor ama uydu görüntüleri ile parseller uyuşmadığı için çiftçinin parası bloke ediliyor. Biz bu durumu TARSİM Genel Müdürlüğüne de iletmemize rağmen bir sonuç alamadık. Burada toplantı yapıldı ve çiftçi dışında herkes çağrıldı. Sadece bir iki çiftçi ancak toplantıya katılabiliyor, onlar dışında herkes toplantıya katılıyor. Çiftçiler üzerindeki ekonomik şartlar zaten kötü, sıkıntılarımız var. TARSİM de böyle yaparsa çiftçi ne yapsın?
Bunların dışında çiftçilerimizin ne gibi sorunları var?
“1000 dönüm arazi ile de bir çiftçi kredi alamıyorsa vay bizim halimize”
Bankalar nezdinde de çiftçilerimizin sıkıntıları var. Bundan bir yıl önce bizim bir Ege ziyaretimiz olmuştu. Oradaki Ziraat Odaları ile özel bir banka arasında çiftçilere kredi kullandırma konusunda kolaylık sağlanması için bir diyalog oluşturulmuştu. Biz aynı bankaya sorduk, aynı çalışmalarınız Güney Doğu’da neden yok diye. Genel merkezden doğru bölgeye ilişkin bir çalışma olmadığı için Ege’deki gibi bir çalışmanın yapılmadığını söylediler. Şuan bölgemizde çiftçilerimize en yakın banka bellidir. Ziraat Bankasından bir çiftçi kredi talebinde bulunduğu zaman çiftçilere çok büyük şartlar öne sürülüyor. İpotek istiyorlar, kefil istiyorlar. Çiftçimizin 1000 dönüm arazisi var 100 bin TL kredi için ipoteğe koyuyor arazisini ve bunun yanında bir de kefil isteniyor. Eğer 1000 dönüm arazi ile de bir çiftçi kredi alamıyorsa vay bizim halimize. Böyle şartlar altında çiftçinin gelişmesi de imkânsız hale geliyor. Tabii ki, bazı konularda yine de Ziraat Bankasının çiftçilere avantajları var. Mesela sulama için sondaj vurulma işleminde faizsiz 4 yıl gibi bir kredi imkânı sunuluyor. Hâlihazırda çiftçiye en yakın banka Ziraat Bankasıdır ama diğer bankaların da çiftçilere kolaylık sağlama konusunda iletişime geçmelerini bekliyoruz.
Ziraat Odası Başkanı olarak tarım alanında makineleşme, teknolojik gelişmelerin takibi konusunda çiftçilere nasıl bir hizmet sunuyorsunuz?
Yenilikleri takip etmek için çiftçilerin ekonomisi yetersiz
Evet, her geçen gün birçok alanda olduğu gibi tarımsal alanda da makineleşme konusunda yenilikler, gelişmeler oluyor. Ancak her yeni gelişme beraberinde makine fiyatlarını çok yükseltiyor. Tabii devletin de çiftçilere makineleşme konusunda kolaylıkları, hibeleri var ancak çiftçi eğer çiftçi bir hibe hakkını kullanmış ise ikinci bir üründe hibe alamıyor. Tarımsal alandaki teknolojik gelişmelerin takibi haliyle ekonomik yeterlilikle olabilecek bir şey. Çiftçilerimizin durumu zaten ortada gübre fiyatları, mazot fiyatları almış başını gidiyor. Dünyanın en pahallı mazotunu bizim çiftçimiz kullanıyor. Haliyle böyle bir ortamda çiftçilerimizin ekonomik durumu pek makineleşmedeki yenilikleri takip etmeye elvermiyor. Tabii buna bir de çiftçimizin eski alışkanlıklarını bir türlü kolay kolay geride bırakamaması da var. Mesela anıza ekim yapılabiliyor, bunun için gerekli olan makineleşme sağlanmış ama ne yazık ki bizim çiftçimiz hala eski usul devam ediyor. Ayrıca çiftçilerimizin anız yakarak yaptıkları bir yanlışlık var ki, bunun mutlaka biran önce terk edilmesi gerekiyor. Topraktaki canlıları yok eden, toprağın yapısını bozan bir uygulamadır anızın yakılması. Ziraat Odası olarak çiftçilerimizin bu yanlış yöntemini eğitimlerimizle aşmaya çalışıyoruz.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
“Mazot fiyatlarında çiftçilerimize özel bir indirim uygulanmalı”
Göreve yeni geldim. Hedefim, çiftçilerimizin tarımsal alanda elde ettiği ürünlerin verimini arttırmak ve ülke kalkınmasına güç katmaktır. Bölgemizdeki çiftçilerimizi bilinçlendirerek, onlar arasındaki birlikleri güçlendirerek daha yüksek verim elde etmelerini sağlamak çabasındayız. Dünyanın en verimli topraklarına sahibiz ancak tarımsal üretimin verimliliğinde dünya sıralamasının çok gerisindeyiz. Ülkemiz tarımının hak ettiği yere ulaştırılması noktasında hükümet, devlet yetkilileri, odalar, çiftçi birlikleri el ele vererek güç birliği oluşturmalıyız. Hükümetten çiftçilerimize daha iyi imkânlar sunma konusunda çabalarını daha da yoğunlaştırmalarını bekliyoruz. Gübrede KDV kaldırıldı ama gübre fiyatları yine bin 500 TL’lere yükseldi. Mazot çok pahallı ve mazot fiyatlarında çiftçilerimize özel bir indirim uygulanmalı. Tarım ekonomisinin korunması ve geliştirilmesi için sahip çıkılması gerektiğini düşünüyorum.”
Gübrede denetimli kullanım dönemi
Bölgede gübrenin amaç dışı kullanımının önüne geçmek için getirilen yeni düzenlemeye göre gübre üreticisi ve ithalatçısı firmalar, sevkiyat işlemlerini Gübre Kayıt ve Takip Sistemi üzerinden yapacak. Gübre Kayıt ve Takip Sistemi’ne kayıtlı olmayan dağıtıcılara ve bayilere sevkiyat yapılmayacak. E-reçete ile alınan gübrelerin kullanımı da tarladan izlenecek. Bayiden bayiye Kalsiyum Amonyum Nitrat gübre satışı kesinlikle yapılmayacak. Satış sırasında e-reçete üzerindeki bilgiler çiftçi ve satıcı tarafından imzalanacak. Gübre için, “Çiftçi Yol Kontrol Belgesi” düzenlenecek. Tarım müdürlükleri, tarlaya uygulanan gübre miktarını Gübre Kayıt ve Takip Sistemi’nde yer alan, “Gübre Uygulama Ekranı”na kaydedecek. Bakanlık düzenlemeleriyle Amonyum Nitrat (yüzde 33 AN) gübresinin tarımsal amaçlı kullanımı tamamen yasaklanırken, Kalsiyum Amonyum Nitrat (yüzde 26 CAN ve yüzde 21 CAN) gübrelerinin çiftçilere satışına ise kontrollü olarak izin verildi.