Her türlü anti demokratik yöntemler, akıl almaz sahte deliller, iftira ve yalandan başka hiçbir meziyeti olmayan açık, gizli, gerçekte olan, olmayan tanıklar devreye sokularak ısrarla sürdürülen Kobani Kumpas Davası’nda karar aşamasına gelindi. Yeni bir durum ortaya çıkmaz ise karar, yarın (Çarşamba günü) açıklanacak. Umuyor ve bekliyoruz ki mahkeme, akli selim hareket etme yetisini kaybetmiş muktedirler tarafından gönderilen, kendisine dikte ettirilmeye çalışılan intikamcı bilgi notlarını boş salona okumaz. Buna da “kararım” demez. Savunmanın ısrarlarına rağmen suç ve suçlu tespitine gidilmediğini, çıplak hakikatın araştırılmadığını, yaşanan gerçeklerin ortaya çıkarılması talebi anlaşılmaz bir biçimde hep reddedildiğini, dahası muktedirlerin emir ve talimatları esas alındığını, baştan sona iktidarın ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda hareket edildiğini biliyoruz, yaşanan bütün süreçlerin tanığıyız. Buna rağmen sanık statüsüne sokulan Kürt siyasetçilerinin çarmıha gerildiği salonda okunacak, okunması beklenen karara yönelik beklenti, bu kötü gidişata bir son verilmesi, dahası hukukun yerle yeksan olduğu bu davanın derhal düşürülmesi yönündedir. 2011 yılında hazırlanan, çatışmalı geçen iki yüzyıllık Kürt sorununa son verme umudunu yeşerten 28 Şubat 2015 tarihinde deklere edilen Dolmabahçe Mutabakatı’nın inkar edilmesiyle düğmeye basılan, 26 Ekim 2016 günü Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın, bir hafta sonra da HDP’li Kürt milletvekillerinin gözaltına alınmasıyla sivil siyaseti pervasızca kapsamına alan, demokratik yaşamı tamamen ortadan kaldıran “Çöktürme Planı’na” devam mı, tamam mı diyeceklerini öğreneceğiz…
*
Hepimizin, bu ülkede yaşayan herkesin geleceği onurlu bir barıştadır, eşit yaşamdadır. Çöktürme Planları’ndan daha çok, her zamankinden daha fazla demokratik bir ortama, eşit kardeşler hukukuna yelken açmaya ihtiyacımız var. Bir arada, eşit, özgür bir ülkede, barış içinde yaşayabilmemiz için başka bir yol düşünülemez. Hiç kimse, hiçbir halk, bunca adaletsizliğe daha fazla tahammül edemez, haksızlığı daha fazla sineye çekemez, bunca hakarete daha fazla boyun eğemez, en üst seviyede uygulanan örgütlü baskı ve şiddeti kendisine reva göremez, görmeyecektir. Korkusuz, kaygısız, özgür bir ortamda yaşamayı talep etmek, barışçıl bir ülkede hayatını sürdürme hayalini kurmak, umudunu taşımak, bir anlamda demokrasi mücadelesini vermek vazgeçilmez bir haktır. Daha fazla kan ve gözyaşı, daha fazla kaos, daha fazla ölüm hiç kimseye kazandırmayacağını herkes, hepimiz biliyoruz. Uzak bir ihtimal olsa bile, zor olsa bile mahkemenin, kötü hazırlanan, kötü başlayan, kötü devam eden süreci durdurması, dahası sonlandırması ile ülkeye nefes aldırması, demokratik yaşama güç vermesi, barış ortamının önünü açması mümkündür. Tam da bu nedenle Kobani Kumpas Davası düşürülmeli…
*
Kobani olayları sırasında sahaya sürülen katillere, tetikçilere demokratik haklarını kullanabilmek için sokağa çıkan, tüm dünyada olduğu gibi insanlık düşmanı İŞİD’in vahşi saldırılarını protesto eden Kürtleri vurma emrini verenler, dünyanın gözü önünde soykırıma uğrayan Şengal’deki Êzidî Kürtler gibi korkunç bir katliamla yüz yüze kalan Kobani halkıyla dayanışmanın dışında hiçbir günahı olmayan sivil, savunmasız insanların infaz emrini verenler ortalıkta dolaşırken, konforlarını yaşarken, ipe sapa gelmez baştan sona yalana, iftiraya dayanan polis fezlekeleriyle Kürtler, Kürt siyasetçiler suçlanamaz, sorgulanamaz, yargılanamaz. Kuşku yok ki bu dava ve benzeri davaların gizli kodları, iddianamenin satır aralarında özenle saklanan deliller, mahkeme huzurunda dava dosyasına konu edilen süreçle, iktidarla sürdürülen görüşmelerle ilgili verilen kapsamlı ifadeler, insanlık tarihinin en barbar örgütü olarak kabul edilen İŞİD’le suç ortaklığı yapan herkese uzanacağı, ulusal, uluslar arası bağımsız yargının önüne çıkartacağı açıktır. Hiç kuşku yok ki Kürt siyasetçiler, bugün olmasa da yarın mutlaka bu davadan aklanacaklardır. Hakikat daha fazla örtülemeyecektir. Eninde sonunda gerçek katiller adaletin önüne çıkartılacaktır. Bu nedenle davayı düşürmeyerek hukuksuzlukta ısrar eden mahkemenin vereceği karar, Kürtler, rehin tutulan siyasetçiler, aileler, demokratik kamuoyu, ilerici insanlık nezdinde yok hükmünde olacaktır, Millet adına verilecek olsa bile bağımsız yargıçlar tarafından verilmiş bir karar olarak kabul görmeyecektir, gök kubbe yere inse de bu pervasızlık sineye çekilmeyecektir…
*
Kobani Kumpas Davası, mahkeme önüne çıkartılmış kişilere, kişilerin fiilleri nedeniyle açılmış bir dava değildir, açık, aleni olarak bir halka, lanetli İŞİD katillerini durdurabilmek için sokağa çıkmış Kürt halkına açılmış sonucu öngörülemeyen siyasi bir davadır, hukukla uzaktan yakından alakası yoktur. Yaratılan mahkeme ortamı, davaya giydirilmek istenen bir kılıftan ibarettir, mahkeme boyunca ileri sürülen argümanlar, iddianamenin kendisi çok ama çok kötü hazırlanmış bir hikayedir, hukuk tekniği açısından değerlendirmeye alınamayacak kadar kötü yazılmış bir senaryodur. Başta Kürtler, demokratik kamuoyu, dünya, bu davanın açılmasına neden olan esas amacın, gerçek niyetin farkındadır, ortaya konmak istenen kötücül oyunun bilincindedir. Kürtlerin, Türklerin, Arapların, bu ülkede yaşayan ez cümle halkların hayırına olmayan, dilimize pelesenk olan kardeşlik ruhuna denk düşmeyen bu oyun sahne almadan adli kayıttan düşürülmelidir, sonsuza kadar gündemden çıkarılmalıdır, başka da hiçbir bir çıkış yolu yoktur. Sağduyunun galip gelmesi umuduyla…