Ali Abbas Yılmaz - Özel
TİGRİS HABER - İktidarın Kürtlerin siyaset yapmasını istemediğini belirten Çiftyürek, “Kürdün siyaset tarzına değil bütünüyle Kürtlerin siyaset yapmasına karşılar. ‘Dağdan ovaya gelin’ dediler ama şimdi ovadaki siyaseti istemiyorlar. Mesele devlet açısından Kürdün siyaset şekli değil, Kürdün siyaset yapmasıdır” diye konuştu.
‘Kürt siyasetini, HDP’yi görüyorlar’
Kürt ittifakıyla ilgili yapılan son toplantıyı değerlendiren Çiftyürek, “24 Ekim’de Kürt partilerinin, Kürdistani partilerin, HDP Eşgenel Başkanının da katıldığı bir toplantı yapıldı. Bu toplantının 2 esas gündemi vardı. Biri son siyasi gelişmeler, artan saldırılar karşısında alınacak tutum, ikinci gündem ise Kürt ulusal ittifakı konusunda bıraktığımız yerden nasıl devam edebiliriz ne yapabiliriz. Birinci gündeme ilişkin bu saldırıların, özellikle Cumhur ittifakı Kürt ulusal dinamiğini, kendi önünde ana engel olarak görüyor. Diyor ki, ben kendi hedeflerime; yani 2023 hedefi, 2053 hedefi, 2071 hedefi diye belirlediği bir parça Kızılelma siyasetiyle bağı olan, yani Kuzey Afrika’dan Orta Asya’ya kadar fetih hedefleri olan bağlantıları olan; hem içerde hem dışarıda politik önerlilerinin önündeki en büyük engel, güç olarak Kürt siyasetini HDP’yi görüyorlar” diye belirtti.
‘Kızılelma vurgusu son dönemde sıkça hükümet tarafından gündeme geliyor’
Türkiye’nin Kızılelma siyasetinin maddi toplumsal temeline ilişkin konuşan Çiftyürek, ittifakın güçlü bir şekilde propaganda edildiğini belirterek şunları ifade etti: “Var, nerden var? Diyelim ki Çanakkale Zaferi kutlamalarına gidildiği zaman Cumhurbaşkanı ya da hükümet erkanı çarşaf çarşaf, sayfa sayfa gerek hükümetler gerekse bizzat Cumhurbaşkanı’nın İletişim Daire Başkanı Fahrettin Altun’dan Kızıl elmayla bağlantılı propaganda yapıldı. Çok net yani, Kızılelma vurgusu son dönemde sıkça hükümet tarafından gündeme geliyor. Afrin’e giden bir asker bir Kızılelma hedefinde gidiyoruz dedi arkasında Cumhurbaşkanı bizimde bir Kızıl elmamız vardır. Kızıl elmanın ne olduğunu biz biliyoruz. Kızılelma, Türk kültüründe, tarihinde Orta Asya’ya kadar geniş bir alanda Türk imparatorluğu egemenlik alanını içeriyor. Yani, Kürt ulusal bu bakımdan kendi hedefleri önünde bir engel olarak görüyor, siyasette de aynı zamanda bir engel olarak görüyor.”
‘Kürt ulusal ittifakını sağlaması için ne gerekiyorsa yapacağız’
İktidarın Kürt siyasetini hedeflerinin önünde bir engel olarak gördüğünü ifade eden Çiftyürek, “Cumhur ittifakının desteklerse yol açılıyor ama millet ittifakını desteklerse engel çıkarıyor; bunu zaten biz yerel seçimlerde görüyorduk. Onlar da görüyorlar. O nedenle birincisi millet ittifakını bozmak istiyor. İkincisi ise HDP’yi ne yapıp edip Kürt Ulusal dinamiğinin etkinliğini kırmak istiyor. Bir şey daha var, dikkat çekicidir, bununla bağlantılı; dikkat edilirse Kürt ulusal dinamiği sadece Kürdistan değil Türkiye’de de aynı zamanda bir demokrasi birliğidir. Ama Cumhur ittifakı için de aynı zamanda Türkiye’deki demokratik kurumları Türkiye’deki geniş demokrasi cephesinin üzerine gitmesindeki aracı. Mesela baroyu parçalayacak mı, ne yapıyor, ‘bölücülük’ yaftası yapıştırıyor. Türk Tabipler Birliği’ni mi hedefe koyuyor, ne diyor; diyor ki zaten başkanı zaten ‘bölücüdür’. Yani Kürt ulusal hareketini, Kürt dinamiğini, toplumdaki demokratik kurumları tasfiye etmede bir gerekçe olarak sunuyor. O bakımdan burada ne öne çıkıyor, Kürt ulusal hareketinin kendi iş birliği öne çıkıyor. Ne yapacağız, ne edeceğiz ki biz böylesine üzerine içeride ve dışarıda hesaplar yapılan, Kürt ulusal ittifakını sağlaması için ne gerekiyorsa yapacağız” diye konuştu.
Kürtler kalıcı bir ittifak için çalışıyor
Kürt ittifakında varılan aşamayı özetleyen Çiftyürek, şöyle konuştu: “Geçmişte biz bu konuda bazı adımlar atmıştık, bazı çalışmalarımız vardı. Geldiğimiz merhalede biz Kürdistan’da bir ulusal kongre kurmak istiyoruz. Onun için iki komisyon kuruldu. Komisyonun biri hakla ilişkiler komisyonuydu; halka gidecek, aydınlara, sanatçılara, sivil kurumlara gidecek onların görüşü alınacak. İkincisi ise model konusunu irdeleyebilecek bir komisyondu. Onun için diyelim ki, Almanya, İstanbul ve Diyarbakır’da 3 tane çalıştay yapılacaktı. Sonuncusu Ekim ayının sonunda bir genel konferansta ulusal ittifak ilan edilecekti. Fakat bu 8-9 aydır pandemi nedeniyle biz bir araya gelemedik. 24 Ekim’de verilen mesaj, kararlı bir mesajdır. Biz bir kalıcı ittifaka yönelmek istiyoruz denildi. Şimdi bundan sonrasını bizim getirmemiz lazım. Coşkuyla, heyecanla başlarız ama disiplin ve uzun soluklu bir perspektifle sonlandırabilirsek o zaman yol alabiliriz. Yani tabir uygunsa heyecanla başla ama Alman disiplinle ve İngiliz maratonuyla da bitir bu işi. Önümüzde o duruyor yakında bir araya geleceğiz ve konuşacağız.”
‘Tek çağrımız vardır: Ulusal ittifak’
Kürt Ulusal Birliği’nin sağlanmasında ittifak görüşmelerinin önemine değinen Çiftyürek, son olarak şu mesajı verdi: “Böylesine kritik bir ortamda Güney Kürdistan malum Türkiye’nin basıncı altında. Ama aynı zamanda İran’ın da basıncı altında. Rojava hakeza ciddi bir basınç altında. Kuzeyde de Türkiye Kürt siyasetine göz açtırmak istemiyor. Kürdün siyaset tarzına değil bütünüyle Kürtlerin siyaset yapmasına karşılar. ‘Dağdan ovaya gelin’ dediler ama şimdi ovadaki siyaseti istemiyorlar. Mesele devlet açısından Kürdün siyaset şekli değil, Kürdün siyaset yapmasıdır. Bu koşullarda bizim ulusal ittifaktan başka çaremiz yok. Biz aramızdaki farklılıkları, gerilim noktalarını diyalog, uzlaşı yoluyla çözmek zorundayız. Rojava bu bakımdan bizim için iyi bir örnek oldu. Rojava’daki mesaj netti: Diyalog ile birbirimizin elini sıkmaya başladığımız an gördük ki, en ciddi sorunlarımızı rahatlıkla çözebiliyoruz. Dolayısıyla yakaladığımız uzlaşma ve diyalog halkasının bir daha asla bırakmayacağız. Tek çağrımız vardır: Ulusal ittifak, ulusal ittifak, ulusal ittifak. Her parçada buna önem vermeliyiz.”