Kışkırtılmış Düşler

Ramazan Özpamuk

 Sen daha ne arıyorsun ne umuyorsun ne bekliyorsun ki maddi dünyanın refahını doyuran bu cibilliyetsiz, sonradan görme egonun hangi gülüşün kılcal damarlarına, dipten gelen ruhun dalgalarına dokunabilir avutabilir.

Maddi dünyanın aldatıcı öldürücü sevgisine kapılmış bu mantığın ruhsal Duygu'nun dinginliği ile yüzleşecek elbet bir gün; parasal gücün rüzgârına kapılmış düşlerin hangi rüzgârın uğultusunda mutluluk dalgaların şarkılarını söylüyor bilinmez.

Emin ol ki tüketilen, harcanan tutkuların, kahkahaların çığlıkları cüzdanın şişkinliği kadardır.

Kendi iç karanlığın girdaplarında elbet bir gün tükenecek, sönecek ve boşanacak zincirlerinden; binlerce takipçilere bürünmüş yaşam tarzın; hangi kültürün, hangi sanatsal manevi değeri vardır ki…

Dolaşıma sürülmüş imgesel cilveler, gülüşler, kışkırtılmış enerjinin çarkını döndürüyor.

Aşırı estetikleştirilmiş, allanıp pullandırılmış söylem ve giyimin ihtişamı, süslenmiş gülüşlerin bulutları kadardır.

Kalabalıkların şehveti emin ol ki, soğuk ve ruhsuzdur.

Giydiğin, içtiğin ve gururla paylaştığın şaşalı yaşam, aldığın beğeniler ruhunu ve yüreğini doyurabilecek mi?

Eksik ve yitik egonun bakışlarında eriyip gidecek elbet bir gün.

Bu algısal mantığın bilinci daha fazla kalabalıkların açlığına, ruhuna, yüreğine hitap etmek göstermek ve mahremiyetini teşhir etmek sunmak üzerine kurgulanmıştır.

Onun için bir varoluşsal eylemdir; modern kültürün kodlarını şifrelerini açıklamaktadır, ben odaklı bir bilincin spontane özerk kimliğin ve kişiliğin parçalı tatminsiz ruh halinin sarmalına kapılmış benlik sunumların histerik gösterileridir.

Duygu ve duyu dünyalarını en mükemmel en iyi ve en özel hissettirmek için harcanan çaba, uğraş, dışarıya görüntü vermenin cüretkârlığıdır.

Bu algısal bilinç gösteriye dönüştürülmüş cennetin ve cehennemin kapılarında gelgitler çizer.

Bu istekli çabanın kendini aktivite edilmiş, dışavurumcu eğlence arayan bir bilincin manevi değer algısının tutarsız ruh halidir.

Bu algı ve mantık imkânsız düşlerin yolculuğunda geceyi gündüze, gündüzü geceye çevirir.

Zamanın ve mekânın sınırı yoktur, her şey o anda yaşamalı ve tüketilmeli.

Sahip oldukları ve olabilecekleri elinden kayıp gidecekmiş gibi hızlandırılmış çarkıfeleğe bildirilmiş bu duyguların dizginleri yoktur artık.

Ruhun ve yüreğin somut ve dokunabilirlik gerçekliğinden soyut bir dünyaya evirildiği, birlikteliklerin kurduğu bir yaşam alanı yaratılıyor.

Sevgi ve aşkın hissi maneviyatı eğlence ve söylemlerin kahkahaların da yitip gidiyor; duygular sevinçler, üzüntüler ve aşklar gösteriye dönüştürülmüştür.

Yaşamın özeli, mahremiyeti toplumun bakışlarına bilincine sunulmuştur; insanın her aktivitesi bu sosyal ağda görücüye çıkar ve hemen hemen sosyal hayatın her aktivitesini göstermek, paylaşmak ihtiyacı duymak bir eğlence, mutluluk kaynağına dönüştürülür.

Gösteriye dönüştürülmüş aktiviteler kimisi alkışlanır, kimisi kıskançlık yaratır ve kendi sosyal çevresine bir mesaj yayar görünüm ve beğeni kazandırır.

Bilişim ve teknoloji çağı insanlık tarihinin geldiği en büyük devrimsel gelişmelerdir.

Ancak toplumun kullanma biçimi ve şekli çok önemlidir; doğru bir amaç için kullanırsa iyi ve güzeldir.

Ancak yeni kuşak dediğimiz bu yapı sosyal ağın ve teknolojinin pazarına sunulmuştur.

Sağlıksız kontrolsüz bu sanal alemin yaratacağı sosyal ve psikolojik sorunları çok fazladır…