Son dönemin en güncel konusu dolar meselesi. Yükseliyor diyorlar yanlış. Dolar yükselmiyor TL düşüyor aslında. Düşmesin de ne olsun? Dış güçler dört bir yandan kuşatmış. Bir sürü engel ve çukur... Her atladığında yeni bir engel, doğal olarak ayağı takılıyor ve düşüyor. Dolar, TL’yi kıskanıyor. Peki kıskanan bir tek dolar mı? Elbette ki hayır! İsrail şekeli, Çin yuanı, Rus rublesi, frank, sterlin…. Var da var. Anlayacağımız dört yanı puşt zulası, dost yüzlü, dost gülücüklü(büyük üstad Ahmet Arif).
Xale Pişar, şalvarı ve sekiz köşe şapkasıyla oturduğu domino masasına ustaca dizdiği taşlar eşliğinde yazdıklarıma yorum yapıyor.
Ne dış gücü eski ortak değil miydiler? Yenidünya düzeni büyük Ortadoğu projesi eşbaşkanı,
Avrupa coğrafyasına kale duvarı olan Türkiye’yi; demokratik standartlarını yükseltmiş, ılımlı İslamı esas alan, geçmişten kaynaklı ne kadar sorunu varsa( Kürt,Ermeni,Alevi,Azınlıklar sorunu, ruhban okulu meselesi,azınlıklar mevzuu) çözüp, liberal ekonomiyi esas alan bir güvenlik adası olacaktı. Bu işlerde kullanılması için sınırsız limitli kredi kartı verdiler. Kredi kartının %90’nını cebe, %10’nunu da işleri yapıyormuş gibiye harcarsan olacağı bu. Eee haliyle ortaklık bozuldu tabi. Biz mi gidip ortak olup ortaklığı bozduk. Bu günlere gelebilmek için o günler taktiksel olarak öyle davranıldı. TL düşmesin de ben mi düşeyim? İşin özce hali bu yeğen.
Vallahi pes doğrusu, helal olsun Xale Pişar. Ne ara bu bilgi birikime ulaştın? Ve aynı anda hem domino oynatıp böyle derinlemesine analiz yapabiliyorsun.
Bizi konuşturan tarihtir. Git son 40 yıllık yaşanılanlarda ara sorunun cevabını. Bizi tarihle ve bilimle yargıla yeğen.
Bu sohbete Xalte Makbule’nin kayıtsız kalması namümkün.
Bu gidişle önümüzdeki günlerde, ithal buğday ve Venezuela peyniri dağıtılır.
Biraz sabır kanala kazmayı vurup petrol ve gazı bulduğumuzda, dış güçlerin ve doların artistik patinaj hallerini görürüz. Ümüğümüze dizili beşi bir yerde aslan parçası müteahhit grubumuz en büyük emlakçımız TOKİ ile kanala beton şehircikleri dikmeye başlasın görürüz dış güçlerin halini. Mega şehirlerin plaza katlarında oturmuş ahkam kesiyorsunuz. Kalkın pencerenizi açın yıldızlara bakın, her ne kadar beton yığınlardan göremeseniz de yıldızlar her zamanki yerlerindedir. Beton ekonomimiz var. Zaman zaman çökse de duble yollarımız var, Amerika’da olmayan hastanelerimiz var. Var da var. Bu ne hasutluk ve çekememezlik.
Yaşamda iki duygu insanı mahkum eder. Bencillik kendine, kıskançlık başkasına mahkumiyettir. İkisi doğru orantılıdır. Biri artınca diğeri de artar. Ne kadar çok bencil olursan o kadar çok kıskanç olursun. Ruhumuzu ve zihnimize pranga vuran bu iki duyguyu kırıp parçalamak lazım.
Yastık altı dolar ve altınlarınızla her gece sabahlarken devletin verdiği İBAN’a bir çeyrek altın atmadınız. Çocuğuna bisiklet alamazken… Yiğit ve yapılı gencimiz, gemicik olmayan gemi filosu kurmuş ülke ekonomisine katkı için o rota senin bu rota benim dünya turuna çıkmış da ne olmuş? Her gün vitrinden bakılan ve artık gramla alınan Kars kaşarına, Diyarbakır örüklü ve Edirne ezine peynirine mecbur muyuz kardeşim? Bırakın memleket insanı Venezuela peyniri yesin.
Bu kadar kuşatma ve negatif enerjinin olduğu ortamda TL nazara geldi. Şimdi herkes TL’sine kurşun döküp nazar boncuğu taksın. Nefessiz kaldı. Tıp biliminde çığır açan hacamatçılarımız derhal ve bir an önce TL’ye hacamat yapmalı. Beraber yürünen yolda yağmur altında birlikte ıslanıldı. Üşüttü garibim.
Kıskanma ne olur
Yandaş ol senin de olur...