Kış mevsimine hazırlandığımız bugünlerde yazının başlığına düz bir mantıkla bakanlar şunu düşünebilir; daha yeni kışa giriyoruz bahar özlemi erken oldu şeklinde algılayabilir. Tabi işin esprisi bir yana herkesin algıladığı gibi “karanlığın sonu aydınlıktır” “ her zorluğun sonunda ferahlık vardır” çağrışımını ben denizde, umutların tarumar edildiği postmodern zamanları yaşarken biraz nostaljik aydınlıklardan paylaşımlar yapmaya çalışacağım. Düşlerde fazlaca realist olduğumuz bu tuhaf kayıp zamanlarda iyi gidecek birkaç güzellik hatırlamak fena olmayacaktır.
İnsanlık tarihi iniş çıkışlarla, savaşlar, barışlar, ihtilaller ve zorba rejimlerle doludur. Tabi azda olsa umudu her daim diri tutan güzelliklerde var.Avrupa, Ortaçağın köhne, insanların pis kokularını örtmek için parfümü icat ettikleri zamanlardan sonra Fransız Devrimiyle aydınlığa kavuşmuştu(devrimin niteliği tartışılır)Hitler,Mussolini, Saddam tarihin çöplüğündeler.Çarlık Rusya’ya karşı bin kişilik Bolşevik gücü devrimi gerçekleştirerek sosyal dengeyi değiştirdi. Güney Afrika’da Mandela’nın siyahi zaferi, Gandhi’nin sivil itaatsizlik zaferi, karanlığın sonunun aydınlık olabileceğinin en anlamlı örnekleridir.
Çoğumuz 12 Yıllık Esaret(12 Years Slave) filmini izlemişizdir. Filmde, Amerika’da sivil savaş öncesinde New Yorklu özgürbir siyahi adam olan Solomon, sadece hayatta kalmak için değil, yaşamak için mücadele verir. Unutulmaz yolculuğunun sonunda Kanadalı kölelik karşıtı ile karşılaşma şansı hayatını sonsuza dek değiştirir.
Film, 1841 yılında Washington DC’ de kaçırılıp köle olarak satılan Solomon Northup’un 12 yıl boyunca köle olarak geçirdiği yaşamı, dramatik ve genel olarak trajik tarzda ele alır. Filmde geçen ”Ben hayatta kalmak istemiyorum ben yaşamak istiyorum” sözü sanırım ana karakterin vermek istediği mesajı almaya yetiyor. Köle olarak pamuk çiftliğine satılan, köleliğin katıksız halini, siyahi ırka mensup insanların “köle” adı altında ne tür eziyetlere maruz kalıp yaşam mücadelesi verdiğine şahitlik yapan Solomon, bu durumu kabul etmeyerek büyük bir mücadeleye koyulur. Okuma yazma bildiği halde bunu dikkat çekmemek için saklar ve sürekli kurtuluş planları yapar.Kölelikten kurtuluş yollarını zorlayan Solomon, ortaya koyduğuolağanüstü çabasonucunda özgürlüğüne kavuşur. 1853 yılında yazmış olduğu kitap köleliğin kalkmasına etki etmiştir.
Film boyunca dikkat çeken nokta köleliği sonlandırmak için geçen her dakikanın önemi sonuna kadar hissettirilmiş. Ayrıca insanların normal giden yaşamlarının bir anda altüst olabileceği iyi yansıtılmış.İnsanların bir meta gibi görülerek alınıp satılması insanilikten uzak duyguların insanlar tarafından vicdansızca nasıl yapıldığı iyi bir derinlikte verilmiş.Ve yine her şeye rağmen onurlu yaşam için verilen amansız mücadele ve karanlıktan aydınlığa çıkışın tüm aşamaları sunulur.
Yaşam zıddıyla anlamlı. Önemli olan güzel olanı çoğaltmak. Kimsenin baharını kışa çevirmeyelim.