TİGRİS HABER - Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar katıldı. Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan siyasetçilerin bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı cezaevlerinde tutulanlar ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak bugün de savunmasına devam etti. Kaldığı cezaevi koşullarını yeniden dile getiren Kışanak, mahkeme heyetinin savunma da ısrar etmesine tepki gösterdi.
Mahkeme Heyeti’ne göre AİHM kararı kesin değil
Kışanak’ın tepki göstermesinin ardından avukat Cihan Aydın söz aldı. Kışanak’ın koşullarını sürekli dile getirdiğini, savunma yapacak ortamın olmadığını ısrarla dile getirilmesine rağmen mahkeme heyetinin ısrarını anlamadıklarını söyleyen Aydın’ın, “AİHM kararlarının size ne anlam verdiğini bilmiyoruz, ısrarla bu karardan kaçmanızı anlamıyoruz. Bu tavrınızla kimsenin savunmasına doğru bir şekilde yapılmasına da müsaade etmiyorsunuz. Bu tavrınızı gözden geçirin” sözlerine karşılık araya giren mahkeme heyeti, AİHM kararının kesinleştiğine dair kararın olmadığını, bundan kaynaklı savunmada ısrar ettiğini öne sürdü. Mahkeme heyeti avukatların tüm taleplerini göz ardı ederek, Kışanak’ın savunması yapmasında bir kez daha ısrar etti.
Avukatından sonra yeniden söz alan Kışanak, mahkeme heyetine, “Zaten savunmamı yapacağımı defalarca dile getirdim, ihtar yapmanızın anlamı yok, savunmamın kısıtlanmamasına riayet edilsin istiyorum bu benim en doğal hakkım en büyük ağır cezalarla karşı karşıya kalan biziz. 3 gündür önemli ölçüde konularda savunma yaptım, avukatlarımın da söylediklerimin üzerinde bir değerlendirme yapma ihtiyacı var” diye belirtti.
‘Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne el konuldu’
Farklı bir savunma yapmayacağını, demokratik siyasete yaptığı faaliyetlerinden kaynaklı burada yargılandığını dile getiren Kışanak, hakikati anlatmaya çalıştığını kaydetti. Kışanak, “Vicdani kanaatle vereceğiniz kararda, iktidarın araya gireceğine izin verirsiniz vermesiniz bu sizin bileceğiniz bir şey. Ben burada savunma hakkımı kullanıyorum. 2016 yılında bir siyasi darbe yapıldı, önceden hazırlıkları yapılan bir darbeydi. Benim tutuklanmama vesile olan dosya gerekçe gösterilerek, DBB’ye el konuldu. 2016’da yapılan kumpasın benim şahsımda yapılmadı, tüm toplumun iradesine yapıldı. Hiçbir darbede halkın seçtiği iradesine altı-sekiz yıl el konulmamıştır. Velev ki; ben suçluyum, bir siyasi partinin 102 belediyesinin tamamı mı suçlu? Bunun sistematik bir şekilde bir partiye uygulandığı çok belli. Belediyelerin tamamına kayyım atamak için bir torba KHK çıkardılar” ifadelerini kullandı.
‘Kaçmadım gittim ifademi verdim, yargılandım’
“Biz darbe diyoruz neden darbe diyorsunuz diyorlar” diyen Kışanak, “Biri çıkıp Allah’ın lütuflarını kullanıp çıkardığı KHK’larla anayasayı askıya aldı. Bunun da adı darbedir. Belediyeler kanunda belediye başkanı görevden alınabilir, uzaklaştırılabilir, ölebilir. Belediye başkanı görevini yerine getiremeyince belediye meclisi kendi içinde bir temsilcisini başkan vekili olarak seçer ve yoluna devam eder. Çünkü Anayasa böyle diyor. Yargının verdiği kesinleşmiş bir karar yokken, hiçbir tutanak, fezleke suç olarak kabul edilemez. Asılsız bir suç, itham üzerinden, soruşturma yapılmamış bir iddia üzerinden belediyeye el konulabilir yeter ki bunun siyasi ayağı oluşturulsun” diyen Kışanak’ın savunmasına mahkeme heyeti müdahale etti.
İddianameyi hazırlayan savcının PKK tarihinin uzun uzun anlattığını ama kendisinin nasıl siyasi bir kumpas sonucu kendisinin tutuklandığını söylemesine mahkeme heyetin tahammül edemediğini dile getiren Kışanak, “Üst üste koyduğunuz belgelerden bana dair doğru düzgün bir şey bulamazsınız” dedi. Bu sözlerin üzerine mahkeme heyeti yeniden müdahale ederken, tutuklu siyasetçi kadınlar, mahkeme heyetine, “Bırakın da sözlerini bitirsin” diyerek tepki gösterdi.
Kışanak, mahkeme heyetine, “PKK’nin Ankara’da hangi barajda toplanmasına dair belgeleri kabul ediyorsunuz da neden benim savunmamın bunlarla alakası olmadığını düşünüyorsunuz. İddianamede, PKK’nin Ankara’da bulunan barajdaki durumun ne alakası var o zaman. Hakkımda bir tane iddianame düzenlendi, kaçmadım gittim ifademi verdim, yargılandım. DTK iddiaları da var, fezleke konuları da var önünüzde. Savcı bunlara baktı, içinde tutuklanmama değer bir şey bulamadığı için bizi tutuklama kararı olmadan yargı süreci devam etti. AİHM’in kaç tane kararı var bu yargılamalarla ilgili. Bunların siyasi saiklerle açıldığını anlatıyorum. Davadan uzak bir şey anlatmıyorum. Davanın evveliyatı anlatıyorum, bunları dinlemeniz lazım” dedi.
‘Dünya alem biliyor benim DTK Eş Başkanı olmadığımı’
Kışanak şöyle konuştu: “Ben hakkımdaki tutuklanma kararını adliyede bulunan televizyon kanalında öğrendim. Bir siyasi amaç uğruna tertiplenmiş bu dosyalar. 2015’te örgüt üyeliğine dair dosyalar duruyordu, buna tutuklanmaya dair bir şey olmadığı için 2 buçuk yıl boyunca dışarıda belediye başkanlığına devam ettim. Yalan belgelerle tutuklanmam için kumpas tertiplediler. Dünya alem biliyor benim DTK Eş Başkanı olmadığımı. Zincirleme bir kumpas ile karşı karşıyayız. Bana kurulan, arkadaşlarıma kurulan kumpas bir değil iki kumpas kuruldu. Minareyi çalmışlar kılıfına uymuyor, biz onu diyoruz. Yasin Börü’nün öldürülme davası Diyarbakır’da görüldü, peki müştekisi neden benim hakkımda orda ‘azmettirici’ olarak söylememiş. Bana torpil mi geçilmiş, böyle bir şeyin olmadığını dünya alem de, iktidar da bunun bir kumpas olduğunu biliyor. Ben neden Yasin Börü davasında ‘azmettirici’ değilim de bu davada azmettiriciyim. Bunun bir kumpas olduğu apaçık ortada. Barış ihtimalini dahi ortadan kaldırmaya yönelik büyük bir kumpas var, onu yargılamak istiyorsunuz. Barış ümidi yeşermesin diye kurulmuş bir tuzak var.
‘Yaptığını yutacak bir insan değilim’
Diyarbakır’daki 6-8 Ekim olay tutanaklarını okudum, tutanaklarda ‘bunlarla ilgisi yok bilgisayar kayıtlarında okuduk’ denilmiş, bunun kumpas olmadığının garantisini verebiliyor musunuz? ‘Ey Kürtler siz benim elimde kölesiniz, isterseniz sizi vurdururum’ diyor. Kendilerine gelince darbeciler ama bize gelince neden kumpasçı olmasınlar. Buna niye inanmıyorsunuz, bu iddianamenin içeriğini yazanlara tek tek cevap verip ispatlayacağım merak etmesinler. Yaptığını yutacak bir insan değilim, olsaydım bu siyaseti yapmazdım yaptıklarımı da savunuyorum. Bir tek kişinin burnunun kanamasına vesile olsaydım burada bu kadar rahat konuşmazdım. Bir kadın olarak, Şengal’de kadınlara yapılanların başka yerde yapılmasını istemediğim için hükümete çağrı yaptım. ANF’de yer alan beyanlarımın neresinde suç var, Şengal’de yaşanılanlar Kobanê’de yaşanılmasın demek mi suç? Müşteki beyanların hepsi ısmarlama yazılmış, polis 20 Eylül 2014 yılında tutanağını tutmuş oraya bırakmış, 21 Eylül’de Diyarbakır’da herkesin katıldığı bir yürüyüş yapılmış olay çıkmadan dağılmış herkes haberini yaptı. Onun için bir soruşturma yok, dokunulmazlığım o zaman yoktu, dışarıdaydım, her gün polislerle yüz yüzeydim. O zamanlar onlar akıl etmemişken, şimdi önümüze getirmenizin aklını saray mı verdi. Oda döne döne çöplüğü karıştırıp o zamanki konuşmamı getirmiş.”
Kışanak’ın ardından söz alan Avukat Cihan Aydın, 20 Eylül 2014 yılında DBB’nin önünde Gültan Kışanak’ın yaptığı konuşmanın hakkında herhangi bir tutanak tutulmamasına rağmen, mahkeme heyetinin o sürece dair Kışanak’a soru sormasına tepki gösterdi.
‘Bunlar anlatmazsak hakikate ve tarihe ayıp olur’
Savunmasına yeniden devam eden Kışanak, iktidarın DBB’nin yapmak istediği projelere karşı nasıl engeller çıkardığını anlattı. Kışanak, “Bu dosyanın bunlarla ilgisi yoktur diyemezsiniz. Bunlar anlatmazsak hakikate ve tarihe ayıp olur. Ben tarihe konuşuyorum, tarihin tanıklarına konuşuyorum. Bize özel bir KHK çıkarıldı” dedi. Kışanak, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Kaç belediye başkanı bu KHK’den görevden alındı” sorusunun sorularak soruşturulmasını talep etti. (Haber Merkezi)