Kimlik’, ‘Güvenlik’ ve yurttaş

NACİ SAPAN

 

Naci Sapan

 

Tabloda ‘Savaş atmosferi’ var.

Hep birlikte izliyoruz.

Kimimiz adına ‘iç savaş’

Kimimiz, ‘Duygusal kopuş’

Birileri, ‘Halk savaşı’ diyor.

Birileri durmasını istiyor,

Birileri devamından yana.

 

Bir resim tablosunu inceleyenlerin bakış açıları, analizleri, resim üzerindeki yorumları farklıdır.

Tek tablo, farklı bakış açıları var.

Ancak, o tablonun içindeki tek gerçek ise halktır, halkın kendisidir.

Tablodaki halk ne diyor?

Bundan sonrasını Sur ilçesindeki bir esnafın verdiği çarpıcı bir örnekle anlatayım.

80 yıldır ikinci, üçüncü kuşak esnaf olarak dükkânlarını hiç kapatmamış esnafın üçüncü kuşak temsilcisinin sitemle karışık söyledikleri analiz edilmesi gereken bir duruma hitap ediyor.

 

Şöyle diyor esnaf;

“Birileri benim kimliğim için, birileri ise güvenliğim için kurşun sıktığını söylüyor.

Ben de onlara ‘Ne kimliğim için ne de güvenliğim için kurşun sıkmanızı istemiyorum’ diyorum. İki durumunda bana bir faydası yok. ‘Kimlik’ ve ‘güvenlik’ üzerinden sıkılan kurşunların esnafa,  halka bir faydası yok. Şimdiden bittik, böyle devam ederse yok olacağız, o aşamada kimliğimin de, güvenliğimin de bir anlamı olmayacak zaten’’

 

Esnafın yaklaşımından çıkan sonuç şu;

Tablodaki ana tema silah. ‘Kimlik’ ve ‘Güvenlik’ önemli ana unsur olarak görünmesine rağmen, boşa çıkan unsurlar. Önemli, ancak boşa çıkıyor, silahların gölgesinde kalıyor. Ana unsur silah olunca, ölüm, kan, kin, nefret üretiyor, kimlikte, güvenlikte tehlike altına giriyor.

 

O yurttaş şöyle tamamlıyor;

Kimliğimi de, güvenliğimi de tehdit altında tutma deme şansım yok mu?’

Mevcut durum yurttaşın böyle bir şansının şimdilik olmadığını gösteriyor.

**

Diyarbakır’da herkes 20-25 gündür Sur İçi’nde devam eden ‘iç savaş’ın tarihi yapılara ne kadar zarar verdiğini merak ediyor.

Çünkü sur içi ve tarih yoksa Diyarbakır’da yok demektir.

Çünkü Diyarbakır’ın asıl kimliği Sur içidir, sur içindeki tarihtir.

O tarihi hafıza silinirse gelecek kuşaklara bırakacağımız kalıcı bir kimliğimiz de olmayacak.

‘Vardı’ demekle, ‘var olanı’ sunmak arasında büyük bir uçurum var.

 

Entelektüel ve aydınlar, dünyada olanları örnekleyerek çok derin analizler yapabilirler.

O analizlerin tablodaki resim üzerindeki etkisiyle halkın, esnafın kendi özgün analizleri arasında çok fark var. ‘İçi beni, dışı seni yakar’ misali. İçi de, dışı da hepimizi yakmadan, tablodaki resmi analiz ederken ortaklaşmak en doğru olandır. 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.