‘Destansı’ bir ‘direniş’, bunu kırmaya çalışan ‘destansı’ bir karşı çıkış!
Sahi ne oldu?
7 Haziran’dan 1 Kasım’a, hatta 10 Kasım’a kadar?
Rüya gibi bir 6 ay.
Geldi geçti (mi)?
Deldi geçti (mi)?
Birilerinin faydasına olduğu kesin, ancak halkın/halkların yararına olmadığı ise çok daha kesin.
Sonuç;
Ortaya tek başına bir iktidar çıktı.
Bu 6 aylık süre içinde gördüğümüz/yaşadıklarımız bir rüya mıydı?
Organize bir senaryonun filmini mi çektiler?
Bu konuda rivayet çok
Gerçek nedir, bilinmiyor.
Seçim-toto, seçim-geçim meselesi gerçek.
**
Suruç’ta, Diyarbakır’da, Ankara’da yüzlerce genç hayattan koparılmış,
Silvan, Sur içi yanmış, harap halde
Senaristlerin umurunda mı?
‘Figüranlar’ arada yok olmuş, hatta hayata veda etmiş,
Filler tepişmiş, çimler ezilmiş, toprak ta çorak kalmış
Kimin umurunda?
Organize senaryonun filminin son sahnesini de Silvan’da provokasyona açık bir şekilde oynamaya çalıştılar, olmadı. Halk provokasyona gelmedi.
Bütün bunlar neden?
Birileri tek başına iktidar olsun diye mi?
Ya da birilerini tek başına iktidara taşımak için mi?
Sonuç;
7 Haziran’dan 10 Kasım’a kadar ki ölüm bilançosu, 600.
Birileri kendi destanını yazsın diye mi?
Birileri, kendi yazdıkları ve sundukları yapay destanlarla kendi ‘kahramanlıklarını’ anlatmak/dayatmak isteyebilir.
Ancak, asıl olan halka ait anonim/doğal destanlardır.
Ve onun içinden çıkan anonim/doğal kahramanlıklar ve kahramanlardır.
Ve de asıl destanları da halk yazar.
Senaryolar onlara, destanlarda halka kalsın.