Diyarbakır’ın kent kimliğinin giderek erozyona uğraması/uğratılması gibi çabaların varlığına işaret eden ‘kentin kimliği’ başlıklı yazımın bana göre de eksik kalan kısımları vardı. Zaten bu tür yazıların mutlaka eksikliklerinin yanı sıra tamamlayıcıları da olur.
Yılların dostu, Diyarbakır’ın tarihi ile ilgili bilgi ve birikimini pratikte de bizlere sunan Nevin Soyukaya, yazıma çok değerli katkı sundu. ‘Sanrım bu yazıya bir de bunları eklemek gerek’ diye mesaj attı. Tamamlayıcı, aynı zamanda tartışmamız gereken, kentin belleğinin yok edilerek yeni bellek, yeni kimlik yüklenmesine yönelik çabaları açığa çıkaracak öneme sahip özeti okuyucuların bilgisine sunuyorum;
‘Sanırım bu yazıya birde şunları eklemek gerekiyor; Çok kültürlü, çok dinli bu kenti, sadece İslam kenti imiş gibi göstermeye dönük kent belleğini silmeye, değiştirip dönüştürmeye yönelik çabaları da eklemek gerekiyor ki, sanırım geleceğe dönük en tehlikeli olan da bu.
Her yere cami ve sahabe mezarı kondurma projeleri, Stadyum, Kırklardağı, Karayolları, Hevsel Projeleri, İçkale'de değirmenin cami diye yutturma çabaları v.s. Bunlar kentin belleğini yok edip, yeni bellek, yeni kimlik oluşturmaya dönük projeler aslında. (Nevin Soyukaya)’
Doğrudur.
O zaman bu çaba niye?
10 bin yıllık çok halklı, çok dinli, çok kültürlü kentin tarihle buluşmuş genetiğine müdahale edilerek, kökleşmiş belleğini silme çabaları ne diye?
Camisiyle, kilisesiyle, hanları, hamamlarıyla, surlarıyla insanlık tarihine kucak açmış bir kentin dünya tarafından kabul edilmiş değerlerinin üzerine yeni katkılar sunmak varken, belleğin yok edilmesine yönelik çabalar ne diye?
‘Öyle değildi de böyleydi’ dayatmasıyla bir kentin genetik belleği tamamen yok edilebilir mi?
Böyle çabalar var. Kaotik ortam nedeniyle bazı çevreler, kişiler, gruplar, kurumlar bu kentin belleğine dönemsel olarak müdahale edebilirler, kendi siyasi amaçları doğrultusunda bir belleğin oluşması için çaba gösterebilirler. Ancak bu çaba ve müdahalelerin kadim tarih karşısında sonuç vermeyeceğini çok iyi bilmeliler.
Çünkü tarih sorgular, yargılar, mahkûm eder. ‘At gözlüğü’ bakışına teslim olmayacak kadar büyük bir tarihi geçmişe sahip olan bu kent, buna tanıklık eder.