Siyaset yazınca kente, kentin sorunlarına uzaklaşıyorum, ‘Köftehorlar’ rahatlıyor.
Rahat bırakmayacağımı, kent adına sürekli yakalarında olacağımı defalarca söyledim.
Üniversiteden, büyükşehir ve ilçe belediyelerine kadar uzanan ‘ranta dönük’ işlerle ilgili olan biteni sonuna kadar takip edip, halka kendisine ait olanların nasıl ‘Gasp’ edildiğini, liyakatsizlerin kenti nasıl çarçur ettiklerini, ulaştığımız, gördüğümüz kadarıyla anlatmaya devam edeceğiz.
*
Dicle üniversitesi yetkililerine: Arazilere alınan imar izni, ardından yapılaşma, ‘al gülüm ver gülüm’ hesaplarıyla ilgili, kimlerle ne şekilde görüşmeler yapıldı, kim/kimler bu işin başını çekiyor, günü geldiğinde takır, takır milletin önüne dökeceğiz.
Şu an kentin tamamının bilgisi var. Bu iş bütün karşı çıkışımıza rağmen olsa bile, şeffaflığı konusunda herkesi ikna etmek zorundalar. Zaten ya seçime kadar oldu-bittiye getirip işin içinden çıkacaklar ya da hiçbir şekilde yapamayacak, rant hevesi, bu konudaki heveslilerin kursağında kalacak.
Gelen bilgilere göre hastanenin yapılacağı alan dahi belirlenmiş, konut alanlarıyla ilgili rantlı bölge de hazırlanmış vaziyette. Son bir atak yapacaklar. Bu arada çok sayıda ağacın, yeşil bölgenin ranta kurban edileceğini de bilmemizde yarar var.
*
Bu konuyu daha çok yazarız da, sahi unutmadan sorayım; Hukuk fakültesi öğrencilerinin bina direnişi ile ilgili çözümü de merak ediyoruz. Kararın gözden geçirileceği söylendi de, sonuç ne?
*
Bu arada Büyükşehir’i unutmuştuk, oradan da mektup var.
Yaklaşık 3 bin kişiyle ilgili promosyon ödemesinde personelin yönetim tarafından korunmadığı iddiası var.
Haziran ayında asgari ücrete yapılan zamdan üç ay sonra Türkiye’deki ilçe belediyelerinden bile daha düşük bir artışla personeline zam yapan Büyükşehir Belediyesi, ülke genelinde 20 bin lira üzerinde yapılan promosyon ödemelerinde en düşükte kalmayı başarmış.
Bankalarla yapılan görüşmelerde personelden yana tavır almayan belediye yetkilileri, Yapı Kredi bankasıyla yapılan görüşmeler sonucunda promosyon ödemesi için 13 bin TL anlaşma sağlamış.
Çalışanlar diyor ki;
‘Cezalandırılıyoruz’.
Neden mi?
Hak-İş'e bağlı Hizmet-İş sendikasına geçmedikleri için olabilir mi?
Zaten yönetim yetkili sendikayı da personeli de dikkate almıyor.
Bunlar devlet görevlisi mi, hükümetin aparatı mı?
Benim tanımım, ‘Seçim kabinesi’!