Kendimle bir konuşmam oldu

Zeynel Hebun Güler

“Ve mezar taşıma “Sizi ayakta karşılayamadığım için özür dilerim” yazdıracağım.”

-Murat Menteş, Ruhi Mücerret

Yaşıyoruz. Ben bu satırları yazdığıma ve siz de okuduğunuza göre bu konuda hemfikiriz. Asıl sorumuza gelelim: Yaşıyoruz ama nasıl yaşıyoruz?Bu soruyu öncelikle kendime sordum ve kendimle bir konuşmam oldu.

Binlerce yıldır milyarlarca insanı ağırlayan bir Dünya’da yaşıyoruz. Bizden çok daha iyi veya çok daha kötü milyarlarca insan yeryüzünde yaşadı, ağladı, güldü, eğlendi, hırs yaptı, öfkelendi, kin tuttu, kendini benzersiz sandı, tek akıllının kendisi olduğunu düşündü, surat astı, kahkaha attı ve öldü. Velhasıl, öyle veya böyle sadece bir tane yaşam hakkını tüketti. Biz ise hala o hakkımızı kullanıyoruz. Peki bunun değerinin farkında mıyız?

Ne yazık ki birçoğumuz bunun farkında değiliz. Hayatın ve dünyanın farkında olmak, birçoğumuzun aklından bile geçmeyen şeyler.

Başımıza gelen şeylere her zaman bir tepki gösteririz. Olumsuz tepkilerimiz ise her zaman dünyaya ve kadere olur. Belki çok az bir kısmımız da şöyle yakınır: Hatayı hep kendimde arıyorum! Hatayı kendimizde aramak doğru bir yol fakat bir sonuç değil, hatayı hiç kendimizde bulduk mu? Bana sorarsanız asıl dönüşüm burada başlıyor.

Kendimize karşı dürüst davranmak, kendimize yapabileceğimiz en büyük iyilik. Çünkü hayatımızın şekillenmesi de buna bağlı. Becerilerimiz, yaptıklarımız, konuştuklarımız ve en önemlisi de hatalarımız konusunda kendimize karşı dürüst olmalıyız. Sadece başkalarının bizi beğenmesi için çabalamak, başkalarına kendimizi olduğumuzdan farklı göstermek… Kendimizin ve dünyanın farkında olmamızın önündeki en büyük engeller. Zira sandığımız kadar başkalarının umrunda değiliz. Bakınız: Cenaze sonrası dağılan insanlar.

Nasıl yaşadığımızı ve nasıl daha “iyi” bir yaşam sürebileceğimizi anlamanın önündeki bir diğer engel de bencil olmak. Bencillik, belki de bir insanın başına gelebilecek en kötü şeydir. Evet, bencil insanın en büyük zararı kendinedir. Milyarlarca insanı yutan Dünya’da önceliği kendini düşünmeye veren birinin kendine ve topluma nasıl bir yararı olabilir? Kendine de yararı olamaz çünkü er ya da geç foyası ortaya çıkar. İnsan bencilliğini törpülemezse hayat bir şekilde onu yontar. Er ya da geç.

“Hayat, öğrenmeye niyeti olmayanlara da bir şeyler öğretir.” diye bir sözü var İbrahim Tenekeci’nin. Aslında bütün yaşadıklarımızı özetler nitelikte. Hayat bize öğretmeden biz hızlı davranıp öğrenmeliyiz. Zira hayat kimi zaman acımasız bir öğretici olabilir. Yazdıklarımızda aslında bütün derdimiz bu.

Hayatla ilgili yazılacak, konuşulacak çok şey var. Zira yazımızın başında sorduğumuz soruyu ciltlerce kitapla ancak cevaplayabiliriz. Burada yazdıklarımız ise sizi biraz düşündürürse bile görevini yerine getirmiş olur sevgili okur. Velhasıl kelam şunu bilmenizi isterim: Dünya bizim etrafımızda dönmüyor.

Yazımızı bitirirken size bir soru sormak istiyorum sevgili okur: Peki siz mezar taşınıza ne yazdırmak isterdiniz?

-Zeynel Hebun Güler