Salah, Benzema, Mane... Üç Muhammed Ali. Şu an dünyanın en iyi futbolcuları... Sabırla, azimle, şükürle çalışmanın meyvelerini topluyorlar.
Salah ve Mane aynı zamanda yaşamlarıyla dünyaya örnek teşkil ediyorlar. Mane için ekranı kırık telefonla dolaşmak hiç mühim değil, onun için lüks içinde yaşamak pahalı arabalar değil, Afrika çocuklarına okullar açmak...
Ronaldo tarihin en iyisi olmasına rağmen bireysel ödüllerde hep geride kaldı çünkü Filistin mazlumlarına hep destek oldu, bu yüzden hep siyonist olan medyanın hedefiydi.
İlkay Gündoğan City'e tarihi zaferi getirdi ancak Agüero'nun forması kadar bile konuşulmadı, zafer günü medyada İlkay değil De Bruyne ve diğerleri önplandaydı.
Batı zihniyeti çaktırmaz, bilinçaltındaki o ırkçılık, müslüman ve Ortadoğu düşmanlığı her daim zirvededir oysa, başarıyı inananlarla yakalasa dahi onların zaferini geriye atar, suskunlukla örter.
Benzema ne demişti hatırlayalım. "Fransa hükümeti sırf onlardan değilim diye bir olayı bahane ederek yıllarca milli takımdan uzak bıraktı beni..."
Şimdi niye çağırdılar, tabi ki Benzema zirvede olduğu için, yine gücünden yararlanmak aşkına, sömürgeci ruhla...
Almanya Dünya Kupasını Mesut Özil'in o turnuvadaki muhteşem performansıyla aldı. Sonra Özil'e basında, siyasa aleminde neler yaptıklarını tüm dünya gördü. Özil takımı bırakma onurunu gösterdi. Batı böyledir, kendi göçmen yıldızlarına bile sırf Hristiyan veya siyonist olmadıkları için acımasız...
Ruhlarındaki o barbar haçlı zihniyeti ölmedi, sadece cafcaflı ambalajlara büründü.
Müslümanlar dünyada her alanda başarılı işler yapıyor. Geride değil öndeyiz, hele ki anlam dünyasında bize yetişemezler.