Yerel yönetimler için siyasal gündemlerin kilitlendiği bu süreçte BDP’nin, belediye başkan ve meclis üyelerini seçerken daha fazla dikkat etmesi gerekiyor. Artık geçmiş dönemlerdeki kadar tecrübesiz değil.
Daha nitelikli ve hizmet yapacak kişilerin seçilerek yerel yönetimlere getirilmesi, bir zorunluluk haline gelmiştir. Yerel iktidar-yerel demokrasi anlayışının hayata geçmesi için aranan ölçülerden taviz verilmemesi gerektiği bir dönemdeyiz.
Kentimizden bölgemize hatta Türkiye’ye halklar için özgürlükçü ve halkçı yerel yönetim modellerinin yaşam bulması mümkün olabilir. Bu da ancak BDP üzerinden gerçekleşebilir. Çünkü BDP demokrasi kültür ve geleneğinin en güçlü zemin bulduğu siyasal partidir. Diğer partilerin sistemin öngördüğü kalıpları kıracak yapılanmaları ve bakış açıları yoktur. Bu yüzden geleneksel yaklaşımları aşamazlar.
Türk ve Kürt halkları rantçı belediyelerden bıktı. Sadece çöp toplayan, park yapan belediyecilik anlayışını aşıp, katılımcı yerel yönetimlere kavuşmak istiyor. Şimdiye kadar katılımcı yerel yönetimlerin uygulanamamasının önünde, bazı mevzuatlar ve yasal sıkıntılar olsa da, bunda yerel yönecilerin beceriksizlikleri,nasıl yapacakları konusunda perspektif yoksunluğu, veya işlerine gelmemesi yüzünden hayata geçirilememiştir.
Demokrasinin ve demokratik yönetimlerin temel taşı yerelden geçmektedir. Halkın kendisini yönetmesine olanak veren demokratik ve özgürlükçü yerel yönetimler, halkın denetimine açık, halka hesap veren, halkı kararlara katan, aynı zamanda; demokrasi kültürünün öğretildiği ve yaşama geçirildiği birer eğitim kurumu olma işlevini de yürüteceklerdir. Çünkü halk yakıcı biçimde demokrasi talep etmektedir. Bu talep doğrultusunda oluşturulacak mekanizma ile Mahalle komünleri, muhtarlıklar ve meclisleriyle şimdiye kadar yaratılmaya çalışılan özgün yerel yönetimleri yaratma olanakları yakalanmış olacaktır.
Böyle bir gerçeklik karşısında yerel yönetim adaylarının sadece mutat belediye işlerini değil; demokrasinin inşa edicileri görevini yürütecek gerçekliğini unutmamamız icap eder. Gerçek halkçı –özgürlükçü yerel yönetimlerin ancak en dipteki yoksulların sesine kulak verildiğinde gerçekleşebileceğini bilmemiz gerekiyor. Yoksa ortaya belki bir demokrasi örneği çıkar, ancak bunun özü elitistlerin, seçkinlerin demokrasisi olur.
Türkiye halklarını kucaklıyacak demokratik yönetimlere kavuşmak, yerel demokrasilerden geçecektir. Bu yüzden demokratik kent yönetimleri demokratik ülke yönetimlerinin temel taşlarının en önemli ayağıdır.
Çevreye ve insana duyarlı , katılımcı yerel yönetimlerin oluşturulması için BDP’nin daha çok özenmesi ve seçmeci davranması zorunludur. Rant veya kimi etkin olmak istiyen çevrelerin basınçlarını dikkate almadan yönetimlerini oluşturmaları gerekir.
Bölgedeki gelişmeleri dikkate aldığımızda demokratik yerel yönetimlerin hayata geçmesi tarihseldir. Ertelenmeye bırakılması bir o kadar vebal altında kalmak anlamını taşır. Bu saatten sonra sürecin beceriksiz yöneticilere tahammülü yoktur. Ayrıca halkımız günlük ve gelecek yaşamını ilgilendiren yerel yönetimlerde irade ve karar gücünü daha gelişkin biçimlerde görmek istiyor.
Yerel yönetim adaylarının halkın karşısına çıktıklarında mutlaka neyi nasıl yapacaklarına ilişkin programları olmalıdır. Meclis üyeleri de, sadece parmak kaldıran kişilerden değil, en az yönetim başkanları kadar sorunlara güç getirebilecek bireylerden oluşmalıdır.
Rant peşinde koşanlar ise mutlaka safdışı edilmelidir. Özgürlük ve demokrasi için ödenen bunca bedeller fırsatçılara malzeme olmamalıdır.Seçiciler kemikleri sızlatmamalıdır.