Kendimize ve kentimize ait olanın hesabını sormak, her bireyin, omurgasını eğmeyen, bükmeyen tüm bireylerin öncelikli görevidir.
Bu hesapları sormuyorsak, bu yaşamda neye yarıyoruz ki, ya da neye yarayacağız, geleceğe nasıl örnek olacağız. Toplum içinde artan pervasız, şahsiyetsiz bir takım bireyler karşısında, nedenini bilmediğimiz, yerleşik ‘Bana ne’ mantığını beynimizden atıp, toprağa gömmediğimiz sürece, bunlardan hesap sorma şansımızın olmadığını, pervasızların sayısının da giderek arttığına tanık olacağız.
*
Kendimize ve kentimize ait bir değer; kent merkezinde bulunan karayolları arazisi, kentin akciğeri, soluk aldığı bir alan. Yaşımızdan daha büyük ağaçların bulunduğu yeşil bir alandı, yok edilmek isteniyor.
Birinci etap; Cami yapmak için 5 bin civarında ağaç kesildi, yerleri betonlaştırıldı. Tepkilere rağmen, kentin insanını dikkate alan olmadı, bildiklerini yaptılar.
İkinci etap; geriye kalan önemli alan, bölge müdürlüğü ve lojmanların olduğu alana göz dikilmiş, ağaçlar kesilecek, beton yapılar yükselecek. 5 binin üzerinde ağacı ve yeşili katledecekler.
Ziraat Odası, inşaat ve mimar odalarının tepkileri pek de dikkate alınmadı, bu aşamada da alınmıyor zaten. Bu tepkilerin karşılığını bulması için halkın, dolayısıyla STK’ların desteği şart. Omurgasını hükümete yaslayan, söylemlerinde halk gibi davranan STK’lardan söz ediyorum. Omurgalarını halka yaslamadıkları sürece varlık nedenleri her zaman tartışılacak olan onlarca, yüzlerce, binlerce STK, karayolları alanının betonlaştırılmasını engelleyemediği sürece, kendine ve kentine sahip çıktığını nasıl kanıtlayacak, bizlere ve gelecek kuşaklara!
*
Araya bayram girdi, Covid-Corona derken, bir zaman geçti, tatil bugün bitti. Hatırlatmakta yarar var. Rüşvet-Altın-Döviz-Ticaret çarkının döndüğü, içinde bürokratların da bulunduğu durumun soruşturmasının hangi aşamada olduğunu merak ediyoruz. İyi niyetle, ticaret yapanlardan azade soruyoruz; ‘Rüşvetle iktisaplı olduğu iddia edilen bürokratlar, yatırdıkları paralar konusunda atılan bir adım, açığa çıkarılan bir durum var mı, yok mu?’
Yanlış anlaşılmasın; Her iki olayda da kendimize ve kentimize ait olanın hesabını sormaya çalışıyoruz, çağdaş ülkelerde özgür bireylerin yaptığı gibi. Şahsi değil toplumsal, kamu yararına dönük.
Naci Sapan