Mademosile,
Başımı yastığa koydum , ve usulca sizin hikayenizi anlattım araftaki uykuma ,yarı mayhoş bir edayla ilk sözcükler dökülüverdi zihnime . Her zaman ki gibi sorularla başladım , daha doğrusu cevabını bulmaya inandığım sorularla ,adınınızı sordum ilkin ruhumdaki derin itkiye , imgelerle dolu kelimeler cümbüşü karşıladı zihnimi, ardından sorular sıklaştı ve inceleşti , sözlerin ve anlamların yanılsama olduğunu anlamam geç olmadı , ansızın yüzünüz belirdi can ipliğimde , o an duraksadı uykum
yüzünüzün esrikliğine esir düştüm, dudaklarınız sarhoş olan ben için son damla şaraba , gözleriniz ise ufka bedelenmiş ay ışığına dönüşmüştü
Bir an gözlerim açılıverdi, uykum sersemleşmişti , kendime gelir gibi oldum bu korkunç bir hiss yarattı tinimde,
yastığım ise bir kadının hayat veren memeleri kıvamına dönüşmüştü,
Elleriniz düştü yanan bedenime,, elleriniz ve parmaklarınız ,
Tüm bu keşmekeşin ortasında zaman ise çalışkan bir arı gibi vazifesini yerine getiriyor , köstekli bir saatin tiktakları gibi geçip duruyordu. Bir an zaman durdu , mekensızlaştı ayaklarımızın altındaki toprak gülleri, yarı ölümlü ben ve sülüetiniz kalmıştık başbaşa ve ardından camdan yansıyan ay ışığının berraklığıyla ruhum küllendiği yerden harlandı
Yanan , alevlenen Sevginiz ölümümü engelledi ,
ve şimdi sevginiz hayattır yastığımın işlenmiş köşesinde ,
...
Madamosille ,
Sahi kimdim ben ?
Göçebe gezgin aylık birimiydim, serseri uçarı bir masalcı miyimdim ? bilemiyorum sırtımı dayayıp durdum yolculuklara , seyre dalıp kendi korkaklığımı görmezden gelip düşsel hayaller kurup adım atmaktan ölesiye çekindim , ta ki sizin bana kurtarıcı olduğunuza kanaat getirdiğim lahzaya değin , bir karar vermeliydim : Ya göçebe bir aylık ya mutlu sona ulaşmayı düşleyen bir masalcı olmalıydım ,
Mademoiselle,
Bilmelisiniz ki aşkı ben de devrim yapan ruhunuz karşısında ezilmekten bitap düşmüş bir ruhun külleriyle alev olmaktan yanan bir ruhla karşı karşıyasınız,sizin kutsal ruhunuz karışısında geceler gündüz boyunca küfre düşmüş sözcükler kadar kimsesiz kalıyor gibiyim, unutmamalısınız ki biriktirdiğim sözcüklerimin, hayallerimin heybesinde bir siz varsınız bir de sizi ruhumda doğurduğum , beslediğim , büyüttüğüm ilmek ilmek dokuduğum yarınlarımız
Günler , güneşi doğura doğura yitip giderken sizin bendeki ağırlığınız,ruhumu tanrısallaştıran bir tutsağa dönüştürmüş vaziyette
Ve ben kendimce yeni bir yolculuk düşlemeye karar verdim ,ruhunuzun can ipliğine dokunamama korkusu yaşamış olsam bile o korkunun huzmesinden küllendiğim yerden sizin bahşettiğiniz lakin alevlenmediğimiz yaşama yolculuğuna çıktım , fakat unuttuğum yahut daha önce bilmediğim bir şey düştü yolumun ilk dönemecine, siz bendiniz, kaçmak yahut yeni bir yolculuk düşlemek ölümdü biraz , ve büsbütün ölümün tek bir çaresi vardı diye düşündüm , daha önce dokunulmayanı, görülmeyeni , hissedilmeyeni ; görmek , yaşamak hissetmek ve ben tamda burda sizi öyle görüyor, hissediyor ve size öylesine dokunuyorum ki Siz ruhuma öyle dehşet verici aşkla sirayet etmişsiniz ki başka yolculuklar , kaçışlar her sokak başında size çıkıyor .
Tüm bu keşmekeşliğin ortasında size dair tek bir korkuya teslim olmaktan vazgeçiremiyorum kendimi , nasıl olurda size gidin yahut kalın diyebilmeyi düşünebilirim ...
Benim biricik madamosille ‘m ruhunuz ruhuma eş biliyorum madden yanımda olmasanız da , bana ait olan ruhunuz beni bir ömür yaşatıp ölümüme isim olacaktır hissetmek ve hissedeceğinizi bilmek bahtiyarlğıyla güneşin ilk ışıklarıyla selamlıyorum sizi
Ferat ÖZPAMUK