Keçi Burcunda güneşin batışını seyretmek çoğu zaman seni senden almaktadır. Güneş şehri terk etmeye hazırlandığında, ortaya çıkan renk cümbüşü insanı adeta zaman süzgecinden geçiriyor. Günün sınavına tabi tutuyor.
Güneş günü yeniden aydınlatmak için başka güne evrilirken, bizi gecenin karanlığına bırakıyor. Gecenin karanlığı kentin üzerini bir örtü gibi kapatacak, yokluğu, yoksulluğu, sevinçleri ve aşkları gizleyerek yeni günün doğuşunu bekleyecek. Umutlar günbatımında geceye akarken, aydınlığa gebe kalan gecenin sabahını beklemekten başka çaresi yok. Güneşin geride bıraktığı yaşam gecenin karanlığında sabaha kadar demlenecek.
Birçok insan acılarını, hüzünlerini yastık yapacak. Gece rüyalarında bile tarumar olmuş umutlarla yeni güne uyanmak üzere gözlerini kapatacak. Yarım kalan şarkılar gibi hep yarım kalan hayallerin damgasını vurduğu bir günün daha sonu. Birbirine değmeden düşen kar taneleri gibi hayatımızdan bir yaprak daha düşecek.
Mevsimlerin yolculuğuna çıkmışız gibi aylar birbirini deviriyor. Acıları, hüzünleri yastık yaparak gözlerimizi kapatarak, gece rüyalarında bile tarumar olmuş umutlarla yeni güne uyanmak üzere; sükût ve karanlık geceye hâkim.
Yarım kalan şarkılar gibi hep yarım kalan hayaller. Hayatın engelli koşusunda, günlerin yorgunluğuna takılmadan günler nasıl geçecek?Yarın dünden daha farklı olabilecek mi? Yarın Dün’ü aratır mı? …
Aklımızda bu deli sorularla Keçi Burcundan ayrılırken bir şehir çocuğunun dediği gibi ‘’Dünya boştır loo’’dedim.