PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın başlattığı demokratik çözüm sürecini tek taraflı adımlarla yürüttüklerini ve bugüne getirdiklerini dile getiren Bayık, AKP’nin, bugüne kadar attıkları adımlara karşılık en ufak bir adım atmadığını, akabinde savaşı daha da derinleştiren politikalar yürüterek Kürt halkının iradesini kırmak istediğini belirtti.
Gazeteci Faruk Balıkçı'ya konuşan Bayık, AKP’nin “diyalogla süreci uzatarak basit hesaplara oynadığını” söyleyerek savaşı isteyenin kendileri değil, AKP’nin olduğuna işaret etti.
Geliştirilen sürecin Güney Afrika’da barış müzakerelerine başlamadan önceki süreci andırdığına işaret eden Bayık, “Güney Afrika’da barış görüşmeleri çıkmaza girmişti. Öyle bir noktaya gelmişti ya kapsamlı müzakere ya da iç savaş gelişecekti. Mandela ve örgütü müzakereler yönünde çaba gösterdi. Rejim de bunu kabul etti. O çıkmaz, müzakereye dönüştü. Aksi takdirde korkunç bir savaşa gidecekti. Türkiye’de yaşanan da buna benziyor” dedi.
DİYALOGLA SÜRDÜRMEK GEVEZELİK OLACAKTI
Bayık 1 Haziran’da müzakereye geçilmesi gerekiyordu dediği sürecin geldiği aşamayı şöyle değerlendirdi: “Diyalog süreci uzun bir süre devam etti. Artık diyalogla yapılacak bir şey yoktu. Konuşulacak her şey konuşulmuştu. Konuşulacak bir şey kalmamıştı. Daha da diyalogu sürdürmek gevezelik olacaktı. 1 Haziran’da müzakereye geçilmesi gerekiyordu. Karşı tarafın heyeti de bunu böyle kabul etmişti. 93’ten beri 9 kez tek taraflı ateşkesler geliştirdik. 2013 yılındaki Newroz’da ise sadece ateşkes de ilan etmedik. Elimizdeki esirleri bıraktık. Gerillayı Güney Kürdistan’a çekme kararı aldık ve bunu gerçekleştirdik de. Bununla aslında müzakere zeminini güçlendirmek istedik. Ama 1 Haziran’a geldiğinde AKP ayak sürümeye başladı. Müzakereye geçmedi. Bazı uyarılar yaptık. Bu oyalamalara son vermesi gerektiğini, seçim hesaplarının yapılmaması gerektiğini, her şeyin seçimlere kurban edilmemesi gerektiğini belirttik. Eğer bu tarzda devam ederlerse gerillanın geri çekilmesini durduracağımızı söyledik. Daha sonra bu siyasetleri devam edince çekilmeyi durdurduğumuzu, ama ateşkesi sürdürdüğümüzü ilan ettik. Eğer müzakereye geçmezlerse yeni kararlar alacağımızı söyledik. hiçbir uyarımızı dikkate almadılar. Bunun üzerine bir deklarasyon yayınladık ve kamuoyuyla da paylaştık. Gelinen aşamada süreç bitmiştir. Bu süreci bitiren AKP’nin kendisi oldu.”
BİZ SAVAŞI DURDURDUK AKP SAVAŞI ROJAVA’YA KAYDIRDI
“AKP hiçbir zaman Kürt sorunun siyasal ve demokratik çözümünü benimsemedi. Aslında Kürt halkının hiçbir zaman doğal haklarını kabul etmiyor” diyen Cemil Bayık, müzakereye geçmemesinin nedeninin de bu olduğunu belirtti.
“Eğer amacında Kürt sorununu çözmek olsaydı PKK olarak gerekli zeminleri fazlasıyla oluşturmuştuk. AKP süreci müzakereye geçmeden diyalog üzerinden yürütmeye çalıştı. Biz gerillayı mevzilerinden geri çekerken, AKP savaş hazırlıklarını yürüttü. Biz savaşı durdurduk; AKP ise savaşın yönünü değiştirdi. Eskiden Kuzey’de savaşırken, şimdi de savaşın yönünü Rojava Kürdistan’ı dediğimiz Kürdistan’a çevirdiler. El Nusra ve Irak İslam Şam Devleti örgütüne her türlü desteği vererek bu örgütleri Kürt halkına karşı savaştırdı. Rojava’da savaşı yürüten AKP’nin kendisidir. Biz savaşı durdurduk, AKP savaşı sürdürdü. Önder Apo müzakerelerin zeminini hızla oluşturdu, ancak kendileri müzakereye geçmedi ve geçmek istemedi” diye konuştu.
MÜZAKERE SÜRECİNE GEÇİLMESİ İÇİN 3 KOŞUL
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, İmralı’ya giden BDP heyetine dönük müdahalelere de tepki gösterdi. Sürecin devamı için eşit koşullar oluşturulması gerektiğinin altını çizen Bayık, müzakere sürecine geçilebilmesi için de şartları sıraladı.
Bayık’ın değerlendirmeleri şöyle: “Önder Apo’ya karşı tutumlarından en ufak bir değişiklik olmadı. Mesela BDP heyeti üç kişiyle başladı, iki kişiye indi. Sürekli heyetler değiştirildi. Önce Ahmet Türk heyetten çıkartıldı. Sürekli heyette değişiklikler yapıldı. Sırrı Süreyya Önder heyetten çıkartıldı. Şimdi de Selahattin Demirtaş BDP Eşbaşkanı olarak heyetten çıkartıldı. Bunlar neden çıkartıldı? Bazı eleştiriler yaptıkları için. Dünyanın neresinde görülmüştür bir sorunu çözmek isteyenin karşı heyeti de kendileri oluşturmuş? Bu, yapılanları ciddiye almamaktır. Heyeti yok saymaktır. Hem kendi heyetini belirliyor hem karşı tarafın heyetini kendisi belirleyecek. Bu eşitliğe aykırıdır. Neden karşı tarafa doğru düzgün ne yapmak istedikleri ile ilgili bilgi vermiyorlar. Yol haritalarını ortaya koymuyorlar. Akil insanları kendileri oluşturdular. Kendilerinin oluşturduğu bu insanlar emek harcadılar. Rapor hazırladılar, raporlar sundular. Erdoğan rapor aldıktan sonra yol haritalarını açıklayacaklarını söyledi. Rapor aldı ama yol haritalarını açıklamadılar. Bütün bunlar neden yapılıyor. Çünkü sorunu çözme amaçları yok. Önder Apo’nun yanına giden heyeti değiştiriyorlar. Bir taraftan devlet bütün heyetiyle oturtup tartışıyor, diğer taraftan tek başına Önder Apo. Hiçbir eşit şart yok. Bu sorun çözülmek isteniyorsa eşit koşulların yaratılması gerekiyor. Ve üçüncü tarafın gözetiminde oluşturulmalı. Ne üçüncü tarafa izin veriliyor. Nede Önder Apo’nun koşullarında bir değişiklik oluyor. Bir ağır mahkum muamelesiyle sorun güya çözülmek isteniyor. Bu saygısızlıktır. Kürtler onurludur. Kürtler onursuzluğu kabul etmez. Bu tutumlarından vazgeçmeleri gerekiyor. Vazgeçmezlerse müzakere sürecine geçilemez. Müzakere sürecine geçilmesi için; Önder Apo’nun şartları değiştirilmeli, yasalarda değişiklik yapmalı ve üçüncü tarafın gözetiminde görüşmeler ve müzakerelerin yapılması gerekiyor.
Bunlar kabul edilirse o zaman süreç tekrar başlayabilir. Müzakereler tekrar geliştirilebilir. Eğer bunlar kabul edilmezse süreç AKP tarafından bitirilmiştir. Süreç devam ediyor gibi sözler seçim yatırımıdır. propaganda amaçlıdır.”
AKP’NİN POLİTİKASI KÜRTLERİN İRADESİNİ KIRMA ÜZERİNE
“Biz eğer savaşı sürdürmek isteseydik tek taraflı ateşkes ilan etmezdik. Savaşı durdurmazdık. Esirleri tek taraflı bırakmazdık. Gerillanın tek taraflı kuzeyden güneye geçmesini başlatmazdık. Newroz’da Önder Apo tarihi açıklamayı milyonların şahitliğinde yapmazdı. Eğer biz savaşı sürdürmek isteseydik sürdürürdük” diyen Bayık, savaşta inisiyatifin gerillaya geçtiği süreçte silahlı mücadeleyi çok iyi bir şekilde yürütebilecek durumda olmalarına rağmen savaşı durdurduklarını hatırlattı.
Bu adımların Kürt hareketinin bir zayıflığı değil Kürt hareketinin kendine güvenini gösterdiğini ifade eden Bayık şunları söyledi: “Kürt sorunu gibi ağır bir sorun istikrarsızlığın da kaynağı bunu çözmek istiyoruz. Kürt sorununun demokratik çözümüne inandığımız için bu adımları attık. AKP ve çevresindekilerin, tamamen savaş merkezlerinin geliştirdiği propagandalardır. PKK tekrar savaşa sarılmak istiyor gibi propagandalar yapılıyor. Güney seçimlerinin de nasıl geliştirildiğini çok iyi biliyoruz. Kızıltepe’de seçimler yapılmadan bir ay önce neler konuşulduğunu biliyoruz. Suçlular daima suçu başkalarının üstüne atmak istiyorlar. Biz diyoruz ki sorunu çözmek istemeyenler sorunun altında kalır. Anayasa görüşmeleri başladığında masadan kalkan biz olmayacağız dediler. Anayasanın değiştirilmeyeceğini çok iyi biliyorduk. Masanın diğer tarafındakilerini kaldırmak istediler. Sorunu çözmek istemiyorlardı. Sorunu çözmeye mecbur kaldılar. Önder Apo barış sürecini geliştirince mecbur kaldılar. Savaş istiyoruz diyemezlerdi. Ama sürecin altını boşaltmak istediler. Seçimlerin üzerinde kontrol kurup öyle seçimlere gitmek istediler. Sorunu çözmek değil de nasıl çözümsüzlüğe götürebilirler, inisiyatifi nasıl ellerine alırlar gibi hesapları yaparak seçimlere gitmek istediler. AKP seçimlere gitmek isteyebilir, iktidarını sürdürmek isteyebilir ama bizim attığımız adımları kendi seçim malzemesine dönüştürmesine asla izin vermeyiz. AKP zaman kazansın diye biz bu adımları atmadık. AKP’nin Rojava’daki halkımıza yönelik savaşı sürdüresi için bu adımları atmadık. Biz her şeyi yaptık kendi açımızdan. Yapmayan AKP oldu. Hem Rojava’da savaşı yürüttü. Önderliğin avukatları iki yıldan beridir görüşemiyor. Çetecileri güçlendiriyor. Barajlar yapıyor. Savaş sürdürülüyor. Keşifler dolaşıyor. Suriye sınırında duvarlar örüyor. Güya paket hazırlıyor. Ne Önderliğimizle, Ne BDP ile ne meclistekilerle hiçbir parti ve sivil toplum örgütü ile tartışma yürütmeden paket çıkartıyor. Böyle demokrasi paketleri olabilir mi? Bir taraftan demokrasi güçlerine tahammülsüzlükle saldırıyor. Diğer taraftan ileri demokrasiden söz ediyor. Heyetlere yaklaşımı ortada. En ufak eleştiriyi kabul etmiyor. Tehdit ediyor. Kürtlere karşı irade kırma savaşıdır. Yıllar önce yıkılan duvarları AKP yeniden örüyor. Antep’te ve Nusaybin’de duvarları örerek Kürtleri bir birinden koparmaya çalışıyor. Çeteleri Kürtlere karşı savaştırarak mı sorun çözülür. AKP bugüne kadar tek bir iyi niyet adımı dahi atmadı. Erdoğan silahlar sussun siyaset konuşsun dedi. Biz bunu benimsedik ve stratejisini oluşturduk. Attığımız adımlar karşısında silahlar sussun diyen bir başbakanın içerde rehin tuttuğu binlerce siyasetçiyi bırakması gerekiyordu. Cezaevinde hasta tutsaklar var öldükten sonra ailelerine teslim ediyor. Güven vermek için bu adımları atabilirdi. AKP’nin yaptıkları siyasetin önünü açmak değil savaş yürütmektir. Kürtler sadece iradelerine saygı istedi. Ama AKP savaş dışında hiçbir adım atmadı. Israrla demokratik siyasetin önünü kapatmaya çalışarak Kürtlerin iradelerini kırmak istediler.”
‘ÖNDERLİĞİMİZİN BAŞLATTIĞI SÜRECİ UYGULAMAK İSTİYORUZ’
Abdullah Öcalan’ın Newroz’da ilan ettiği sürecin arkasında olduklarını ve bunu uygulamak istediklerini kaydeden Bayık, ancak Kürt hareketinin savaş dayatması durumunda kendisini savunacağını söyledi. Kürt hareketinin demokratik siyasetin önünün açılmasındaki ısrarına karşın AKP’nin bunun önünü tıkadığını ifade eden Bayık, “PKK’yi ne ezebilirler nede teslim alabilirler. PKK daha başında teslimiyet ve ihanete karşı dur demek için kurulmuştur. En zor şartlarda mücadelesini kazanmış bir harekettir. Kimse bu hareketi ne teslim alabilir nede iradesini kırabilir. Artık hiç kimse PKK’siz ve Kürtlersiz siyaset yürütemez. O nedenle Kürtlere saygılı davranmaları gerekiyor. Kürtlere saygısızca yaklaşımları Kürtlerde bilinç ve öfke patlaması yaratabilir. PKK çözümü kendinde arayan ve yaratan bir harekettir. PKK Kürdü Ortadoğu’da en önemli halka haline getirmiştir. Kürtlerin Önderliğine saygılı yaklaşmaları gerekiyor” şeklinde konuştu.
ÖZGÜR YAŞAM DEMOKRATİK ULUSLA MÜMKÜNDÜR
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın süreci geliştirerek PKK ve Kürt cephesinde bir bütünlük yarattığını vurgulayan Bayık devamla şunları söyledi: “Çözüm yanında ve bütünlük içinde olmayan Türk tarafıdır. Bazı kesimler hariç sol tarafında bulunduğunu söylemelerine rağmen süreci doğru okumadı. Eğer süreci doğru okusalardı süreç şuan başka bir noktada olurdu. Devlete ve hükümete yönelik baskılarını artırmadılar. Eğer bu sorun çözülmezse sadece Kürtler bunda zarar görmez Türkiye ve Ortadoğu bunda zarar görür. Çatışmanın ve savaşın olduğu yerde demokratikleşme gelişmez. Türkiye’nin en fazla ihtiyaç duyduğu demokratik bir anayasadır. Anayasanın yeniden şekillenmesi gerekiyor. Türkiye toplumunun bunu bilmesi gerekiyor. Anayasanın gelişmeyişinin önündeki en temel sorun Kürt sorunudur. Ulus-devlet anlayışı ve faşist anlayışla Kürt sorunu çözülmez. Yapılması gereken bu anlayışın terk edilmesi Kürt halkının en doğul haklarının kabul edilmesidir. Demokratikleşme budur. Bir kardeşin her şeyi var diğer kardeşin hiçbirşeyi yok. Bu nasıl bir kardeşliktir. Bunda demokratikleşme olamaz. Türkiye bunun sancısını yaşıyor. Türkiye halkları Kürtlerin yanında olursa demokratikleşme yaşanır. Kürt sorunun çözümü demek Türkiye’deki sorunların çözümü demek. Kürt halkını katletmek dünya halklarını ve devrimini katletmek demektir. O nede herkesin bu saldırıların önüne geçmesi gerekiyor. Türk halkının bu gerçekleri görerek demokratik ve özgür temelde Kürtlere omuz omuza vermesi gerekiyor. Biz sınırları esas almıyoruz. Biz demokratik ulusu esas alıyoruz. Biz halkların özgürlüğünü isteyen bir hareketiz. Özgür bir yaşam istiyoruz. Özgür bir toplum ve özgür bir gelecek istiyoruz. Buda demokratik ulusla mümkündür. Çocuk yerine konulmayı hak etmiyoruz. Aksi taktirde onur kırıcı bir yaklaşım gelişirse PKK’nin yapamayacağı şey yoktur. Bundan ötesi de teslim olmaktır.”
ARTIK ÇAĞIMIZ ÖZGÜR KADIN ÇAĞIDIR
Mart ayında gerçekleşecek olan yerel seçimlerin hem Kürtler hem de AKP açısından stratejik önem taşıdığını kaydeden Bayık, “Eğer AKP bu seçimleri garantiye almazlarsa AKP iktidarının geleceği tehlikeye girecek. Bundan sonraki seçimlerin kazanımları AKP için bu seçimde belli olacak. Bütün iktidar olanaklarını bu amaçla kullanıyor ve kullanacakta. AKP sadece cumhurbaşkanlığı seçimleri için değil Kürdistan’da Kürtlerin oylarını alarak ‘Kürtler AKP’yi istiyor’ diyerek sömürgeciliği geliştirecek. Eğer seçimleri kazanırsa sorunun çözümü kaçınılmaz olacak. Seçimleri kazanmak Kürtlerin varlığını doğru anlamaya götürecek. Kürtler açısından doğru anlamaya götürecek. Büyükşehir belediye başkanlığına ilk defa bir kadın aday gösterilecek. Bu Kürdistan’daki toplumun özgürleşme düzeyini ortaya koyacak. Bu aynı zamanda Türkiye toplumunu sorgulamaya götürecek. Artık çağımız özgür kadın çağıdır. Kim özgür kadını esas alırsa toplumu o geliştirecek. Kim özgür kadını esas almazsa başarılı olmasını beklemek yanlış olur. Kürt kadınını bu düzeyi demokratikleşmenin düzeyini ortaya koyacak” değerlendirmesinde bulundu.
YA ONURLU BİR MÜZAKERE YA DA ATEŞTEN BİR DİRENİŞ
Bayık son olarak şunları belirtti: “PKK en güçlü dönemini yaşıyor. Artık kimse Kürtleri kandıramaz. Bugün Önder Apo, PKK ve Kürt siyasal hareketi bir bütündür kimse bunlara arasına nifak sokamaz. Parçalanmayı geliştiremez. Kürt sorunu için çözüm yollarını geliştiriyor. Türk devleti hükümeti gerçekten çözüme gelirse çözümün şartları önder Apo’nun şartlarını değiştirecekler, yasal değişiklikler yapacaklar ve üçüncü tarafından gözetiminde müzakerelerin yapılmasını kabul edecekler. Aksi taktirde süreç bitmiştir. Bize dayatılan savaştır. Ya da ezmeyi dayatıyorlar. Ne bu halk nede bu hareket tasfiyeyi kabul etmeyecek. Sonuna kadar direnecek. Onun için Türkiyeli kardeşleri yanında görmek istiyor. Türkiyeli demokrat çevreler, Kürtlerle kardeşliği isteyen, herkesin müzakere başlanmasını istemesi gerekiyor. Aksi taktirde aldatma politikalarıyla bir yere varamaz. Türkiye toplumu üstüne düşen görevi yerine getirirse PKK’de üstüne düşen görevi yerine getirebilir. Türkiye demokrasi güçlerinin bundan emin olması gerekir. Biz ne kendimizi ne halkımızı nede Türkiye halklarını seçim oyunlarına kurban etmeyeceğiz. Ya onurlu bir müzakere ya da bir direnme olur. Bunun herkesin böyle bilmesi gerekir. Türkiye halkından istediğimiz Kürtlerle dayanışma içinde demokratik sürecin önünü açması gerekir. Bundan da Türkiye toplumu ve Ortadoğu halkları kazanır. AKP hiç kimseyle paketi tartışarak yapmamıştır. Dünyada hiç kimse demokrasi paketini muhataplarıyla tartışmadan çıkartmamıştır. Pakette Kürtler için olan şey zaten fiiliyatta olan şeylerdir. Bunların yasallaşması dahi belli değildir. Türkiye’de bir terör yasası var lastik gibi her yere çekiliyor. Bu yasadan mağdur olmayan kimse kalmadı. Türkiye’de iyi gazeteciler görevden alındı. Gezi parkında yaralananları tedavi eden doktorlar tutuklanıyor. Demokratikleşme paketinden söz ediyor yıkılan duvarları örüyor. Kürtlerin kendi dillerini öğrenmesi için özel okullarda parayla öğretiyor. Dünyada hangi halk kendi anadilini para ödeyerek öğreniyor. Nerde kaldı demokrasi. Türkiye toplumunun bu kadar sorunu var, anti terör yasası değiştirildi mi? Alevilerin bu kadar sorunu var. Kürtlerin, aydınların yazarların bu kadar sorunları var hangi birine çözüm geliştiriyor. Kürtlerin siyaset yapma hakkı ellerinden alınıyor buna demokrasi paketi denilebilir mi? Hiç kimsenin sorunu çözülmedi. Ama yandaş basın devrim diye yutturmaya çalışıyor.”
(anf)