Gazetemizin gündeme getirdiği ‘Kayyumun çifte maaşlı bürokratları’ haberi üzerine CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel soru önergesi ile konuyu TBMM’ye taşıdı. Konuyla ilgili Medyascope’ye konuşan Tanrıkulu, bürokratların dışarıdan getirilip 3-4 maaş almalarını eleştirerek, “Kamu kaynaklarının bazı şahıslara peşkeş çekilmesinden başka bir şey değil. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin kaynakları Diyarbakır halkına harcanmak üzere aktarılan kaynaklardır. Dolayısıyla bürokratlara ek gelir olarak aktarılması etik değildir. Bürokratların bunu kabul etmesi de doğru değil, yasal olabilir ama ahlaki değil, kamu kaynaklarının peşkeş çekilmesidir, başka bir şey değildir” diye konuştu.
İlk kez Tigris Haber taşıdı
Tigris Haber’in konuyu detaylı bir şekilde işlediğini aktaran Tanrıkulu, “İthal bürokratlar çok konuşuluyordu. Ancak ilk kez nerelerden geldikleri ve hangi görevlere atandıkları yönünde bilgiler yer aldı. Adalet ve Kalkınma Partisi 2016 yılındaki darbe girişiminden hemen sonra gündeme gelen kayyumluk meselesinde, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Mahalli İdareler Yasası’na bir ek yapmak istedi. O zaman CHP, HDP ve MHP, AKP’nin getirmek istediği bu düzenlemeye karşı çıktı. Meclise geldiğinde üç parti karşı çıktığı için kayyuma yönelik bu yasalar torbadan çıkarıldı. Kayyum ile ilgili yasa TBMM’den geçmedi. Ondan sonra Adalet ve Kalkınma Partisi 15 Temmuz’u ‘Allah’ın lütfu’ gördüğü için OHAL ilan etti ve Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi aldı. Meclis’ten geçiremediği kayyum uygulamasını darbe ile ilgili olmadığı halde KHK ile çıkardı. Darbeyi Diyarbakır, Mardin ve Van belediye başkanları yapmadı, darbeye de karşı çıkmışlardı. Darbe ile KHK çıkartarak kayyumu Türkiye gündemine soktular ve bugüne kadar da devam ettiriyorlar. Bir kez daha söylüyorum, kayyum uygulaması halkın idaresinin gaspıdır ve demokrasiye darbedir” dedi.
Halk destek vermedi
Kayyumların Diyarbakır’ı nasıl heba ettiklerini bildiklerini belirten Tanrıkulu, “Diyarbakır’ın önceki kayyumu yerel seçimlerde aday oldu, AKP kendisinin çalışmalarını propaganda aracı olarak kullandı ve seçimlerde HDP, bir önceki seçimdeki oy oranını artırarak yeniden kazandı. Kayyum iyi idare etmişse Diyarbakır halkının o kayyuma destek vermesi lazımdı ama olmadı. Seçimden bir gün sonra Diyarbakır Valisinin Selçuk Mızraklı daha mazbatasını almadan bakanlığa yazı yazıp Mızraklı’yı görevden alınmasına istediğini biliyoruz” ifadelerini kullandı.
CHP’li Tanrıkulu, konuşmasını şöyle sürdürdü, “Kayyumların kamu kaynaklarını, belediye arsalarını pervasızca başka yerlere aktardıkları belgeleri ile ortaya çıkmıştı. Şimdi kentlerin dokusunu değiştirecek, yerel yönetim ile halk arasındaki bağı koparacak atamalar yapılıyor. Şimdi belediyeler merkezi idarenin bir organı değil, merkezi idare denetler ama seçimle gelen belediye başkanları tarafından yönetilen yerlerdir. Yerel halk ile bürokratlar aracığı ile belediye ile ilişki kurulur. Bu bürokratların yerel olması halkın belediyeye ulaşmasını daha kolaylaştırır. Bürokratların halk ve sivil toplum ile ilişkisini daha güçlü kılar. Ama ne oldu kayyum ataması ile birlikte bölgedeki bütün belediyeler neredeyse dışarıdan atamanın, kent ile alakası olmayan bürokratlar tarafından yönetilmeye başlandı. Ve dolayısıyla yerel yönetimler ve halk arasında büyük bir duvar örülmüş oldu. Diyarbakır ile güçlü bağlar olan biri olarak belediyenin halktan nasıl koptuğunu Diyarbakır ve esnaf ile olan ziyaretlerimizden anladık. Genel sekreter, yardımcıları ve daire başkanları yerelden olursa esnafı, ticaret erbabını ve yurttaşları tanıyacak. Kentte karşı suç işlemekten ve kötü bir şey yapmaktan çekinecek. Neden, çünkü ailesi orada, yarın bu görevi bıraktığında halkın arasına girecek. Daha özenli davranacak. Ama dışarıdan atanan bürokratlar hem halktan kopuk olarak çalışıyor hem de belediyeler ve halk arasında duvarlar oluşuyor. AKP siyasi olarak bundan zarar görüyor.”
Kaynaklar yerele aktarılmıyor
Diyarbakır’ın kadro bakımından zengin bir yer olduğunu ifade eden Tanrıkulu, “Bölge, kadro bakımından çok zengin bir yer. Bu görevleri yapabilecek onlarca kadro bulunabilir. Ama bunların kayyum tarafından atanan valiler tarafından seçilmesi son derece yanlıştır ve halktan kopuk bir yerel yönetimi yaratır. Kentin rantının kentte değil, başka yerlere aktarılmasını sağlar. Diyarbakır ve bölgeden aldığım bilgilere göre Diyarbakır ve bölgeden alınabilecek bir ürün tercih edilmiyor, niye? Bürokratların geldiği yerler var. Oradaki üreticilerden tedarik ediliyor, dolayısıyla belediye kaynaklarının yerel üreticilere aktarımı ve o yerelde kullanımı engellenmiş oluyor. Mal ve hizmet alımında ve ihalelerde yerel unsurların tercih edilmediği çok açık ortadadır. Birde birden fazla maaş ile gelir elde etmek etik dışıdır, ahlaki değildir. Bunları atananların şahsı dışında söylüyorum” dedi.
Valinin dışarıdan bürokrat getirmesi doğru değil
Yerel siyasetçilerin kayyumlar üzerinde etkili olmadığını belirten Tanrıkulu, “AK Partili vekil ve vali arasındaki ilişki onları ilgilendirir. Ama vali sonuç itibariyle Cumhurbaşkanı’nın tercihi ile atanan bir şahıstır. Üstüne bir de kayyum olarak atanmıştır belediyeye. Dolayısıyla o sıfata bir valinin yerel siyasetçi ve milletvekilinden etkilenmesi zordur. Başka bir güç ile oraya atanmışlardır. Dolayısıyla yerel otorite ve kanat önderlerini dinlemeden iş yapmanın yollarını açıyorlar kendine bu doğru değil. Kendilerini yerel siyasetçilerden bağımsız görmeleri doğru değildir. Bunu Diyarbakır Valisi’nden bağımsız söylüyorum, bu uygulama siyasal tercih sonucudur. Bu da doğru değildir. Sayın Vali’nin dışarıdan bürokrat getirmesi doğru değildi” diye konuştu.
Sezgin Tanrıkulu, kayyumların ithal bürokratları ve maaşları ile ilgili İçişleri Bakanı’nın yanıtlaması istemiyle bugün Meclis Başkanlığı’na soru önergesi verdiğini de söyledi.