İnsan yaşamındaki tercihler genelde bireysel olsa da aslolan toplumsal tercihlerdir. Bir kentin, bir ülkenin yönetim biçimiyle ilgili yapılan/yapılacak olan tercihler elbette ki bireysel tercihlerle birlikte geneli de kapsadığında, doğru sonuçlar yaşamın her alanında kendini gösterecek, toplumsal kazanım daha güçlü hale gelecektir.
31 Mart tarihinde yapılacak olan yerel seçimlerin şifreleri toplumsal tercihlere hitap etmesi açısından son derece önemli. Tam da bu noktada Diyarbakır için söylenecek, yazılacak o kadar çok şey var ki; gelinen nokta açısından son derece önemli, anlamlı ve de olması gereken. 31 Mart tarihindeki seçimler Kayyum anlayışına karşı demokrasi güçlerinin ortak mücadelesinin var olma yok olma savaşı gibi bir durum.
Bazı kentler vardır, kendi sınırları içinde insanları ile birlikte var olma savaşı verir. İşte Diyarbakır bu anlamda önemlidir, kıymetlidir, değerlerini koruyan, korumak için mücadele eden bir kenttir. Tek-tipçi bir yönetim anlayışının hiçbir zaman esiri olmamıştır, o tip yönetim anlayışlarının hakimiyetinin olduğu anlarda dahi. Haksızlığa, hukuksuzluğa tahammülü olmamıştır, en haksız, hukuksuz uygulamaların yaşandığı zamanlarda bile..
Tiyatroya, sinemaya, kitaba, dillere, dinlere, camiye, kiliseye, havraya, insanı içinde barındıran, yaşatan ne varsa saygısını sunar Diyarbakır. 10 bin yıllık tarihinden kaynaklı genetiğinden dolayı direnir, direnişçidir. Normal zamanlarda kabulü mümkün olanların dayatılması halinde direniş ruhunun harekete geçtiğine tanıklığımız mevcuttur. Kentin böyle bir aidiyeti var ve bireylerine yansımıştır. Dayatılan şeyi/şeyleri kabul etmez
Şimdilerde tanıklığını yaptığımız Kayyum ve kayyumlar dayatması Diyarbakır’ın birinci gündem maddesi konumunda 31 Mart tarihine kadar canlı ve diri bir vaziyette yerini koruyacak. Atamalı kayyumun seçimli kayyuma devredilmesi gibi bir güzergâhın içinden geçiriliyor Diyarbakır. Kentin ezici bir çoğunluğunun haksız, hukuksuz anlayış karşısında ‘sessiz direnişinin’ 31 Mart akşamına yansıyacağından hiç kuşkum yok. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Diyarbakır’da da demokrasi güçlerinin Kayyum anlayışına karşı direnişinin sandığa yansımasının parametrelerini şimdiden görüyor ve analiz edebiliyoruz.
Belediyecilik anlayışının rantla eşdeğer görünümünün bazı çevrelerin iştahına hitap etmesinden kaynaklı bazı desteklerin dışında kayyum anlayışının Diyarbakır’da varlığını devam ettirmesinin bir alt yapısı söz konusu değil. Devam ettirmek için her türlü oyunun içinde olunabilir mi? Elbette ki mümkün!
Sur içinden sonra
Kayyum mu?
Demokrasi güçleri mi?
Tercih; hem bireysel hem de toplumsal..
Naci Sapan