Doğanın insanlara en büyük armağanlarından biridir kar… İki yönlü özelliği vardır;
Bir yönü kış kıyamettir.Soğuk ölümdür.Yavaş yavaş öldürür. Şakaya gelmez. Tedbirsizliği asla affetmez. Kazma kürek yaktırır. Ozanın dediği gibi, tabutu bile yaktırır.
Diğer bir boyutu; kirlenen doğayı bir yorgan gibi örter, doğayı tek renge boyar. O’nu uykuya yatırır. Bahar ve yazın deviniminden ve özellikle de insanoğlunun tahribatından dolayı bitap düşerek beyaz yorganın altında derin bir dinlenmeye çekilir. Baharın muhteşem dönüşü için güç toplar.
Beyaz örtünün erimeye başlamasıyla birlikte küçük dereler çağlamaya başlar. Kardelenler başını göğe doğru uzatır. Uzun kış aylarının uykusundan büyük bir azametle uyanır. Dereler geçit vermez azgın sulara dönüşür; akar, akar…
Doğanın sırlarla dolu bu harika ahenginin kadri insanoğlu tarafından bilinmek istenmez. İnsanın tahribatlarını her defasında onarmaktan yorulmuştur. Yeniden dengesini kurmaktan yorulan doğa sabrının sonuna geldiğini haykırmaktadır. Anlama gücü olanlara.
Doğanın öfkesi korkunçtur. Hiç bir güç ve teknik önüne geçemez. Herkesi kaderine razı eder, çaresiz bırakır. İnsanoğlu bu duruma doğal afet deyip çıkıyor işin içinden…
Dünyayı kirleten etkenler saymakla bitmez. En başında insan kirlenmesi gelmektedir. İlk başın da insanın kendisi kirlenmiştir. İnsan kendi soyuna karşı işlediği suçla kirlenme başlamıştır. Kirlenen insan doğayı da kirletmekten geri durmamıştır. Emperyalizmin daha çok kar mantığıyla kurduğu sistemle, hayatın kaynağı olan toprağı, suyu ve havayı zehirlemiştir. Dünyamızda her geçen gün işlenebilir tarımsal alanlar, kullanılabilir temiz su kaynakları ve teneffüs edeceğimiz alanlar gittikçe daralmıştır. Dünyanın kalkanı durumundaki atmosfer gün geçtikçe kalkan işlevini yitirme noktasına doğru ilerlemektedir.
Doğanın öfkesi her geçen gün artarak büyüyor. Doğal iklimin dengesi bozuluyor. Dedelerimizin etin, sütün, meyvelerin, sebzelerin lezzetine, şifa yerine dere kenarlarından toplanan kimi bitkilere ilişkin anlattıkları sadece anılarda kalacak gibi görülüyor. İnsanoğlu doğayı kirletmeye devam ettiği sürece cennet dünyanın ölü gezegene dönüşmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu dünya hepimizin. Dünyayı kirletenin yanında kirletmeyenin de bu gazaptan kurtuluşu olmayacak. Kurunun yanında yaş da yanacaktır. Doğa artık insanoğlunun pisliklerini örtemez hale gelmiştir.
İlk insan doğadan öğrendi. Ancak insanoğlu ana dediği toprağa, doğaya ihanet etti, onu kirletti. Toprak ana hep cömert davrandı,hiç esirgemedi;bire bin verdi. Toprak uğradığı ihanetler sonucu artık eskisi gibi cömert davranmıyor. Toprak anayı kısırlaştırmaya başladık. Yağan kar bile artık kirlenmeyi kapatmaya gücü yetmiyor. İnsan geleceğini tüketiyor…