İnsanları bir arada tutan en önemli etken; kan, din ve devlet bağıdır.
Ulusların inşası, varlıklarını sağlıklı biçimde devam etmesi ve huzuru için, bağların güçlü olması gerekir.
Bölgemiz ve ülkemizin yer altı ve yer üstü imkânları, coğrafi yapısı hep birilerinin iştahlarını kabartmış, büyük acıların yaşamasına sebep olan savaşlar yaşamış ve yaşanacağına da gebedir.
Bediuzzaman;
"O düşman daireleri ehl-i adalet ve ilhaddan tut, tâ ehl-i küfrün âlemine, ta dünyanın ehval ve mesaibine kadar birbiri içinde size karşı zararlı bir vaziyet alan, birbiri arkasında size hiddet ve hırs ile bakan, belki yetmiş nevi düşmanlar var. Bütün bunlara karşı kuvvetli silahın ve siperin ve kal'an: Uhuvvet-i İslamiyedir. Bu kal'a-i İslamiyeti, küçük adavetlerle ve bahanelerle sarsmak; ne kadar hilaf-i vicdan ve ne kadar hilaf-i maslahat-ı İslamiye olduğunu bil, ayıl!.."
Bilinmeyip ayıl'madığı için neler çektiğimizi günümüz olayları bize acı ve net biçimde gösterdiğidir.
Üstadın yıllar önce bu tedbirlerine önem verilseydi durumun farklı olacağı bir gerçekti.
İman sayesinde kardeş olmak en önemli kardeşlik bağıdır.
Kan bağı da eklenirse nurun âlâ nur olur.
Bu bağları güçlendirici tedbirler alınmalı, maddi ve manevi destekler verilmelidir.
Dertlerini paylaşmalı, sevinçlerine ortak olmalı, keder ve sıkıntılarında yanında olunmalıdır.
Kardeşlik hukuku laf ile dile getirilirken icraatlarla takviye yapılmalı gerçek manada bir ve birlik olunmalıdır.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem;
"Beni hak olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, Allah Taâla kıyamet gününde, yetime merhamet edip ona tatlı dille konuşan, kimsesiz ve zayıfları gözeten ve Allah'ın kendisine verdiği zenginlikle komşusuna karşı böbürlenmeyen kimseye azap etmez.
Ey Muhammed ümmeti! Beni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, yardımına muhtaç yakınları olduğu halde başkalarına infakta bulunan kimsenin sadakasını Allah kabul etmez.
İrade ve kudretiyle beni yaratan Allah'a yemin ederim ki, Allah kıyamet gününde ona rahmet nazarıyla bakmaz."(Taberani)
Kardeşlik hukukunun çerçevesini belirleyen hadislerden biri.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem;
"Kim bir müslümanın dünya sıkıntılarından bir sıkıntısını giderirse, Allah da onun kıyamet sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir. Kim dünyada darda kalana kolaylık gösterirse, Allah da kendisine dünya ve ahrette kolaylık gösterir. Kim dünyada bir müslümanın aybını örterse, Allah da dünya ve ahrette onun aybını örter. Kul, din kardeşine yardım ettiği müddetçe, Allah da kendisine yardım eder."(muslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
Müslüman müslümanın duasına ve yardımına muhtaçtır. Onu kendi haline bırakmaz, sıkıntılarına sırt çeviremez.
Irkçılık adıyla ayrımcılık, kim, intikam ve düşmanlık yapamaz. Kusurları araştıramaz.
Bediuzzaman:
"Adavet(düşmanlık) etmek istersen, kalbindeki adavete adavet et; onun ref'ine çalış. Hem en ziyade sana zarar veren nefs-i emmarene ve heva-i nefsine adavet et, ıslahına çalış. O muzır nefsin hatırı için, müminlere adavet etme.
Eğer düşmanlık etmek istersen; kâfirler, zındıklar çoktur; onlara adavet et...
Eğer hasmını mağlup etmek istersen, fenalığına karşı iyilikle mukabele et."(Uhuvvet risalesi)
Selam ve dua ile