TİGRİS HABER - Diyarbakır ve Şanlıurfa sınırında yer alan ve son volkanik püskürtme faaliyetini 100 bin yıl önce gerçekleştiren Karacadağ, buğday alanında çalışmalar yürüten bilim insanlarının kaynak olarak başvurdukları yerler arasında bulunuyor.
Bilim insanları, özellikle bugünkü buğday çeşitlerinde tespit edilen bazı eksikliklerin giderilmesi için ilgili bakanlıkların iznine tabi bir şekilde bölgeden topladığı yabani buğdayın genlerinden faydalanıyor. GAP UTAEM'de görevli uzmanlar da ıslah çalışmaları kapsamında Karacadağ'ın püskürttüğü lavlar nedeniyle bazalt taşlardan oluşan engebeli platoda yabani buğday türlerinin izini sürüyor.
Yabani buğday serada ekimi yapılarak çoğaltılıyor
GAP UTAEM Teknik Koordinatörü Doç. Dr. İrfan Erdemci, merkezlerinin kurulduğu günden bu yana ıslah çalışmaları yürüttüğünü söyledi.
Dünyada ve Türkiye'de bugüne kadar geliştirilen buğday çeşitlerinde yabani buğdaylardan faydalanıldığını belirten Erdemci, bilim insanlarının bu alanda ciddi çalışmalar yürüttüğünü aktardı. Dünyada yaklaşık 27 tür buğdayın yabani atasının bulunduğunu, bunların 20'ye yakınının Türkiye'de, çoğunun da Karacadağ bölgesinde olduğunu bildiren Erdemci, "Bugün üretilen modern buğdayların büyük bir kısmının atası Karacadağ bölgesinden dünyaya yayılmış." dedi. Karacadağ bölgesindeki arazi çalışmalarını 5 kişilik ekiple yürüttüklerini, çalışmaların 3 bölümden oluştuğunu belirten Erdemci, şöyle konuştu:
"Nisan ve mayıs aylarında ön inceleme için bölgeye gelerek yer tespit ediyoruz. Haziran sonu, temmuz başında daha önce tespitini yaptığımız yerlerden olgunlaşan yabani buğdayları topluyoruz. Merkezimizde muhafaza altına aldığımız yabani buğday tohumlarını ekim zamanı olan sonbaharda kontrollü sera şartlarında ekimini yaparak çoğaltma işlemini yapıyoruz."
"Çocuk yetiştirir gibi bitkilerle uğraşıyoruz"
Erdemci, "Yabani buğdayı toplamamızın amacı, geliştirmiş olduğumuz modern buğday çeşitlerinin eksik yönlerini tespit edip yabani atalardaki genleri melezleme çalışmalarıyla bunlara aktarmak." ifadesini kullandı.
Çalışmayla yüksek sıcaklık, kuraklık ve hastalıklara karşı daha dayanıklı, mikro element içeriği bakımından zengin çeşitleri geliştirmeyi hedeflediklerine dikkati çeken Erdemci, ıslah çalışmalarının uzun yıllar aldığını dile getirdi. Erdemci, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Klasik yöntemle ve tarla koşullarında yılda bir döl generasyon atlatmayla geçiyorsanız bir çeşidin tescile kadar ortaya çıkarılması yaklaşık 13-15 yılımızı almaktadır. Bir çocuk yetiştirir gibi bu bitkilerle uğraşıyoruz. Islahçı olarak çalışmaları yaparken zamanımızın büyük bir kısmını çocuklarımızdan ziyade bu bitkilere ayırmaktayız. Bu da büyük bir emek ve sabır istiyor." Bölgeye buğday alanında çalışma yapan bilim insanlarının geldiğine işaret eden Erdemci, "Bunlar ülkemizin gen kaynakları olduğu için toplamak izne tabidir." dedi. (AA)