Kahkaha söz konusu olduğunda bence sözcükler daha özenli kullanılmalı. Benim uslanmaz, pervasız kahkahalarım bilinir. “YALNIZ DÜŞENLERE AĞIT” kitabımda “AYMAZ” adlı şiirimden bir bölüm:
karartılmış kentimin gece yarılarında
kontraların cirit attığı alanlarda
ulu orta, pervasız kahkahalar atıyorum
bir ben bilirim, bir silah zulme nasıl atılırsa
başka kim?
yok valla!
“Kahkaha, otoritenin sinirlerini bozar.” Bu, böyle bilinmeli! Kahkaha, yerine göre otoriteye ölümsüz bir saldırıdır! Hitler, doludizgin koşan atlardan ve kahkahalardan nefret ederdi. Charlie Chaplin; Hitlerin otoritesini kahkaha bombardımanı eşliğinde nasıl da yerden yere vururdu!
Shaekespeare: “Güldürmeyen tiyatro, gülünç tiyatrodur.” demiş. Umberto Eco’nun “GÜLÜN ADI” romanında başpapaz, mizahla ilgili kitaplar ortaya çıkmasın diye ne cinayetler işliyor! Başpapaz, sakladığı mizah kitaplarının sayfaları arasına, kitap karıştırıldığında kana karışan zehir koymuştur. Başpapaz, gülme Şeytan işidir der ve gülme eylemine ölümüne karşı durur. Umberto’nun metaforu, nefistir!
Yaşanan iki dünya savaşı sonrasında toplumlar, gülümsemeyi bile unuttuklarından, yıllarca gülme kurslarına katılmışlardır yeniden gülebilmek için.
Koşullar ne olursa olsun, acılaşmamak gerekir. Yerine göre zulme karşı da kahkaha atabilmeli insan. Şarkı söyleyebilmek nasıl rahatlatıcıysa, kahkaha atabilmek de öyle! Biz şimdilerde esprinin, mizahın, yaşama sevincinin yok edilmek istendiği bir dönemdeyiz. Mahkeme suratlı insanların canı cehenneme! Keşke bütün çocuklar, kahkaha sesleri eşliğinde büyüyebilse!
AŞKI OLMAYANIN ŞİİRİ OLMAZ ( 1994-2018 Gazete ve Edebiyat Dergileri Yazıları)
J&J YAYINLARI- EYLÜL 2018
Bayramınızı kutluyor; bayramın, kahkahalar güzelliğinde geçmesini diliyorum. Bayram, çokça da çocuklara aittir. Çocuklar mutlu olabiliyorsa bayram, bayramdır. Bayram sayesinde, o da bazen alınabilen, yeni elbiseler, ayakkabılar için uyuyamadığımız dönemler gerilerde kaldı. Gerilerde kaldı o sevinçten kanatlandığımız günler! Şimdiki jenerasyonda bu hava pek de yok! Hani bayramınız şeker şerbet olsun diyeceğim; aman ha, diyecekler: Şeker de, şerbet de olmasın. Zaten ben de olsun demiyorum ki. Valla, deyimin mecaz anlamını kastederek, bayramınız gönlünüzce güzel geçsin diyorum. Espri bir yana gerçekten anlayışlar da, bakışlar da farklılaştı. Bu, çok da normal. Hayat bir değişim sürecidir. Bir önceki hayat şartları yok ve o doğal olarak o zamanki davranışlar da kalmadı. Kalmadı tamam da yerine bir şey de konmadı. Yırtıcı bir bencillik, sevgisizlik, saygısızlık ve küstahlık… Ve bir de kanlı bir ırkçılık ve bağnazlık...Şimdi toplumda büyük bir alt üst yaşanıyor. Umarım sular durulur da insanlığa yaraşır bir güzellik ortaya çıkar.
Ben bayramlık, hafif bir yazı olsun diyorum. Kalemim yine netameli alanlara sokuluyor. Ben yine bütün kalbimle bayramınızı kutluyor ve hiçbir canlı türünün incinmeyeceği bir hayat diliyorum. Ve sözlerimi bir şair bayramlığı şiirle noktalıyorum:
KÜÇÜK VE MAVİ...
lavlardan doğdum, göğe ağdım
yeryüzüne yağdım, sular oldum
amip’ten, homosapiens’e evrilen bendim
havva bir içim suydu, gül diktim toprağına
kabillere lanet olsun!
lanet olsun ölüme ve cinayete!
ben yaşama çağrılıydım ve en güzeldim!
-küçük ve mavi bir gezegende yaşıyorum
Ülkem, dünyadır benim
anadolu’dan, şöyle bir uzatsam ayaklarımı
kutuplarda donacak!
…………………………………………………………….
benden başka
kimse bilmez kaç kez doğup kaç kez öldüğümü
küçük insanlar arasında büyük kahkahalar atan benim
irkilirler... şaşırırlar... sonra
sonra kaplumbağalar, kaplumbağaca yaşar
zin’in büyük aşkı ‘memé alan’ olsam ne yazar
hem kaplumbağalar hep kabuğunda yaşar!
AŞKLA VURULAN- CEM YAYINEVİ- 1996 İSTANBUL
RUHLAR MAHŞERİ (Toplu Şiirler) J&J YAYINLARI-2015 DİYARBAKIR
Bayramınızı yeniden kutluyor, esenlikler diliyorum.
Aydın ALP-Ağustos 2019