Sevgili okuyucularım Merhaba.
Bu kısa yazım kıssadan hisse.
Bir dizi de kadın avukatına anlatıyor.
Eşimle otuz beş yıllık evliyiz. Ona iki evlat verdim
Yıllarımı verdim.
Gençliğimi verdim.
Onunla beraber mücadele ettim.
Çalıştık çabaladık beraber her zorlu göğüsleyemeye çalıştık.
Çok para kazandık.
Umduğumuzdan daha fazla zengin olduk.
Ama şimdi düşünüyorum da acaba kocam bu kadar zengin olmasaydık benden ayrılmaya kalkar mıydı.
Bir kadın anlatıyor.
Erkekler dul neden olmuyor.
Neden dulluk kadınlara verilmiş bir sıfat.
Erkek de evlenip ayrılmıyor mu ?
Neden bekar sayılıyor.
Kadın neden ayrıldıktan sonra dul oluyor.
Neden tecavüze uğrayan bir kadın, şikayet de bulunduğunda erkekler hep haklı çıkıyor.
Toplumumuzun yarası bir sorun değil mi.
Düşünelim bu nedenleri....
Avukat bir kadın konuşuyor.
Küçüktüm yağmur yağıyor şimşekler çakıyordu. Annemin odasına gittik. Ben ve iki kız kardeşim annemle beraber uyumak istedik. Şimşekten gök gürlemesinden çok korkmuştuk.
Annem bizi yatağına almadı.
Ve yağmur durup şimşek çakmamaya başlayınca beni ve iki kız kardeşimi alıp bahçeye çıktı.
Yağmurların nasıl yağdığını gök gürlemesinin hangi hava şartlarında oluştuğunu bizlere anlattı.
O günden sonra yağmurun altında ıslanmayı çok sevdim.
Gök gürlediğinde şimşekler çaktığında artık hiç korkmadım.
Bu üç farklı anlatımda ki anlatımlar hoşuma gitti. Ve siz sayfa dostlarımla paylaşmak istedim.
Birinci anlatılan kadınların yaşadıkları doğal olaylar haline gelmiş toplum da deformasyona uğramış olaylar. İkinci konuşan kadın tamamen toplumun kadınlara yüklediği ağır söz üslup ve takılan lakaplara eleştirilere karşı
isyanını belirtiyor.
Üçüncü anlatılan olay ise tamamen öğretici ve eğitici bir açıklama şekli.
Hoşuma gitti.
Siz dostlarımla paylaşmak istedim.
Yorum sizlerin..
Sevgilerimle.