Barış İçin Kadın Girişimi'nin ‘Ölümden Değil Yaşamdan Yanayız Barış ve Hakikat Hakkımızı Savunuyoruz’ şiarıyla Türkiye’nin dört bir yanından Diyarbakır’a gelerek Yenişehir Sümerpark’ta barış nöbetinde olan kadınlara destek veren 1000 kadın, ‘Savaşa, ölümlere rızamız yok’ dediler.
Barış İçin Kadın Girişimi'nden 1000 kadının Sümerpark’taki barış nöbetine destek eyleminde KJA Koordinasyon üyesi Ayla Akat Ata, “Savaş kararını verenler savaşı kimin kazanacağının derdine düşerler ama savaşta hep halklar kaybeder. Bu savaşta kadınlar, gençler, çocuklar tüm Türkiye hakları kaybediyor. Biz kadınlar olarak herkes için hakikat, müzakere, barış diyoruz bu savaşa rızamız yoktur diyoruz” şeklinde konuştu.
Barış İçin Kadın Girişimi'nin ‘Ölümden Değil Yaşamdan Yanayız Barış ve Hakikat Hakkımızı Savunuyoruz’ kampanyası kapsamında Türkiye'nin birçok ilinden yolla çıkan kadınlar dün Diyarbakır Sümerpark'ta bir araya geldi. Türkiye’nin bir çok ilinden ‘Barış için 1000 kadın’ sloganıyla bir araya gelen kadınlar Diyarbakır Sümerpark’ta bir basın açıklaması yaptı.
‘Ölümden Değil Yaşamdan Yanayız Barış ve Hakikat Hakkımızı Savunuyoruz’ şiarıyla Türkiye’nin Batı illerinden bir araya gelen 1000 kadın adına yapılan basın açıklamasını koordinasyon adına Zelal Allak ve Öznur Subaşı okudu. Kürtçe ve Türkçe olarak okunan basın metninin ana vurgusu, barış, hakikat ve müzakere oldu.
Alkış ve zılgıtların eksik olmadığı kadınların eyleminde sıklıkla ‘Yaşasın Kadın Dayanışması’, ‘Jin Jiyan Azadi’, ‘Kadınlar Savaş İstemiyor’, ‘ Cizre Halkı Yalnız Değildir’ sloganları atıldı. Kadınlar hep bir ağızdan, ‘Ölümden değil yaşamdan yanayız. Barış ve hakikat hakkımızı savunuyoruz. Bizim hakikatleri konuşmaya, adalete, gerçek bir barışa, müzakereye ihtiyacımız ve hakkımız var. Ölümlerin, ablukaların, sokağa çıkma yasakların son bulması, çocukların hedef olmaması için meclisi ve hükümeti barış içinde yaşama hakkımızı tesisi için göreve çağırıyoruz’ dedi.
Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesi Sümerpark Ortak Yaşam Alanındaki kadınların barış nöbetine Türkiye’nin çeşitli illerinden gelerek destek veren ve barış nöbetine katılan 1000 kadın adına yapılan basın açıklamasının satır başları şöyle:
‘Sorunların silahla değil müzakere ile çözülmesi için bize hakikat lazım’
Eylül'de, "Biz kadınlar Cizre'ye tanığız" dediğimiz günlerin üstüne pek çok abluka, pek çok ölüm, pek çok yerinden yurdundan edilme, pek çok acı eklendi. Yüreğimizde bunların yüküyle; adalete, hakikate ve barışa olan inancımızla bugün buradayız. Farklı illerden otobüsler dolusu kadın, burada Diyarbakır'da barış nöbeti için buluştuk. Barış ve hakikat hakkımızın takipçisi olmak için İstanbul'dan, Bursa’dan, Rize’den, Ankara’dan, Mersin,'den, İzmir'den, Antalya'dan, Kocaeli'nden, Bolu'dan, Eskişehir'den, Antakya'dan, Adana'dan, Muğla'dan, Artvin'den, Dersim'den, Siirt'ten, Antep'ten, Hakkâri’den, Batman'dan, Mardin'den yola çıktık. Yalanlarla kuşatıldığımız şehirlerden, tanklarla, toplarla kuşatılmış şehirlere, mahallelere ses vermek için buradayız. Adalete, hakikate, yaşama ve barışa sırt çevirmeyi reddettiğimiz için buradayız. Sokakları insansızlaştıranlara, hayata düşman olanlara, adaleti güçten ibaret sananlara isyanımız olduğu için buradayız. Hakikatleri konuşmaya ihtiyacımız olduğu için; Cizre'nin, Silopi'nin, Sur'un hakikatlerini konuşmadan müzakere veya barış olamayacağını bildiğimiz için buradayız. Yalanların ortasında, gerçekler birer birer karartılırken konuşma zemini, müzakere ortamı değil, ancak daha çok nefret, daha fazla savaş üretilir, biliyoruz. Sorunların silahla değil müzakere ile çözülmesi için bize hakikat lazım. Birlikte yaşam inşa edebilmek için bize adil bir barış, bunun için de karşılıklı güvenin mümkün olduğu bir müzakere süreci lazım.
‘Temmuz'dan bu yanaysa Sur'da 25 kişi hayatını kaybetti’
Bugün, Diyarbakır Barış Nöbetimizde ise Sur'un hakikatlerini unutmuyoruz, takipçisiyiz diyoruz hep birlikte.66 gündür Sur'un birçok mahallesinde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Birçok kişi durup dururken katledildi. Tahir Elçi, Dört Ayaklı Minarenin yanı başında savaşa karşı yerel dokuyu korumak için bildiri okurken, Melek Alpaydın evinde kahvaltı sofrasında otururken hayatlarından oldular. Temmuz'dan bu yanaysa Sur'da 25 kişi hayatını kaybetti. Bu şehrin kalkandan kalbini oluşturan Sur şimdi harabe. Sağlık ocakları karakola dönüştürülürken, Sur kentsel dönüşümün en hoyrat biçimine maruz kalmış durumda. Ne o dar sokakları, ne de kapı önlerinde oturan kadınları kaldı. Sur insansızlaştı. Alipaşalılar, İskenderpaşalılar bir sabah çıkın gidin anonsu ile uyandılar. Göç, yine göç. Önce köyden ilçeye, şimdi o ilçeden başka ilçeye. Yaşamı mümkün kılan evler, avlular mezara dönüşürken koca bir yaşam biçimi silinip süpürüldü. Silinmemesi için, kalmakta ısrar edenler ise hain ilan edildi, devletin olanca şiddetine maruz bırakıldı.
‘Bizim bu vahşete, bu ölümlere, bu talana rızamız yok’
Bizim bu vahşete, bu ölümlere, bu talana rızamız yok. Bizler önce #Barışa1000Kadın olduk, farklı şehirlerimizde sokaklarda "Ölümden Değil, Yaşamdan Yanayız, Barış ve Hakikat Hakkımızı Savunuyoruz," dedik. 150'den fazla kurum ve 5000'i aşkın kadının, transın imzasıyla öncelikle sözümüz bu ülkeyi yönetenlere, Meclis'e, Hükümet'e: Sizin asli göreviniz barış ve hakikat hakkımızın tesisidir. Sizin asli göreviniz bu savaşı durdurmak, müzakere koşullarını oluşturmaktır. Sizin asli göreviniz taraflar arasında karşılıklı güveni kurmak, böylece hepimizin güvenliğini sağlamaktır. Göreviniz ölüm saçmak, ölmeyenleri vahşete, katliama tanık olmak zorunda bırakmak, mahalleleri insansızlaştırmaya, dümdüz etmeye "güvenlik" demek - kısacası bu ülkeyi yaşanmaz hale getirmek değil. Bizim buna, bu suça rızamız yok.
‘Savaşa karşı nöbetteyiz’
Biz hayatına sahip çıkmanın ne demek olduğunu iyi bilen kadınlar olarak bugün Diyarbakır'dayız. Burada, yaşama, yaşam alanlarına sahip çıkanlarla yan yana, omuz omuza savaşa tanığız, savaşa karşı nöbetteyiz. Barış ve hakikat hakkımızın, adaletin peşini bırakmayacağız.
Yoğun yağmur altında basın açıklaması yapan ve eylemlerini sürdüren kadınlara, Diyarbakır Büyük Şehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak, KJA Koordinasyon üyesi Ayla Akat Ata katılarak destek verdiler ve birer konuşma yaptılar.
‘Bu savaşa dur diyecek bir güç varsa o da barışa inanmış, kadınlardır’
‘Ölümden Değil Yaşamdan Yanayız Barış ve Hakikat Hakkımızı Savunuyoruz’ kadın koordinasyonunun Sümerpark’taki eyleminde konuşan bir konuşma Diyarbakır Büyük Şehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak, “ Türkiye’nin dört bir yanından bu vahşete, savaşa, ölüme dur demek için buraya, Amed’e geldiniz. Burada olmanız kadınların barışa olan inançlarını daha da güçlendirdi. Biliyorsunuz aylardır kentlerimiz abluka altında. Aylardır, kadınlar başta olmak üzere sivillere pervasızca saldırılar sürdürülüyor. Aylardır, barış, müzakere umutlarımızı karartmak için uğraşıyorlar. Aylardır, çağrılarımıza zırhlı birliklerle, daha fazla savaş, daha fazla ölüm diye yanıt veriyorlar. Ama bugün burada Türkiye’nin dört bir yanından kadınların barış mücadelesine sahip çıktığını görmek hepimizi umutlandırdı. Eğer bu savaşa dur diyecek bir güç varsa o da barışa inanmış, kadınlardır. Bulunduğumuz her yerde bütün kadınlar, kimliğimiz, dilimiz, inancımız ne olursa olsun biz birlikte yan yana özgürlük içinde yaşam istiyoruz dersek bu vahşeti, savaşı durdurabiliriz. Sur’da yaşananları sizlerde biliyorsunuz. Eminim ki, kapısının önünde vurulan kız çocuklarını, cenazesi günlerce alınamayan Taybet Ana’yı, annesinin karnında katledilen bebeği biliyorsunuz. Biz bugün barışa ses vermek, savaşa dur demek, bu vahşeti ölümü durdurmak için buradayız. Sur’daki bu ablukadan canını zor kurtarmış, evi başına yıkılmış binlerce kız kardeşimiz var. Artık geri dönebilecekleri bir evleri bile yok. Ama biz yaralarımızı sarabiliriz; o kız kardeşlerimize, halkımıza, kendi kentlerinde, mahallelerinde, sokaklarında barınabilecekleri, yaşayabilecekleri Sur’un koçelerini yeniden kurabiliriz. Bunu başarabiliriz ama öncelikle şu savaşı, vahşeti durdurmamız lazım” dedi.
‘Savaş kararı ülkeye ölümü, yoksulluğu, göçü, yoksunluğu getiriyor’
KJA Koordinasyon üyesi Ayla Akat Ata ise, “Hep beraber burada bu ülkeyi yönetenlere, erkek akıla, savaşı savunan zihniyete utanın diyeceğiz. Buradan Deniz’in bile kabul etmediği, kıyılarımıza vuran Aylan bebeklerden utanın demek için bir araya geldik. Burada dört ayaklı minarenin önünde katledilen hukuk insanı Tahir Elçi’nin yüzüstü yatan cenazesinden utanın demek için bir araya geldik. Ekmek almak için evinin önüne çıkan ve evinin merdivenlerinde vurulan, cenazesi çırılçıplak soyularak sokakta bekletilen kadınlardan utanın diye bugün burada bir aradayız. Verdiğiniz savaş kararı işte ülkeye bunları, ölümü, yoksulluğu, göçü, yoksunluğu getiriyor. Ama zannetmeyin ki, ölenler unutuldu gitti. Bu coğrafya, bu kadim topraklar, bu topraklarda bin yıllardır bir arada yaşayan haklar, Kürtler, Türkler, Türkmenler, Ermeniler, Süryaniler, aleviler bu top seslerine alışkınlar. Yıllardır verilen savaş kararına rağmen barış, demokratik çözüm, dediler. Bugün burada bir kez daha barış, hakikat, müzakere deyişiniz biliyoruz ki direnenlere selamdır. Ve ülkeyi yönetenlere de gösterdiğiniz barışın yoludur.
‘Hakikate ulaşmadan, müzakere masasına oturmadan bir çözüm mümkün değildir’
Evet, hakikate ulaşmadan bir çözüm mümkün değildir. Müzakere masasına oturmadan bir çözüm mümkün değildir. Buraya seferler yaparak, bakanlarınızı toplayarak buraya gelip halka sormadan, danışmadan vereceğiniz bütün kararlar bilin ki kararı aldığınız o mekânlara geri dönecek. Biz o mekânları, Milli Güvenlik Kurulunun masalarını, Bakanlar Kurulu masalarını, derin devletin aldığı kararları, JİTEM’i tanıyoruz. Kaçıncı nesiliz biliyor musunuz ağıtlarla büyüyen. Bugün anneler bir kez daha ağıtlar yakıyorlar. Buradan sorarım, kaç çocuk annesiz babasız kaldı. Kaç çocuğun yaşamı son buldu. Kaç eş bir kez daha eşini, yoldaşını göremeyecek. Kaç anne baba yavrusunu bekleyecek. Kaç kardeş kardeşinin arkasından ağıtlar yakacak? İşte bugün buradaki kadınlar tüm bunlara dur demek için geldi. Yıllardır kadınlar ölüm değil çözüm diyorlar, yaşamı savunuyorlar. İşte tam da bundan, bu barış, eşitlik, özgürlük, yaşam, iradesinden korktuğunuz için önce kadınları öldürdünüz. Türkiye’nin bütün metropollerinden gelen kadınlar bilin ki, Amed sizin yuvanızdır. Siz nasıl ki Sur İstanbul’dur, Ankara’dır; Silopi İzmir’dir, Mersindir, Hatay’dır dediniz Amed sizin yuvanızdır.
‘Savaşa rızamız yoktur’
Savaş kararını verenler savaşı kimin kazanacağının derdine düşerler ama savaşta hep halklar kaybeder. Bu savaşta kadınlar, gençler, çocuklar tüm Türkiye hakları kaybediyor. Biz kadınlar olarak herkes için hakikat, müzakere, barış diyoruz bu savaşa rızamız yoktur diyoruz” şeklinde konuştu.
Haber: Ali Abbas YILMAZ