Bingöl belediye başkanı Yücel Barakgazi mazbatayı alır almaz ilk icraatıyla manşetlik oldu. Daha ilk toplantısında kadınların yönetim görevlerinde bulunmasının dinen ve örfen uygun olmadığına hükmetti.
Kadını düşman gören bu zihniyetle Bingöl’de yerel yönetim görevi icra edilecek. Böylesi bir yaklaşımla halkın iradesi nasıl temsil edilecek? Daha göreve başlamadan, toplumun yarısını oluşturan kadınları hiçe saymak ürkütücü bir yaklaşımdır. Bingöl halkının yarısını eve hapsederek, sosyal, siyasal yaşamın dışına iterek, yapılacak icraat ancak erkek egemenlikli diktatoryal bir yönetim olur. Çağdaş ve sosyallik nasıl olunduğunu görmüş olacağız. Cins düşmanlığı yapan böylesi anlayışla ancak bin sene geriye gidilir.
Tarihin tekerleğinin daima ileri döndüğü söylenir. Bu yaşamın akışıdır. Ancak, siyasal sosyal yaşamda her zaman bu akış olmuyor. Bazen böyle geriye çevirmek isteyenlerde çıkmaktadır. Demek ki; böylesi yaklaşımların olması da kaçınılmaz oluyor. Yoksa, hayat dümdüz bir çizgi izlerdi. Herkes ileriye doğru döndürmeye çalışsaydı, dünyada bu kadar kavgalara, savaşlara gerek kalır mıydı?
En çok merak ettiğim acaba bu kişinin seçilmesi için çalışan, oy veren kadınlar bu sonuçtan ne kadarı memnun, ne kadarı pişman. Bu ilkel yaklaşıma oy veren kadınlar nasıl hazmedecek. Kendisini yaşamda hiçleştiren, eve hapseden, köle konumunda tutan bu geri ve ilkel yaklaşım karşısında sesleri çıkmayacak mı? Bu yaklaşım sorunu sadece AKP’ye oy veren muhafazakar kesimin değil, tüm kadınların, hatta erkeklerin de sorunu. Çünkü kadını köle gören yaklaşım herkesi de köle görecektir. Böylesi bir anlayışın hüküm sürdüğü sistemde yaşamak kolay olmasa gerek. Dikkat çekici bir durum, bu tutuma karşı tepki sadece BDP’li kadın hareketinden geldi. Batıdaki kadın örgütleri, sosyalistler, STK’lardan bir tepki gelişmedi. Haberi görmediler mi, yoksa görmek istemiyorlar mı?
Kadınlar yıllardır kendilerini hiçleştiren partilerin peşlerinde oy avcılarının peşinde koşturulup durmuştur. Özellikle muhafazakar kadınlar kendilerini aşağılayan böylesi anlayışlara karşı nereye kadar, ne zamana kadar sessiz kalacaklar. Kendilerinin de bir irade olduğunu ne zaman ortaya koyacaklar?