Okulu bitirdikten sonra iş başvurularına olumsuz yanıtlar alması üzerine babasıyla birlikte bir firma kuruyor. Aldıkları ilk işin heyecanını iliklerine kadar yaşayan Meryem Güler. Daha sonra küçük işleri alıp bitirip teslim ettikten sonra başarabileceklerine olan güvenleri gelişiyor.
Şirketin muhasebesine bakmakla yetinmeyerek mali müşavirlik sınavlarına giriyor. Şimdi hem mali müşavir hem de şirketin yönetimin üstleniyor. DTSO Kadın Meclisi üyesi de olan Meryem Güler’le; bir kadın olarak iş dünyasında karşılaştığı zorlukları ve başarma öyküsü üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
KADIN İSTERSE BAŞARIR
Mümin Ağcakaya / Özel Röportaj
Yaşam öykünüzü anlatırken iş hayatınıza nasıl başladınız?
2009 yılında Dicle Üniversitesi İşletme bölümünü bitirdikten sonra iş aramaya başlamıştım. Birçok yere iş başvurusunda bulundum. Başvurduğum her işyerinde; ‘Tecrübeli misiniz?’ Diye hep soruyorlardı. Tecrübeli değil diye işe almıyorlardı. Nasıl iş bulacağım diye adeta bunalıma girdim. O dönem babam da belediyede çalışıyordu. Babam istifa etti. ‘Bir firma kuralım, sen de işletme bölümünü bitirdin.’ Dedi. Böylece babamın ortağı olarak, küçük bir firma kurduk.
ALDIĞIMIZ İLK İŞTE ÇOK HEYECANLANDIK
Sıfırdan bir firma kurduk ama iş deneyimimiz, iş bitirmemiz yok. İhalelere giremiyoruz. Doğrudan temin işleri vardı. Valiliğin ihale sayfalarını takip etmeye başladım. Tarım Hayvancılık Bakanlığına bağlı İl Müdürlüğünün; iki aylık, on araçlık bir araç kiralama işini aldık. İlk işimizi almış olduk. Ama bundan dolayı çok sevinmiş ve heyecanlanmıştık. Küçük bir işti ama aldığımız ilk işti. Bu arabaları nasıl bulacağız? Diye telaşlanmaya başladık. Sonradan piyasada araştırmaya başladık ve kısa sürede gereken araçları bulduk.
Sonra Çınar Belediyesinin doğrudan bir teminlik küçük bir su işi vardı. Onu yapıp teslim ettik. Sonra Hamravat’ın ilaçlama işini aldık. Aldığımız işler küçüktü ama hiç durmadan da çalışıyorduk. Böylece işleri yavaş yavaş büyütmeye başladık. Bu işleri daha iyi yürütebilmek için bir büro da kuralım dedik. 2009’da büromuzu da açtık. Kurulduğundan beri aktif olarak çalışıyor.
Sonra kentte çöp toplama işine girdik. Büyük iş kamyonları temin ettik. 3.000’e yakın personel çalışıyordu. Bu taşeron işleri geçen yılın Nisan ayında bitti. O süre içerisinde üç bin personel istihdam ediyorduk. İşleri daha iyi yürütebilmek için farklı firmalar da kurduk. Firmanın 300-400 civarında aracı oldu. Bu şekilde çalışmaya devam ediyoruz.
Şirketlerinizin hem muhasebe işlerini hem de Mali Müşavirlik görevini yürütüyorsunuz?
Şirketin muhasebe bölümüne ben bakıyordum. Bu işi yapıyorsam en iyisini yapayım dedim. Mali Müşavirlik sınavına girdim. Sınavı kazandım. Kendi iş yerimde çalıştığım için de staj yapmak bir sorun olmadı. Stajdan sonra bitirme sınavlarından sonra müşavir olarak da işlerimize devam ettim. Bir kardeşim mimarlığı bitirdi. Bir kız kardeşim avukat oldu. Diğer kardeşlerim de benimle beraber on yıldır şirketlerimizde aktif olarak çalışıyor. Kardeşlerim de işin bir ucundan tutunca ben de kendi alanımda yoğunlaşayım dedim.
Bakanlıklara, belediyelere hatta resmi yerlere kurumsal araç kiralama işlerini yapıyoruz. Binek araçlarından kamyon türü araçlara kadar hizmet alımı işlerini, aile firmasında; babam ve kardeşlerimle birlikte yürütüyoruz.
NEDEN BAŞARMAYALIM?
İlk iş aldığınızda neler hissetiniz, nasıl aldınız? İkincisi, üçüncüsü derken birden kendinizi iş dünyasında buldunuz? Daha önceden böyle bir iş dünyasında bulunmayı düşünüyor muydunuz?
İlkokuldayken bizim çevrenin insanların genelde tortu işlerde çalıştıklarını görüyordum. İnşaat, temizlik vs. en alt dediğimiz vasıfsız işleri yaptıklarını gözlemliyordum. Niye bizim bölgenin insanları da iyi yerlere gelip, daha iyi işler yapmasın diye hep kafamda sorular oluşuyordu. Devlet kademelerinde çalışabilecek potansiyele sahip olduğumuzu düşünüyordum. Dolayısıyla biz de biz niye insanları istihdam etmeyelim. Neden insanlara iş kapısı açmayalım. Böyle bir düşünceyle iş hayatına atıldım. Neden biz de başaramayalım. Babamın da ciddi anlamda sorumluluk almasıyla, bizi desteklemesi ve cesaret vermesiyle de böyle bir çalışma sürecimiz başladı.
Babanızın bir kadın olarak sizi iş hayatına atıl diyerek teşfik etmesi önemli bir yaklaşımdır?
Evet. Babam bu konuda kadınların önünün açılmasını, engel olunmamasını isteyen bir özelliği vardı. Erkeklerde var olan eril anlayış onda önemli oranda parçalanmıştı. Bu konuda kızlarına engel olmadı. Biz iki kız iki erkek kardeş olmamıza rağmen daha çok kız çocuklarını desteklemiştir. Bu yaklaşımını bize de aşıladı. Hayatın her alanında insanların çaba göstermesi gerektiğini öğretti. Bu konuda bizde buna göre kendimizi geliştirdik. İstediğimiz şeyleri elde etmek için mücadele etmek gerektiğini öğrendik. Kadın olmanın geri planda durmakla olmayacağını, eğer siz bir şey yapacağınıza inanıyorsanız, inanmışsanız kadın ya da erkek olmanızın bir önemi yoktur. İnsan olarak çaba sarf ederek çok iyi yerlere gelinebileceğini, başarılabileceğini bize öğretti. Bu açıdan ben ve kız kardeşim diğer hemcinslerimizin çoğuna göre kendimizi şanslı olarak görüyoruz.
İlk işi aldığınız da kaygılı mıydınız?
Evet. Firmayı kurduk, Diyarbakır Valiliğinin ihale sayfalarını kontrol ediyoruz. İlk işimiz 20-22 araçlık il sağlık müdürlüğünün iki aylık hizmet işini aldığımızda en düşük fiyatı vermiştik. İş bizde kalınca araç bulabilir miyiz diye bir endişe olmuştu. Hemen çevremizde araştırmaya başladık. Çevremizden sorunca araçlar gelmeye başladı. O ilk iş almanın heyecanı çok başkaydı. Kaygılarımıza rağmen ilk işimizi başarıyla tamamladıktan sonra başlangıçtaki heyecanımızın yerini başarma ve güven duygusu almaya başladı. Bir sonraki belediyenin su işi vardı. Burada da iş deneyimi istenmiyordu. Bu su işini de alıp teslim ettikten sonra daha fazlası niye olmasın dedik. Niye daha fazla insan istihdam etmeyelim dedik. Bu heyecanla işleri büyütmeye başladık. Bu süreçte mali müşavirliği de bitirdim. Evlendim iki de çocuk oldu. Ev ve işi birlikte yürüttüm.
İş hayatınızla ekonomik özgürlüğünüzü elde ederek; iş yapabileceğinizi ve başarabileceğinizi gördükçe kendinize olan güveniniz gelişti ve toplumdaki eril algının doğru olmadığını gördünüz. Sadece ev yaşamını ve düzenini değil iş yaşamında da kadının bir işi yönetebileceğini ve organize edebileceğini yaşadınız. Ne söylemek istersiniz?
Çocukluktan beri benim avantajım ailenin en büyük çocuğu olarak kız kardeşime ve bana sorumluluk verirlerdi. Erkek kardeşlerim bizlerden küçüktü. Ayrıca ailemizde; kadın erkek ayrımcılığını fazla hissetmeden büyüdük. Babaannemde bizi okutmak için çok çaba gösterirdi. Bu anlamda aileden gelen yaklaşım bizim kendimize olan güvenimizin gelişmesinde çok önemli bir rolü oldu. Dolayısıyla ailenin çocuklarına karşı cins ayrımı yapmadan; onlara yaklaşmaları, onları eğitmeleri çok önemlidir. Kız çocukları aile içerisinde değersiz görülürse, evin içinde ötekileştirilirse bu durum topluma da yansıyacaktır. Bu koşullar altında büyüyen kaç kız kendini bir irade olarak görme koşulunu yakalayacaktır. Kadınların ve toplumun geleceği öncelikle ev ve aile içerisindeki ilişki ve yaklaşımlarla belirlenmektedir. Kadının; toplumda, yaşam ilişkileri içerisinde yeri önceden belirlenmişse ve buna göre eğitilmişse, bu anlayışı, algıyı yıkmak da o kadar kolay olmamaktadır. Ama bunun için de annelere önemli görevler düşmektedir. Toplum ve ailede ki bu cinsiyete dayalı ilişkilerin yerini, cinsiyet ayrımını gözetmeyen bir dengenin kurulması için kadınlar daha fazla çaba göstermesi gerekiyor. Kadın isterse başarabileceğini her zaman gösterebilir. Yeterki kendine güvensin.
Şimdi bende çocuklarımı büyütürken oğlumu kızımdan farklı olarak eğitmiyorum. Oğluma kızımdan daha farklı özellikler atfetmiyorum. Çocuklar böyle büyütülürse kadınların durumu daha da iyileşebilir diye düşünüyorum.
KADIN OLARAK İHALEYE GİRMEMİZE TEPKİ GÖSTERDİLER
İş hayatında ne tür zorluklarla karşılaştınız? Bunu nasıl aştınız?
Bir örnekle şöyle anlatayım. Karayollarının bir ihalesi vardı. Bizde bu ihaleye katıldık. Ben ve bir başka kadın arkadaş vardı. Herkes dosya vermişti. Ben o zaman 22-23 yaşlarındayım. Sadece kadın olarak ikimiz varız. Biz dosyamızı ihale için verdik. O zaman bir erkek;’Siz kadın halinizle niye buraya gelmişsiniz, gelip bizim işlerimizi de bozuyorsunuz, burada ne işiniz var?’ Diye bize bağırmaya, neden ihaleye giriyorsunuz demeye başladı. ‘Ben senin işlerini neden bozayım, biz de teklif verdik, biz de bu işe talibiz. Bizde kalırsa yapacağız.’ dedik.
Bizim bir kadın olarak ihaleye girmemizi çok garipsediler. Şimdiye kadar karşılarında hep erkekleri gördükleri ve biz kadınları hep evde oturanlar olarak gördükleri için tepkilerin bu şekilde dile getirdiler. Evde oturması gereken kadının ihalede ne işi var, ihale erkeklerin işidir gibi algılarından dolayı, bizi karşılarında görünce şaşırdılar.
Bu yaklaşımların hâkim olduğu bir iş dünyasında, kadının ihaleye girmesinin zorlukları çok fazladır. Özellikle hizmet sektöründe kadına olanak, imkân ve fırsat vermeyen bir yaklaşım var. Kadınların bu işleri de çok rahat yapabileceğini, başarabileceğini göstermek ve bu algıyı yıkmak gerekiyor.
İş hayatında var olmaya çalıştıkça ve kararlılığını ortaya koydukça erkeklerin buna alıştıklarını, kabullenmek zorunda kaldıklarını gördüm. Başarılarınız ortaya çıktıktan sonra kendinize güveniniz gelişiyor ve saygı duymaya başlıyorlar. Yaklaşımları değişmeye başlıyor. Bu kadın da nereden çıktı yaklaşımını yerini hanımefendi olmaya başlıyor.
Bir firmayı yöneten bir iş kadını olarak sizin kendinizi başkalarına, erkelere ispat etme gibi bir zorunluluğunuz yok. Başarılarınız size aittir. Kendinize olan güvenin gelişmesidir. Önemli olan sizde bu duygu ve güvenin gelişmesidir. Başkasının kabul edip etmemesi onun sorunudur. Burada temel olan sizsiniz. Sizdeki duygu ve düşüncelerin nasıl değişti?
Erkek egemen anlayışta zaten kadını dışlaması ve ötekileştirmesi söz konusudur. Kadın kendine dayatılanları kabul mü etmeli? Kaderine razı mı olmalı? Geri mi çekilmeli? Kadının kendi kabuğunu kırması önemlidir. Bu toplumun yarısında ben de varım diyebilmelidir. Söylediğim gibi öncelikle ailemin kadınlar olarak bize yaklaşımı açımızdan önemli oldu. Daha sonra okul hayatımız ve çevremizi gözlemlediğimizde ve anlamak için biraz çaba gösterdiğimizde insanın toplumu ve toplum içinde yerini görmesi çok da zor olmuyor.
Dünyada kadınların cinsiyete dayalı eşitsizliğe karşı duruşları gün geçtikçe daha da görünür hale geliyor. Bir kadın olarak bundan etkilenmemek mümkün mü? Kendi hemcinslerimiz her gün bir yerde kabul edilemeyecek şiddete uğruyor.
Şöyle düşünüyorum; kadın kendini erkeğe kabul ettirme temelinde yaklaşırsa, tarihsel kaderini değiştirme iradesini hiçbir zaman gösteremez.
Ayrıca; erkek kadını kabul etmesi için ileri koşullar sürebilir. Çünkü tarihselleşen alışkanlıklar bir çırpıda ortadan kalmıyor. Bu koşulları kabul eden kadın da zaten özgür olamaz. Çünkü koşullar zaten sınırlama demektir ve kadının özgür iradesi ortaya çıkamaz.
Sizde bir kadın bilinci ve özgüven nasıl oluştu?
Aile içinde kadına karşı daha anlayışlı bir yaklaşımın ortaya çıkması toplum içinde kadının durumunu anlamamda önemli katkısı oldu. Daha sonra okul dönemi ve medyadan da takip ettiğim kadarıyla kadına karşı uygulanan şiddet, kadına değer verilmeyişi, ötekileştirilmesi, kadınların buna karşı geliştirdikleri tepkiler bende de kadının toplumdaki yerini sorgulamama neden oldu. Buradan şu sonucu çıkardım; kadın isterse kendini ezdirmeyebilir. Daha güçlü olarak ayakta kalabilir. Yeterki ne istediğini bilsin. İş hayatımda da yaşadığım tecrübeler bana yapmak istediğin bir işin sonuna kadar arkasında durursan başarmaman için hiçbir engel tanımazsın. Kadınlar da erkeler kadar başarmaktadır. Kadın kendine güvendiği zaman ve biraz da girişimcilik ruhları varsa işin yarısını başarmış demektir. Diğeri de biraz organize olmaya ve koşullarını yaratmaya bağlıdır.
Burada; özellikle iş kadınları kendi cins dayanışmaları için, işe alımlarda kadınlara daha çok yer vermeli ve tecrübelerine bakılmadan işe alımları teşvik edilmelidir diye düşünüyorum
KADININ EVE HAPSEDİLMESİNİN KOŞULLARI ORTADAN KALKMIŞTIR
Ayrıca günümüz dünyasında artık kadını eski hak ve hukuktan yoksun olarak sadece eve hapsedilen biri olmanın koşulları da ortadan kalkmıştır. Çünkü medya dünyasının yaygınlığı bu konuda kadın bilincinin gelişmesi için ciddi bir iletişim ve bilgilenme ortamı sunmaktadır.
Kadın Meclisinde yer almamda çalışma isteğim ve disiplini seven biri olarak, üretken olduğumu ve bu özelliğimle diğer kadın arkadaşlardan da öğreneceğim ve başka kadınlara da dokunma ortamının olacağı için yer almak istedim.
Sıfırdan başlayarak iş dünyasına adım atmanız ve başarmanız kadınlar adına önemli bir deneyimdir. Başarılar diliyor, bize zaman ayırdığınız için teşekkür ediyoruz.
Bizde sizin kadınların bu çabasına karşı göstermiş olduğunuz duyarlılıktan dolayı teşekkür ediyoruz.