Giderek artma eğilimine giren, kadına şiddet ve cinayetler, hepimizi üzmekte ve derin endişelere sevk etmektedir.
Neler oluyor bize ki, kadına el kaldırmayan bir milletten çocuğunun yanında kadını boğazlayan bir millet olduk?
"Allahın bize emanet" ettiği evlatlarımızın annesi, "Cennetin ayakları altında olan" annelerimize şiddet kabul edilecek bir durum değildir.
Görev yaptığım Köyde kavga oldu. Ayırmak için çaba gösterdikse de başarılı olamıyorduk, işler çığırında çıkmıştı, yaralılar artmakta ve cinayet an meselesi idi.
Çaresiz kalmıştık.
Kadınlar beyaz tülbendini eline alıp bize yardım etmiş kavgayı sonlandırmıştık.
Kadın bir değerdi, el kaldırılmazdı, barışlarda kadri bilinir ve saygın bir yeri vardı.
Hey gidi günler nereden nereye gelmişiz?
Kadına el kaldırmanın ayıp sayıldığı, korkaklık kabul edildiği ve toplumda kınandığı bir durumdan günümüzdeki durum.
Bir yerlerde yanlışlık var.
Oysa kadına pozitif ayırımcılık.
Cinsel eşitlik.
Kadının beyanı esas alınarak kocaya ceza verilmesi.
...
Yasalarla kadını korumaya, cezalarla şiddeti caydırmaya yönelik çalışmalar pek işe yaramadığı bir gerçektir.
Feminist adi altında koca düşmanlığı ve evliliği bitirme çalışmaları.
TV ve basında aileyi yıkma ve itibarsızlaştırma filim ve diziler.
Kadına uygulanan her şiddetten sonra tüm erkekleri hedef tahtasına koyma ve evliliği bir işkence imiş gösterme çaba ve çalışmalar.
Bir arkadaş anlattı.
Mutlu bir evliliği olan arkadaşı son dönemlerde eşi ile sıkıntılar yaşadığını ve eşi ile tartıştığını olay büyümesin diye evden erken çıktığını, eşinin sakinleşmesi için de eve geç gittiğini söyledikten sonra; "eve gittiğimde eşim evde değildi, annesine gitmiş düşünerek sabahlayın almaya giderim deyip yattım. Sabahlayın polislerin kapıya dayanması ile uyandım. Eşine şiddet uygulamaktan beni aldılar. Deliye döndüm. Küçük bir tartışma. Beni karakola götürdüler. Eşimden özür dilemem için sığınma evine gittim. Sığınma evindeki bayan ve görevlilerin hakareti, sözlü tacizleri..."
Evden uzaklaştırılan eş ve sonrası.
Barışmaları için çabalar fayda etmemiş küçük bir münakaşa boşanma ile sonuçlanmış iki çocuk ortada kalmıştı.
Boşanmadan sonra kadının "Beni dolduruşa getirip yuvamın yıkılmasına sebep olanlardan..." beddua etmesi.
Kocasından boşanıp işte çalışan bir bayana sorduğumda "kocam işime karışıyor özgürlüğümü kısıtlıyordu" dediğinde, ben "iş yerindeki patron kadar karışıyor muydu?", o "Allah var hayır. Burada su içmek, tuvalete gitmek için bile izin istenir. Cahillik ettik."
Bizler evliliğin kutsiyetini bitirdik.
İşin fıtratını bozduk çıkan sıkıntıları da kendimizce düzeltmeye çalışıyoruz
Bu da daha fazla bozmaktan başka faydası olmuyor.
Evlilik müessesini, sevgi, saygı ve fedakârlıklar ile güçlendirilerek şiddete dur diyebiliriz.
Avrupa’ya faydası olmayan, yasama ve dayatmaları bize de faydası olmaz.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:
"Kadınların haklarını yerine getirme hususunda Allah'tan korkunuz! Zira siz onları Allahın bir emaneti olarak alsınız."
"Sizin hayırlınız, kadınlarına hayrı olandır."
Selam ve dua ile.