“ Köleliğini, kendi eliyle yaratandır kadın”
Bilge Kadın
Kadının, kadın olma gerçekliğinde buluşması önemlidir. Kendini bulamamış ve kendini keşfetme özgürlüğünden uzaklaşmış kadın, kendine olan yabancılaşmayı derinleştirmiş kadındır. Dışın etkisi ile hareket eden insan, kendini köleleştirmiş insandır. Kadın en başta bunu sorgulamalıdır. Kendi dışındaki uygulama ve yaklaşımlara açık olan kadın, kadın olma, insan olma gerçekliğinden uzaklaşır. Kadının olumlu olumsuz demeden, öncelikle dışın etkisinden çıkması gerekir. Dışın etkisinden kurtulmuş kadın-insan yaşamı temsil eder. Kendi olmayan insan ise dışın etkisine açık olan insandır. Kendisi olan, dış etkilere kapalıdır.
Kendini Kendinde Bilmek
“Kendin olmaktan çıkmak, sana ait olmayan yaşamlar giyinmek, kadın olmak değildir.”
Bilge Kadın
Kadın, kendini nerede arar ve neden arar, aramak doğru bir seçenek ve kavram mıdır? Kendini kendinde bilmek ile, kendini başka yaşamlarda aramak arasındaki irdelemeyi yapıyoruz. Kadın, kendini kendinde bulmaya ve keşfetmeye dönük çalışmamaktadır. Kaybedilen yer insanın kendisi ise kadın bu kaybetmeyi kendinde sorgulamalı ve bulmalıdır. Kendine dönmeyen kadın, başka yerde arar kendini ve yanlış yol üzerinde ilerler.
Kendin Olmak Dışında Hangi Söz Oyunu Seni Sana Getirebilir?
“Her kadın tek başına ortak yalanlarını haykırır.”
Bilge kadın
Kadın, kendini ideolojilerde kaybetmedi. İnançta kaybetmedi. Herhangi bir kuramda kaybetmedi. Felsefede, sanatta, edebiyatta, müzikte, siyasette, bilimde, iş yaşamında, ailede ve buna benzer hiç bir yerde kaybetmedi. Kendini bu yapılanmalarda aramak neden? Bu tür oluşumlar kadını kullandı. Kadın, kendini kendinde kaybetti. Kendini kendinde kaybeden kadın, bunların kullanım aracı haline geldi. Sözün ve sözsel yapılanmaların esiri oldu.
Bulmak
“Kendinde olmayan ne vardı da, kendin olmaktan koptun ve uzaklaştın?”
Bilge Kadın
Kendini kendinde bulamayan kadın, başka olgularda bulamaz kendini. Bir başkasının izinden gitmek, gölgede kalmak ve daha fazla kendin olmaktan çıkmaktır. Herhangi bir ideolojinin yürütücüsü ve savunucusu olabilir kadın. Herhangi bir inancın taşıyıcılığını yapabilir. Herhangi bir kuramın izini sürebilir. Sanatın, edebiyatın, müziğin ve felsefenin sözcülüğüne soyunabilir. Aile kurabilir, iş yaşamına sarılabilir. Çok daha fazla gezebilir ve açılabilir. Her işe el atabilir ve her işi yapabilir. Tüm bunlar, kadının özgür olduğunu göstermez. Bunların hiçbiri kadının özgürlüğe ait değildir. Kadın bunlarla daha fazla esaret altında kalır ve köleleşir. kadının özgürlüğü bunları fark etmesiyle başlar.
Kadın Kendinde ve Yaşamında Fark etmeden Esareti Derinleştirmektedir
“Erkek, sistemde, ezerken ezilendir. Kadın, kendini ezen ve buna alan açandır.”
Bilge Kadın
Kadın, insan olarak kendinden nasıl uzaklaştıysa, öyle de kendine dönmeli ve kendini kendinde bulmalıdır. Kadının kendinden uzaklaşması, oluşturulan sistemin derin bir oyunudur. Bu sistemde kadına ait ne vardır? Bu oyun özellikle kadın için hazırlanmış ve tüm tuzaklar, kadını insan olmaktan çıkarmak için kurulmuştur. Kadın, bu tuzakların içinde kalmıştır. Bu sistem içinde oluşturulan her ne ise, kadını daha fazla kullanmak ve onda oluşturulmuş olan köleliği derinleştirmek içindir. Bunun hangi isimle yapıldığı önemli değildir. Tüm bunlar inançla, ideolojiyle, felsefeyle, kuramla, sanat ve edebiyatla, aile oyunlarıyla ve yaşamın herhangi bir kurumsal haliyle yapılabilir ve yapılıyor da.
Kendini Keşfetmek
“Kendi cellâdına karşı, takdir ve övgü alabilmek için, kendisiyle en çok oynayan varlıktır kadın.”
Bilge Kadın
Kadının kendini sistem oluşumlarıyla keşfetmesi, mümkün değildir. Burada kadının kendini bilmesi ve bulmasına dair hiçbir şey yoktur. Tüm bunlar kadının doğal varlığına ve gelişimine karşıdır. Kadının bunlarla kendini bulması, geliştirmesi mümkün değildir. Binlerce yıllık en gelişkin bilmeleri yan yana getirirsek kaç özgür kadın eder sorusu, önem taşımaktadır. Dilediğimiz kadar inceleyelim, araştıralım ve sorgulayalım. Tüm bunları yanyana koyup topladığımızda, kaç mutlu ve özgür kadın eder sorusu, önem arz eder. Bu soruların yanıtı, özgür kadına işaret etmeyecek ve böyle bir sonuç ortaya çıkarmayacaktır.
Kendine Dönüp Kendini Bilmek Varken…
“Kendini bilen insanın kelimelere ihtiyacı yoktur. Kendini bilen insanın kelimeleri, yüreğinde saklıdır. Gerekli oldukça açığa çıkar.”
Bilge Kadın
Kendini bilmek, öğrenmek iken, neden bir yerlere ulaşmaya çalışır, zikzaklı yollardan gider ve çıkmazlara düşeriz? Var olan (o anda yaşanan), bizleri ve yaşadıklarımızı anlatırken, var olması gerekene (gelecek hayali) neden gireriz? Var olması gereken, var olanı ortadan kaldırır ve görünmez kılar. Bu çıkmaz yol üzerinden ilerleyen insan, her şeyi kaybeder ve kendini bulamaz. Kendini bulamayan insan, kelimelerin hükmü altında kalır. Kelimeleri, güç haline getirir ve bu güçle kendini ifade eder.
Şu Anki Gerçek
“Her kadın kendi uçurumunu yüreğinde taşır.”
Bilge kadın
Yaşadığımız an, gerçeği ifade eder. Bu anı sorgulayalım ve gözlemleyelim: Şu anki gerçeğimiz korku, kaygı, kıskançlık, öfke, hırs, tedirgin olma, kendimizi rahat hissetmeme, şikâyet etme, koşullanma ve alışkanlıklardan ibaret değil midir? Tüm bunlar zihnimizin gürültülü halini ifade eder. Zihnimiz, özgürlük alanlarına kapalıdır. Nasıl bir halde olduğumuzu görmemize izin vermemektedir. Tüm bunlar da bizleri huzursuz etmektedir. Bu engelleri, birilerine sığınarak gidermekte ve geçici tedbirler almaktayız. Peki, bunlardan uzaklaştığımızda ne olur? İşte o zaman, olması gerekenin peşine düşmeyiz. Esaret zinciri böyle kırılmaya başlar.
Benzeşmek…
“Farklılıklarımızla güzel ve bütünlüklüyken, gökkuşağını aynı renge bürümek neden?”
Bilge Kadın
Öyle bir yaşam ve algı oluşturduk ki, bırakalım yaşamlarımız, yüz ve beden hatlarımız bile birbirine benzedi. İnsanın doğal ve renkli hali ortadan kalktı, zihinlerimiz gibi yüzlerimizde birbiriyle benzeşti. Güzellik ve estetik adına farklılıklarımız yok edildi. Hiçbir şey içten ve bütünlüklü olarak bizleri neşeli kılmazken, neden bunların peşine düşer ve bunların esiri haline geliriz? Boşluklarımızı illüzyonlarla doldurmak, neşe mutluluk ve sevginin bütünlüklü hali değildir. Tüm yaşamsal güzellikler, zihinsel esaretimizle bloke edildi. Daha da önemlisi, herkesin birbirine benzediği bir dünya yaratıldı. Bu da bizim eserimizdir. Nasıl bir eser yarattığımızı göremeyenler, çıkış yapamaz ve özgürlüğün ne olduğunu bilemezler. Kadın, bu gerçeğin derinliğine inmeden, köklü bir çıkış yapamaz. Meselenin esası görülmediğinden, köleliğin modern hali devam eder ve derinleşir. Kim olduğun ve ne yaşadığın önemlidir, birilerinin seni nasıl görmek istediği değil. Dönüp kendimizle yüzleşelim.
Tek Yön Kendine Dönmektir
“Bütün kapılar kapandığında kendi kapını çalarsın.”
Bilge kadın
Bütün yönleri tükettiğimizde, kendimize döneriz. Bütün kapıları kapattığımızda, kendi kapımızı açar ve bütün kapılara ulaşırız. Bütün okumaları bıraktığımızda, kendimizi okuruz. En güzel bilmeler, kendini okumayla başlar.
Sevgi Yaşamsal İlaçtır
Sevgi ve sevmek, kendimize ait olmayanlardan uzaklaşmak ve bunlardan kopmaktır. Özgürlük, bunlarla yüzleşmek ve vazgeçmesini bilmektir.
Kendini bilmeyen, sevemez. Kendini görmeyen, ilerleyemez. Kendi gerçekliğine inmeyen, yaşayamaz. Sevgi kendine dönmek ve sana ait olmayandan soyunmaktır. Kendini yaratamayan insan, başkalarının hikâyesinde ve himayesinde kalır.
Sevgi, kendinde, yaşamsal aşkı oluşturmaktır. Kadın, bu anlamıyla kendisi ve insandır.