JAPON PASAJI

Aziz ERİM

Japon pasajı’nı Şekerci Muhittin Can 1970 yılının başında 5 katlı olarak inşa eder. Muhittin Can Mardinkapı’da Yeni Dicle Sinemasının bulunduğu yerde imalathane ve işletmecilik ile iştigal ederdi...

Can Şekerleme ve imalathanesinin sahibiydi, aslen Mardin Gercüşlüydü…

Japon Pasajı Melik Ahmet Caddesi üzerinde 1970 li yılların başında Diyarbakır’a pasaj kültürünü yerleştirmiş ve hatta öncüsüdür diyebiliriz.

Japon Pasajı beş katlı yüzlerce dükkânın olduğu ticaret merkezidir, bu pasajda küçük transistörlü radyodan, müzik çalarlar, müzik aletleri, pikaplar, gramofanlar, İngiliz marka termoslar, her marka kol saatleri, Orient, Rado, Cortobet, guguklu duvar saat çeşitleri, çakmaklar; İbelo, manyetolu ve pilli çakmaklar, mutfak malzemeleri, tespihler, gümüş çeşitleri, hediyelik eşyalar, Alman Gümüşleri, müzik kutuları ne ararsan bulunur…

Elektronikten tekstile, kozmetikten porselene kadar, geniş ürünler yelpazesinin bulunduğu kaçak eşya cennetidir.

En rağbet gören de 72 parça papatya takımları ve ipek duvar halıları…

Arap ve Avrupa ülkelerinden getirilen malzemeleri Nato’nun Karacadağ’daki Pirinçlik üstündeki askerlerin subayların getirdikleri ürünler burada satılırdı. Robotlar pilli ve elektrikli oyuncaklar, fotoğraf makineleri, güneş enerjili hesap makineleri, ayaklı ve tavan vantilatörler…

Amerikan malı soğutucular elkondeyşinler, mini buzdolapları yaz-yaz bitmez…Ergenlik çağımda her gün uğradığım pasajlardandı, kaçak sigara satardım o dönemlerde ve ilk dönemlerde bu pasajdan Kent, Palmann, Astor v.s marka sigaraları karton-karton alıp satardık… Japon Pasajının giriş katında ayakkabı ve tekstil mağazaları, gümüş işlemeli yerel kıyafetler, gümüş kemerler, üst katlar kaçak eşya cennetidir…

Altı kalaylı üstü cafcaflıdır!

Japon Pasajı ülkemizde nam salmış “Alış Veriş Merkezidir.”

Ülkemizin en ünlü ticaret merkezidir, İstanbul’da Doğu Bank neyse Diyarbakır’da Japon Pasajı da odur.

Japon Pasajı Diyarbakır’a pasaj kültürünü getirdi ve yerden bitme gibi pasajlar inşa edildi, birçok pasaj atıl halde kaldı ve depo olarak kullanılmaya başlandı… Türkiye’nin ilk alışveriş Merkezlerinden biri dersek yerinde olur, Japon Pasajının kendine has özellikleri vardır.

Japon Pasajı, sadece pasaj değil alışveriş merkeziydi, pasajlar bir yapının sadece giriş ve bodrum katlarıdır. Japon Pasajından sonra kentimizde yerden bitme gibi pasajlar peydah oldu, iş o kadar azıya alındı ki sokak arasında bile pasajlar bitiverdiler, sonradan bu pasaj sevdası-furyası yerel yönetimlerce devam etti ve bu sayede kent pasaj çöplüğüne döndü…

Kente her yabancının gelip alışveriş yaptıkları bir mekândı, İspaye pazarındaki “Kaçakçılar Çarşısı” da Japon Pazarına taşındı, çok rağbet gören pasajdı, kentimizde tayincilerin eş-dost, ahbapları sipariş verirlerdi yaz tatillerinde siparişler bu pasajdan tedarik edilir ve götürülürdü… Civar illerden katır sırtlarından “Fincancı Katırlar” dediğimiz yükler bu pasaja getirilir vitrinde görücüye çıkardı…

Diyarbekir’de çocuklar çabuk olgunlaşırlar, hayat mücadelesi onları olgunlaştırır ve hata yapma lüksleri yoktur, bir hata hayatlarının akışlarını değiştireceğini bilirler. Hatanın telafisi yoktur, her hatanın bedeli karakolla başlar, cezaeviyle süregider…

14-15 çocuk sayıldığımız dönemlerde, arkadaşlarla Japon Pasajına gider karton-karton kaçak sigara alırdık, her birimiz 10-15 karton alırdık, her marka sigara alırdık çünkü çeşit-marka enflasyonu vardı adeta! Japon pasajı sivil polislerle doluydu, kaynıyordu adeta, genelde hepsini tanır-bilirdik ve ona rağmen onları atlatıp ticaretimizi yapardık, hiç fire vermezdik onlarda avuçlarını tuzlayıp yalarlardı, hani üstüne de “Tekila” iyi giderdi…

İşin ehli oldukça Japon Pasajıyla ilişkimiz kesildi, direk kaçakçıların evlerinden alışverişimizi yapardık, öyle zaman geldi ki Urfa’ya bağlı “Aligör” resmi adıyla “11 Nisan”a gitmeye başladık. Aligör’de Alış Veriş Merkezi gibiydi!

Japon Pasajı benim için para harcama yeriydi, ilk oltu taşı tespih, pilli, manyetolu çakmaklar aldığım pasajdı, o dönem çok pahalıydı bu çakmaklar, bir de hiç unutmam yusyuvarlak kağıt gibi ince “Cortebet” marka saat aldım çok pahalıydı, kolonyayla temizlerdim her gün bu da Japon Pasajından hafsalamda kalan bir anektot olarak kalmış paylaşayım dedim…

Sonraki dönemlerde 35 yaşlarda Japon Pasajından çok alışveriş yaptım, 90 yıllarda hala o canlılığını yaşıyordu ve cıvıl-cıvıldı, şimdi ne halda bilmiyorum ve de bilmek-görmek istemiyorum…

Şimdilerde de ülke AVM çöplüğü oldu, değişen bişey yok, “Tencere dibin kara, seninki benden kara!”

Eğer o şatafatlı günler yaşanıyorsa ziyaret etmek isterim tabii,,,

Kalın sağlıcakla dostlar!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.