Et fiyatlarındaki artışı üretimin yetersizliğine ve küçükbaş hayvan etine bölgede aşırı bir rağbetin olmasına bağlayan Diyarbakırlı esnaflar ve Kasaplar Odası, canlı hayvan borsasındaki hayvan sayısında ciddi bir düşüşün olduğuna dikkat çektiler.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, tarafından aylar önce et fiyatlarına bir müdahalede bulunularak et fiyatlarında bir süreliğine bir düşüş yaşansa da son iki ayda et fiyatlarındaki artış 10 TL’yi buldu.
Et ve Süt Kurumu tarafından iki zincir markete verilen et satış yetkisi kısa bir süre et piyasasında bir düşüşe neden olsa da bugün et fiyatları almış başını gidiyor. Son iki ayda 10 TL zamlanan et fiyatları hem vatandaşın cebini yakıyor hem de etteki yüksek fiyatlar kasapları da zarara uğratıyor.
‘Yem fiyatlarındaki artış otomatikman et fiyatlarına yansıdı’
Avşar Et İşletmecisi Burhan Avşar, et fiyatlarındaki yükselişi dolara endeksli olan yem fiyatlarına bağladı. Avşar, şunları söyledi: “Et fiyatları tamamen yem fiyatlarına ve dolayısıyla da dolara endeksli olarak arttı. Mera alanlarımız dar olduğu için yem fiyatlarındaki artış ister istemez et fiyatlarına yansıdı. Çünkü bize yem dışarıdan geliyor. Artı köylerimizde eskisi gibi hayvancılık da yapılmıyor. Büyük çiftliklerde yapılan üretim de yem fiyatlarındaki artıştan etkilendi. Haliyle yem fiyatlarındaki artış otomatikman et fiyatlarına yansıdı.”
Mezbahahaneler artık erken kapanıyor!
Diyarbakır Türkiye genelinde fiyatı belirleyen yer olduğuna işaret eden Avşar, “Eskiden Diyarbakır’da mezbahahaneler gecenin iki üçüne kadar çalışırdı ama şimdi saat en geç 12’de kapanıyor. Kesim az olunca fiyatlar arttı ve tabii artan fiyatlar alım gücünü de etkiledi. Et fiyatlarındaki artışın önü bir türlü alınamıyor ve Ramazan ayında et fiyatı 50 TL’yi bulacak” dedi.
‘Köylümüz artık üretmiyor, kendisi için dahi üretmiyor’
Et fiyatlarının düşmesi için Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığının ciddi projeler geliştirmesi gerektiğini ifade eden Avşar, “ Hani, ‘300 Koyun Projesi’ vardı ne oldu, söylendiği gibi uygulanabildi mi? Bugün köylere gidip bakın köylerde hayvancılık yapan kaç kişi var? Eskiden köylerde binlerce hayvan beslenirdi, şimdi öyle mi, her köyde yüz tane hayvan yoktur. Köydeki üretim canlandırılmadan et fiyatlarındaki artışa bir çözüm bulunamaz. Köylümüz artık üretmiyor, kendisi için dahi üretmiyor. Eğer köylümüz hazır yoğurt alamaya, etini şehirden almaya başladıysa bu çok vahim bir durumdur. Köylerde genç kalmadı, çoban bulunamıyor. Yaşlılar da kendisi için dahi üretim yapamıyor, dolayısıyla köylerdeki hayvan üretimi içler acısı bir durumda” şeklinde konuştu.
Hazine arazileri üreticilere verilsin!
Devletin hayvancılığı teşvik etmek, üretimi canlandırmak için doğrudan destekler yapması gerektiğine dikkati çeken Avşar, “Devlet artık bu durumda projelerle gelmek zorundadır. Çiftçiliği, hayvancılığı destekleyecek ciddi projeler üretecek. Hayvancılık yapmak isteyenlere yeterli desteği sağlayacak, hibesini yapacak. Bir sürü hazine arazileriz var. Devlet bu arazileri üretici köylüye verecek, köylü otlak, mera sıkıntısı çekmeyecek. Hollanda bu işi çok iyi yapıyor, örnek alınsın. Çiftçilere, üreticilere arazi veriyor ve ona işini yapması için gerekli olan her türlü desteği sağlıyor ve üretilen ürünlere alım garantisi veriyor. Bizde ne yapılıyor, ciddi hiçbir proje yok!” diye konuştu.
‘Suriye savaşının da et fiyatlarındaki artışta payı var’
Et fiyatlarındaki artışı, iç piyasadan dışarıya giden hayvan miktarına, bölgedeki küçükbaş hayvan tüketimin fazlalığına, mera yasaklarına ve Suriye savaşından kaynaklı küçükbaş hayvan üretiminin yapılamıyor olmasına bağlayan Avşar, şunları söyledi: “Buradan büyük şehirlere çok et gidiyor. Burada bir hafta kesim olmasın burada etin fiyatı otomatikman düşer. Bizim burada bulunan hayvan miktarı iç piyasamıza yeter. Diyarbakır kendini doyurur ama dışarıya çok gidiyor. Yani, buradan dışarıya gidiş olduğu için et fiyatları yükseliyor. Bugün gidin hayvan borsasındaki hayvan sayısında bakın ciddi bir düşüş olduğunu göreceksiniz. Batıda daha çok büyükbaş hayvan üretimi var, küçükbaş üretimi yok. Ayrıca bölge insanının damak tadı küçükbaş hayvan etine alışıktır. Süt kuzusunun tadına alışan birine büyükbaş hayvan eti yedirmek kolay değil. Tabii burada şöyle bir uygulamaya gidilebilir; dişi hayvanların kesimine bir sınırlama getirilebilir. Yine, gebe hayvanların kesimi yasaklanabilir. Aslında burada her şey dönüp dolaşıp yem sorununa geliyor. Çünkü kimse havanı besleme yoluna gitmiyor. Yem pahalı ve hayvanlar erken yaşta kesime gidiyor. Tabii mera ve otlak alanlardaki yasaklar da hayvan üretimindeki düşüşün nedenleri arasındadır. Dağda hayvanını otlatamayan köylü, yem fiyatlarındaki artışı da görünce bu işi yapmaktan vazgeçiyor. Eskiden dağlarda yetişen oğlaklar vardı ama şimdi yok. Bingöl, Bitlis tarafından oğlak gelirdi ama artık yok! Bu duruma Suriye’deki savaşın da olumsuz etkisi oldu. Hatta savaşın ilk yılında Suriye’den çok sayıda küçükbaş hayvan geldi buraya. Bunun et fiyatlarının düşmesinde o dönem etkisi de oldu ama sonra işler değişti. Suriye’de küçükbaş hayvan üretimi yapılamayınca haliyle buraya da oradan canlı hayvan gelmemeye başladı. Yani, Suriye savaşının da et fiyatlarındaki artışta payı var.”
‘Canlı hayvan sayısında yarı yarıya bir düşüş var’
25 yıllık kasap Mehmet Sürme, et fiyatlarındaki son artışa ilişkin konuştu. Et fiyatlarındaki yükselişi Diyarbakır’daki canlı hayvan sayısındaki düşüşe bağlayan Sürme, esnaf olarak zararda olduklarını ve işyerini kapamayla yüz yüze kaldıklarını söyledi. Sürme, “İki aydır et fiyatları sürekli olarak yükseliyor. İki ay önce 38 TL’ye et (Kemikli kuzu eti) satıyorduk ama şimdi aynı eti 45 TL’den satıyoruz. Yine, iki ay önce kemiksiz kuşbaşı etin fiyatı 47 TL iken bugün aynı eti 57 TL’den satıyoruz. Yani, iki ay içinde ete 10 TL gibi bir zam geldi. Biz iki ay önce 38 TL’ye sattığımız etten para kazanıyorduk ama bugün fiyatlar 10 TL zamlandığı halde zarar ediyoruz. Et fiyatlarının iki ay içinde böyle yükselmesinin nedeni de piyasada canlı hayvanın az olmasıdır. Net bir rakam veremem ama tahminen hayvan borsasında canlı hayvan sayısında yarı yarıya bir düşüş var. Canlı hayvan azaldığında açıkçası açık arttırma usulü hayvan alıyoruz. Bu sene bu mevsimde canlı hayvan sayısında önceki senelere göre daha farklı bir düşüş var. Bunun bir nedeni de buradan şehir dışına çok hayvan gitmesidir. Yani, buradan İzmir, İstanbul, Antalya gibi illere çok hayvan gidiyor. Buradaki canlı hayvan sayısı düştükçe de bu durum fiyatlara yansıyor. Fiyatların yüksek olması bizim de zararımızadır ve bu fiyatlar böyle giderse işi bırakmak zorunda kalacağız. Zarar zarar nereye kadar zarar?” diye konuştu.
‘Köylerde artık hayvancılık yapılmıyor’
Çıraklıktan beri kasaplık yapan esnaflardan Ramazan Cemal, et fiyatlarındaki artışı meraların yetersizliğine ve üretim maliyetlerindeki yükselişe bağladı. Cemal, şunları söyledi: “ 55 yaşındayım ve çıraklıktan beri bu işi yapıyorum. İki aydır hemen hemen her hafta ete zam geliyor. Yani, et fiyatları sürekli olarak artıyor. Bu artışın nedeni de Diyarbakır’da hayvan üretiminin olmamasıdır. Köylerde artık hayvancılık yapılmıyor. Tabii bunda mera yasaklarının etkisi de var. Yine, köylülerin kente göç etmesinin de hayvancılığa büyük etkisi oldu. Artık köylerde hayvan üretimi çok sınırlı. Son iki ayda et fiyatlarındaki artışın diğer bir nedeni de canlı hayvan borsasına yeterince hayvan gelmemsidir. Buna karşın Diyarbakır’da özellikle kuzu eti tüketimi çok yoğundur. Tabii üretim az tüketim çok olunca ister istemez piyasada kuzu eti fiyatlarında ciddi artışlar yaşanıyor. İthal et de çözüm olmadı, çünkü Diyarbakır halkı pek itibar etmedi. Yani, işin esası Diyarbakır’da üretim yok. Eskiden Diyarbakır’ın ilçelerinden çok sayıda canlı hayvan gelirdi ama şimdi yok. Köylerde artık küçükbaş hayvan üretimi pek yapılmıyor. Çoban bulamamak ayrı bir dert. Bu yüzden köylüler kendi ihtiyaçları için az sayıda büyükbaş hayvan yetiştiriyorlar. Et fiyatları günlük değişiyor, aynı borsa gibi. Biz artık müşteriye fiyatları söylemeye utanıyoruz. Hayvan borsasında fiyatlar günlük değişiyor ve biz de esnaflar olarak ister istemez bunu fiyatlara yansıtıyoruz. Bir başka husus şimdi Ergani’de, Siverek’te, Batman’da mezbahana kurulmuş. Haliyle oralardan buraya gelen hayvanlar da gelmeye başladı. Bu durum da Diyarbakır’daki canlı hayvan sayısını etkiledi.”
Üretim yetersiz, piyasada fırsatçılık var!
Et fiyatlarındaki son artışa ilişkin konuşan Diyarbakır Kasaplar Odası Başkanı Hacı Atlı ise şunları söyledi: “Aslında bu konu hakkında daha önce de dile getirdiğim iki etken var. Birincisi yeterli üretim yok. İkincisi de piyasada fırsatçılık var. Bu işin başını da büyük alışveriş merkezleri, marketçiler çekiyor. Büyük alışveriş merkezlerinde kırmızı et fiyatları da tavuk, balıketi fiyatları da pahalı. Diyarbakır’da küçük esnaflardaki fiyatlarla büyük alışveriş merkezlerindeki fiyatları karşılaştırdığımızda fark açıkça ortaya çıkıyor. Tabii küçük esnafta da semtler arası fiyatlar aynı olmuyor. Bir Diclekent’teki esnaf ile bir Suriçi’ndeki esnafın fiyatı aynı değil. Birkaç TL bir fark oluyor. Yalnız marketlerde her zaman için kasaplara göre fiyat daha fazladır.”
Canlı hayvan borsasında yüzde 30 düşüş var!
Son aylarda canlı hayvan borsasındaki hayvan sayısında ciddi bir düşüş olduğuna değinen Atlı, “ Daha önce Diyarbakır hayvan borsasına binlerce hayvan gelirdi. Bugün ise bu yoğunlukta bir canlı hayvan borsada yok. Canlı hayvan borsasına da düzenli bir şekilde gidiyorum ve oradaki hayvan sayısını yerinde tespit ediyorum. Son birkaç ay içinde hayvan borsasındaki küçükbaş hayvan sayısında yüzde 30’lara varan bir düşüş söz konusudur. Ayrıca şu da bir gerçek, bizim bölge insanı da kentimizde yaşayan halkımız da kuzu etini çok tüketiyor. Bizim burada büyükbaş hayvan eti tüketimi çok azdır. Yani, bugünkü canlı hayvan sayısındaki yetersizliğin bir nedeni de aşırı tüketimdir” şeklinde konuştu.