Referandum tartışmalarında iki tercih üzerinden sonuç kelimeler kullanmaya eyvallah!
Bir süreç işliyor, bireyler gelecekleri ile ilgili kararlarını tartışmak ve tartmak gibi haklarını kullanıyorlar. Gelecekle ilgili haklar kullanılırken bugünün açtığı derin yaraları da unutmadan kararlar vermek gerekmiyor mu?
Gerekiyor elbette.
Hayatımızı etkileyen, etkileyecek bütün unsurları konuşarak Nisan ayına doğru yol alıyoruz.
Alın size geleceği etkileyecek bomba gibi TÜİK istatistik sonuçları.
15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı geçen yılın kasım ayına göre 590 bin kişi daha artmış. Toplam rakam ise 3 milyon 715 bin kişi. Bunlar resmi rakamlar, bunu dikkate alarak dahi meseleye baktığımızda her yıl artarak devam eden işsizliğin, ülkenin geleceğini nasıl etkileyeceğinin net fotoğrafıdır.
Doları, Euro’yu, döviz sınıfının artışını, enflasyonu, borç batağını, açlığı, sefaleti de toplayarak, çarparak üst üste koyduğumuzda içinde bulunduğumuz vahim durumun fotoğrafı tüm çıplaklığı ile karşımızda duruyor.
3 milyon 715 bin işsiz gencin yarısına dahi iş imkanı yaratmayan/yaratamayan bir iktidarın popülist yaklaşımının sonucu ortaya atılan 18 yaş gurubunun seçilme hakkını tartışıyoruz. Parlamentoya 600 kişiden fazla seçemeyeceğimize göre işsiz gençler arasından bazılarını seçip işsizlikten kurtarsak mı diye düşünüyorum!
Yok yok, bazılarını değil tamamını işsiz gençlerden seçelim, belki işsizlik sorununa çare bulurlar da kendi sınıflarındakileri de kurtarırlar!
Niye olmasın?
**
DİSK’in işsizlik raporuna göre ise, geniş tanımlı işsiz sayısı 6 milyonun üzerinde. Bu rakamı dikkate almak gerekir. Resmi rakamlarla karşılaştırdığımızda iki kat fazlalığı olan işsizler ordusunun bulunduğu bir ülkede yönetenler hala her şeyin tozpembe olduğu yalanını gözümüzün içine bakarak anlatıyorlar ya!
Pes diyorum, ama pes demekten de öte bir durumun içinde olduğumuzu da unutmuyoruz. Bütün bunlar varken ülke kaynaklarını hiç de lazım olmadığı halde referandum için çok rahat harcayabiliyoruz.
Bir marketin sloganında olduğu gibi;
‘Harca harca bitmez!’
Belki hala tam anlamıyla her şey bitmemiş olabilir ancak, ülkede çok şeyin tükenme noktasına geldiğini biliyor, görüyoruz.
Para yok, adalet yok, hukuk yok.
Bunlar olmayınca geriye ne kalıyor?
İşte bunun için, bunları yeniden sağlayabilmek için ‘HAYIR’