İSMİN HER HALİ

Aziz ERİM

İsimler; aileler hakkında bizlere yaşam, fikir, düşünce bazında ön bilgi verir, isimlerden aile analizi yapılabilir.

Ailelerin siyasal yaşamı, sosyal yapısı, inanç, gelenek ve dünya görüşü hakkında bizlere ön bilgi imkânı yaratır.

Bazı kentlerin kendilerine has isimler, vardır, Maraş ve Antep’te Ökkeş, Döndü, Döne, Abuzer isimleri yaygındır…

İç Anadolu’da Satılmış, Urfa’da İbrahim, Şeyhmus, Bingöl’de Filit, Cemil, Muş’ta Maşallah, Şemdin, Mardin’de Beşir ve Şeyhmus, Dersim’de Haydar, Ali, Kemal…

Diyarbakır’da Hz. Süleyman Camisi avlusunda yatan sahabelerden dolayı Süleyman ismi yaygın olarak kullanılır.

Azizler Ziyaretinden dolayı da Aziz ismi yaygındır.

Sultan Şeyhmus Ziyaretinden dolayı da kadınlar da Sultan, erkekler de Şeyhmus ismi de yaygındır. Selahattin ve Abdullah ismi de yaygındır, Selahattin ismi ünlü Kürt Kralı Selahattin Eyyübi’den, Abdullah ismi de Peygamberimizin babasının isminden esinlenerek evlatlarına isim olarak verilmiştir… Ergani’de Zülküf Makamı-dağından dolayı Zülküf ismi yaygındır, Çermik’te de İzzet ismi yaygındır…

Veysel Karani Ziyaretinden dolayı da Veysel ismi yaygındır, erkek çocuğu olmayan veya olup da bebekken ölenlerin anne-babaları tarafından ziyaretleri gezenler erkek çocukları olunca o ziyaretin ismini çocuklarına adak olarak yakıştırırlar…

Bu coğrafyada erkek çocuğu olmayan erkekler ikinci kez evlenirler, bu tür öyküler sinemada bolca işlenmiştir, bu yüzden kadınlar yuvalarının yıkılmaması için fal, türbe-türbe dolaşıp dua ve adak adarlar…

Erkek çocukları olmayan veya doğup da erken ölen çocukların nazardan öldüğüne inanırlar. Kadınlar, türbe-türbe dolaşıp, dilek ve adaklarda bulunup erkek evlat sahibi olmak için dua ederler.

Erkek evlat sahibi olanlar, belli bir yaşa kadar çocuğun cinsiyeti belli olmasın diye kız çocukları gibi saç uzatıp örerlerdi, kimi de tek bir küpe takarlardı, Sultan Şeyhmus’a adak sunmuşlarsa çocukların lakapları “Şeyhan” olurdu…

Gelenekçi aileler; bu aileler doğan çocuklarına anne, baba, atalarının ve sevdiklerinin isimleri verilirdi…

Osmanlı hayranı aileler; isimden de anlaşılacağı gibi bu aileler de Osmanlı padişahları ve şehzadelerinin isimleri verilirdi…

Dindar aileler; bu aile türleri de Peygamberlerin ve ünlü tasavvuf, Şeyh, ulemaların isimleri verilirdi…

Cumhuriyetçi aileler; bu aile türleri de Cumhuriyet dönemindeki komutanlar, paşalar ve ünlülerin isimlerini evlatlarına verirlerdi…

Bazı aileler de Yeşilçam’ın ünlülerini evlatlarına bunların isimlerini verirlerdi…

Bazı isimler ve öyküleri türkülere konu oldu.

“Makaram sarı bağlar

Kız söyler, gelin ağlar…”

“Kırklar Dağının düzü

Karanlık bastı bizi…”

İkiz İsimler…

Sedat- Vedat… İsa-Musa… Veysel-Faysal… Selma-Belma… Ayla-Leyla… Gülderen-Gülseren…

Bir de ikizlerden biri kız, diğeri erkek olunca:

Remzi-Remziye… Aziz-Azize… Fikri-Fikriye

Uzar gider bu liste…

Nüfus memurları, grameri ve Türkçe diline hâkim olmalı çünkü onlara çok iş düşüyor. Okuma yazma oranı düşük olan hele doğuda ve kırsaldaki insanların Türkçeyi bilmediklerinden dolayı, evlatlarına konulan isimlerin beyan edilse bile, memurun bu ismin doğrusunu söylemekle mükelleftirler…

Mersin’de tanıdığım Urfa’lı bir arkadaşımın anlatımı:

Babamın Türkçesi kıt, beni nüfusa kaydetmeye gider, nüfus memuru sorar: “Amca ismi ne olacak bu evladının, babam da “Abdo olacak memur beğ”

Nüfus memuru da “Abdo” olarak kaydeder, 1980 yıllarda isminin Abdullah olması için yıllarca o mahkeme benim bu mahkeme senin dolaşıp durdu…

Oya ismini “Ova” olarak kaydeden memurlar bile var…

Yasaklı isimler ve soyadları cabası!

90 lı yıllarda Siirt’in Şirvan ilçesinde vatandaş nüfus müdürlüğünde oğlunun ismini “Şirvan” koymak ister, bu talep reddedilir ve mahkemeye taşınır, ilginç olan ne tahmin bile edemezsiniz, davaya bakan Hâkimin ismi de “Şirvan mış” güler misiniz ağlar mısınız?

İlçenin ismi Şirvan, Hâkimin ismi Şirvan, ama Şirvan ismi yasak!

Bir anekdotla yazımı bitirmek istiyorum…

Sonlarken…

Eskiden kırsal ve köylük yerlerde nüfusa kayıt edilecek çocuklar muhtarlar aracılığıyla hüviyet alınıyorlarmış, nüfusa kayıt edilecek çocukların listesi alınır ve karşılığında ilçe-il için babadan yol ücreti alınırmış, muhtarda 6-7 ay bekler gelen liste kabarık olduğunda bağlı olduğu il-ilçeye yolu düştüğünde elindeki listeye göre hüviyetler alınırmış, muhtarın okuma, yazması yok, elindeki notlardan yalan, yanlış beyanlarla hüviyetler alınır, isimler doğum tarihleri hatta cinsiyetler bile karışırmış…

Annemin anlatımı:

Babam benim ismimi muhtara veriyor, ismimi Maide olarak kayıt etmesini istiyor, muhtar veya yanındaki her kimse Maide yerine Mahmut yazıyor. Nüfus Müdürlüğünde Mahmut yazınca doğal olarak cinsiyeti de erkek oluyor. Köylük yer okuma yazma oranı sıfır, 13-14 yaşlarında evlendiğinde hüviyette Mahmut olduğu ortaya çıkıyor… Köydeki hısın-akrabalar annemi kızdırmak için Mahmut Abi diyorlardı, bende ağlardım bir de seni askere alacaklar dediklerinde birden bire çıldırıyordum, sonradan babam muhtarla beraber İlçe Nüfus Dairesine gidip Maide olarak değiştiriyorlar.

Bu öyküyü annemden dinlediğim zaman çok gülmüştüm, zaman zaman anneme Mahmut Abi dediğimde terlik ve süpürgeyle hedef tahtası olurdum sonradan da beraberce gülüşürdük!

Rahmet ola!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.