İslam cumhuriyeti mi? Laik Cumhuriyet mi?

NACİ SAPAN

 

 

Yazılacak çok şey var.

15 Temmuz’dan bu yana konuştuklarımız, düşündüklerimiz, tartışmalara konu olan ne varsa yazmaya kalksak koca bir kitap olur.

Olur, olmasına da, sonuçta neye yarar?

 

Meselelere sebep-sonuç ilişkisi içinde bakmayan bir toplum olduğumuzu görmediğimiz, bunu içselleştirmek zorunda olduğumuzu kabul etmediğimiz sürece, konuşulanların ya da yazıların bir anlam ifade etmeyeceğini cidden görmemiz gerekiyor.

 

TV ekranlarına bakıyorum; 

Herkes Fethullahçı terör örgütü uzmanı!

 

Herkes yapıyı çok iyi bildiği için, yani daha önce bir şekilde yanından, kıyısından köşesinden sürtünerek geçtiği için iyi-kötü bir nebze bilgi sahibi. Ama her ne hikmetse bu yapının terör örgütü olduğunu 15 Temmuz akşamı anlamışlar!

 

PKK meselesinde olduğu gibi, bu FETÖ meselesinde de yine bir kesime gün doğdu, FETÖ üzerinden kendilerine yeni alanlar açmak peşindeler. Bu kesim bir dönemde işini böyle yürütür, gider, yeni bir durum ortaya çıkıncaya kadar.

 

‘Bilmiyorduk’ demekle olmuyor işte. ‘Bilmiyorduk’ diyenlerin yeni dönemle ilgili analizleri, yorumları, gelecekle ilgili çizdikleri grafik sakıncalıdır, toplumun yararına değildir. Hukuk devletinde işler hukuk çerçevesinde yürür, hukuka aykırı bir durum hâsıl olursa cezayı da bağımsız yargı organları verir.

 

Bizde öyle olmadı maalesef. Hukuksuzluğa uygun bütün zeminler ‘hukuk’ çerçevesine oturtulmuş gibi gösterilmiş, işler öyle yürümüş. Bizce bilinen, yürütücülerin yeni farkına vardıkları bir durum. Bu zemini yaratan yargı mensupları da şimdi çıkıyor TV ekranlarında ‘Etki altında kaldık, yanlış yaptık’ diyor.

 

Devlet, ‘olmadı yeni baştan, sil baştan’ mantığıyla idare edilen bir kurum, organizasyon değil ki, sürekli ‘yanıldık, bizi kandırdılar, o ana kadar böyle olduklarını bilmiyorduk’ gibi bahaneler temelinde yükselsin.

 

Bir terör örgütü nasıl bitirilir, yok edilir tartışması bir yana, asıl olan bundan sonra nasıl bir yönetim biçimi, nasıl bir Cumhuriyet, halkının yaşam hakkını güvence altına alacak nasıl bir Devlet?

 

İşte, şimdi, an itibariyle tartışılması gereken, sürekli gündem yapılması gereken konu budur.

 

FETO kalkışması başarılı olsa bizi bekleyen yönetim biçimi büyük ihtimal İslam Cumhuriyetiydi. İnsanlar buna rıza göstermiş olsa, bu karşı çıkış söz konusu olur muydu?

 

Olmazdı.

 

Halk bunu istemediğine göre ağırlıklı tartışmamamız gereken yönetim biçimi elbette ki laik cumhuriyettir. Bu temel üzerinden parlamenter demokratik sistemin daha sağlıklı tesis edilmesinin tam da zamanı değil mi?

 

Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan farklı toplumsal yapıların, etnik ve dini kesimlerin, dini inanç gruplarının tamamının yaşam hakkının, özgürlüklerinin garantisi Laik Cumhuriyettir.

 

O nedenle tartışmalarımızın odak noktası da Laik cumhuriyet, parlamenter demokratik sistem olmalıdır.

Cemaat kültürü, laik cumhuriyet kültürü karşısında iflas etmiştir. 

 

Herkesin, her kesimin kendini özgürce ifade edebileceği sistem parlamenter demokratik sistemdir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.