İran Kürdistan Demokrat Partisine bağlı Peşmerge güçlerinin PKK gerillaları ile bilerek ya da bilmeyerek olası bir çatışma ihtimalini düşünmediğimi, böyle bir olasılığın gündem yapılıp, tartışılmasının yersiz olduğu vurgusunu yazıya girerken yapıp, İran KDP’si ile ilgili bilgilerimi, düşüncelerimi paylaşma sorumluluğumu yerine getiriyorum.
Kaybettikleri peşmergelerine rağmen İ-KDP’nin PKK ile yaşadığı sorunu kısa sürede gidereceğinden emin olduğumu onları çok yakından tanıyan bir gazeteci olarak vurgulamak istiyorum.
İran’da devlet gücüne karşı silahlı mücadele verdikleri 80’li yılların sonlarında onlarla tanıştım. Yaptığım röportaj Hürriyet gazetesinde iki gün üst üste sürmanşetten yayınlandı. Aramızda gazeteciliğin ötesinde bir dostluk oluştu. Sonraki yıllarda Federe Kürdistan Bölgesinde sürekli değiştirdikleri, farklı bölgelerdeki 3 ana karargâhlarında da ziyaretlerine gittim. Halen de sosyal medya üzerinden, telefonla görüşmeler yapıyorum. Diyarbakır’daki bazı gazeteci arkadaşlarımın da yakın diyaloga girdiği İran KDP’sinin, kendisini mevcudun dışında var etmek adına popülist bir siyaset tarzının olmadığını çok net biliyoruz. Durup dururken PKK ile bir çatışma zemini yaratma ihtimallerinin sıfır olduğunu ifade etmekte yarar var.
Çünkü bu konuda net gerekçelerim var.
Onlar, 1995-96 yıllarında, henüz oluşma ihtimali dahi söz konusu olmayan Federal Kürdistan Bölgesinin bugünkü oluşumuna zarar verilmemesi adına, Başkan Mesut Barzani’nin ricası üzerine İran İslam Cumhuriyetine karşı verdikleri silahlı mücadeleyi sonlandırarak, onun elini güçlendirmişlerdi. Bütün yapılarını sabırla koruyarak bugünlere taşıyan İran Kürdistan Demokrat Partisinin bu fedakârlığına karşılık şükran sözlerini 1993 yılında bizzat Mesut Barzani’nin ağzından duymuştum. Daha sonra bunu İ-KDP Genel sekreteri Mustafa Hicri’ye sorduğumda doğrulamış, ‘Bu bizim tarihi sorumluluğumuzdu. Kuzey Irak’ta Kürt Devletinin oluşumunun ciddi bir alt yapısı var, duruma en uygun olan dört parçadan biri burası. İran Devleti ile silahlı mücadeleye devam edersek kaos olur. İran’a karşı silahlı mücadeleyi askıya alıp, Sayın Mesut Barzani’nin elini güçlendirmemiz gerekiyordu. Aksi takdirde İran’la sıkıntı yaşayacaktı’ demişti.
Plan tuttu. Mesut Barzani’nin kafasındaki ‘Bağımsız Kürdistan’ olmasa bile Federal Kürdistan Bölgesi oluştu. Bunda İran Kürdistan Demokrat Partisinin uyumunun da büyük katkısı var. İran ile Mesut Barzani’yi karşı karşıya getirmemek adına yaklaşık 20 yıldır sabır gösteren İran KDP’si işte böyle anlamlı nedenlerden dolayı PKK ile bilinçli olarak bir çatışmaya girmez.
Parti olarak, sorumluluğunda olan halkını korumak adına o bölgede konum almak istemesinden daha doğal bir durum olamaz. Zaten kendileri de böyle bir çatışmanın içinde olmayacaklarını çok net ifade ediyorlar.
Çıkan çatışmadan nemalanmak adına bir tarzları da yok.
2 Peşmergenin öldüğü haberi üzerine İKDP’den bir yetkili ile iletişim kurdum ve durumu sordum. Bana, ‘Bir şehidimiz, bir de yaralımız var’ yanıtını verdi.
Abartı ve de durumu kendi lehlerine kullanmak gibi bir ajitasyon içinde değiller.
Mesut Barzani’nin ‘Buradaki Kürt oluşumu için İran’la savaşmayın, beni zor durumda bırakmayın. Aynı anda dört Kürdistan oluşumu yaratma şansımız yok, önce burayı oluşturalım’ ricasını kırmayarak 20 yıl sabreden bir parti şimdi durup dururken PKK ile niye bir çatışma ortamına girsin?
Girmez.
Çünkü onlar Rahmetli Dr. Abdurrahman Qasımlo’nun sabır ve müzakere derslerinin öğrencileri.