Alçakgönüllülük bir değerdir. Kişilikle ilintilidir. Kendiliğindendir. Yapay değildir. İçten gelendir. İnsanının kendine güveniyle ilgilidir. Yetersiz insan; komplekslidir, alıngandır. Ukalalık, cehalet ve pervasızlıktan gelir. Sevilen, sayılan insanların ortak özelliklerinden biridir alçakgönüllülük. Kendi alanında uzman olan, kendine güvenen ve insan sevgisiyle yüklü olan insanların ortak değeridir alçakgönüllülük. Bütün zamanların gelmiş geçmiş en büyük bilim adamı Albert Einstein: “Benim dünyada en çok bildiğim şey, hiçbir şey bilmediğimdir.” sözünü boşuna sevmemiş ve yinelememiştir. Sonra dikkat etmek gerekir; en çok bildiğim şey, hiçbir şey bilmediğimdir lafını severek yineleyen, koca Einstein’dir. Kibirlilik, ukalalık, kendini beğenmişlik, yeteneksiz insanların işidir. Böyleleri sevgisiz ve kaprisli olur. Kendilerini “mutlak” görme eğiliminde oldukları için de hep durağan olurlar. Kendilerini yenileme şansları da yoktur. Ve böyleleri acınası durumdadırlar. Şimdi buraya kadar her şey tamam. Birçok insan, yukarıdaki saptamalara katılır; ama kıskançlığa gelince işler biraz karışıyor. İnsan ne diyeceğini bilemiyor. Kıskançlık, duyarsız insanlara özgüdür desem, bazı sanatçılar çok kıskanç. Kıskançlık, cahillere özgüdür desem, bazı bilim adamları da çok kıskançmış. Fakat ben yine de söyleyeceğim kardeşim, sanatçıların bilim adamlarının birbirini kıskanması çok çirkin. Onlara Antonio Salieri tavrını yakıştıramıyorum. Hem her sanatçı, çapıyla orantılıdır. Her sanatçı kendisiyle yarışmalı, başkalarıyla değil.
SEVGİNİN BEDELİ
Ah, sevginin doğurduğu yanılsama duygusu!
Bir akrebi bile insana Kollarını açmış
Koşa koşa kucaklamaya gelen
Bir dost sandıran yanılsama duygusu…
Ah, âşkın doğurduğu kutsal aldanma!
Büyük saflık Ne demeli sana?
-Ne kadar çatar görünsem de
Dokunamadığım bir kelebektir yüreğim
Hiçbir zaman, hiçbir güzelliğe
Elveda demedi, demez de…
Defalarca yanıldım, ama tanıdım artık onları
Sabahları yataklarında akrep olarak uyananları
Beqo Ewan’ları, yani çağdaş Brütüs’leri, Antonius Salier’leri
Enseleri kalınsa Drakula’ları olurum
Tuzu kuru olanlar sokulamaz yanıma!
Mağdur ve yoksulsalar ama
Yani basbayağı bir çöl akrebi
Varsın sançsınlar, öncesinden kıyamam!
Olur ya belki yanılıyorumdur!
Belki de değişebilirler
Akrebi sırtında karşıya geçiren kurbağa misali
Bile bile lades yani!
Ben efsunluyumdur zehre karşı
Barbar bir geçmişim var hem
Gündüzleri horoz gibi öterdim
Geceleri kurt gibi ulurdum sokaklarda
Ta çocukluğumdan ve ilk gençliğimden
Yani her zaman iyi değilimdir
Başka ne desem?
Defalarca yanıldım, tanıdım artık onları
Sabahları yataklarında akrep olarak uyananları
Tuzu kuru olanlar, sokulamaz yanıma!
Çaresiz ve garibansalar ama
Yani basbayağı bir çöl akrebi
Varsın sançsınlar, öncesinde kıyamam!
Ki hep böyle olur çünkü
Bir Mem û Zin’in âşkı kadar
Büyüktür insanlara sevgim!
Hey, onları kuytu bir yerlerde sonraları!
Hey, hak ettikleri gibi paylarım onları! (YÜREĞİNİZİN KAPILARINI KIRACAĞIM)
- insanlar tehlikelidir. İç dünyası, yoksul insanların cepleri kadar boş olan insanlar tehlikelidir. Yıkıcı ve berbattırlar. Maddi anlamda yoksul olmak, giderilmeyecek bir şey değil. Maddi anlamda yoksulluk, mutlak değil çünkü. Ama içsel, ruhsal, tinsel anlamda boş olmak, ölümcüldür. Çünkü insanda, sonradan edinilemeyecek değerler vardır. Belki sonradan değiştirilmeyecek özellikler de... (Gazete ve Edebiyat Dergileri Yazıları/Aşkı Olmayanın Şiiri Olmaz) Coronasız ve özgür günler dileğiyle sevgiler, saygılar…