İnsanlığı başladığı noktada bitirmek!

NACİ SAPAN
‘Ekmeğimizi elimizden aldılar, bizi sürgün ettiler, toprağımızda mülteci olduk’ diyordu, orta yaşlı Hasankeyfli (Eskif)’li kadın.
Sonra, yüz hatları kadim tarihiyle eş, derin izlerine tanıklık ettiğimiz yine orta yaşlı bir adam, çok tarihi bir laf ediyor belgesel akışında.
Can yakıcı, yürek burkan bir cümle, “İnsanlığın başladığı noktada insanlığın bitişine tanıklık ettik”…
Bu anlamlı sözlerin konu edildiği mekânın sahipleri yürekten konuşuyor ve insanlık dünyasına sitemlerini dile getiriyor. Çünkü insanlık tarihi, insanların gözlerinin önünde sulara gömüldü, kimse sesini çıkarmadı, çıkaramadı. Ses çıkaranların sesi ise cılız kaldı.
Ellerine, beynine, emeğine sağlık Fethullah Çelik. ‘HERKES TOPRAĞA GÖMÜLÜR BEN SUYA” belgeseliyle bizleri insanlığın başladığı ve bitirildiği noktaya taşıdı geride bıraktığımız Cuma akşamı.
Zerzevan konağındaydık.
Türk Tabipler Birliği merkez yöneticileri, Diyarbakırlı tabipler, yazar Şeyhmus Diken, Şair-Romancı Ahmet Çakmak, Fotoğraf sanatçısı Tahsin Memiş, Gazeteci Ramazan Yavuz. Hep birlikte, belgeselci Fethullah Çelik ve gösterimin adandığı merhum Dr.İlhan Diken’in konuğu olduk. Aslında bir nevi bu belgesel ile insanlığı, insan hakları savunucusu İlhan Diken’e şikâyet etmiş de olduk. Hasankeyf ile birlikte 100 köyü suları altında gasp eden Ilısu barajını ve sorumlularını tarihe not düştük İlhan Diken’e adanmış gösterim gecesinde.
12 bin yıl öncesinin tarihi sadece Hasankeyf ile sınırlı değil elbette. Dicle boyunca, Kerboran’a, yani Dargeçit’e kadar uzanan geniş bir koridordaki tarihin sulara gömülüşünü belgelemiş Fettullah Çelik. 4 yıllık bir emeğin ürünü olan ‘Herkes toprağa gömülür ben suya’ belgeseli TTB merkez yöneticilerini de ciddi bir şekilde etkiledi.
Sonuç; Fethullah Çelik’in konuşmasına bırakıyoruz.
Şöyle dedi; “Bir barajın insanların yanı sıra hayvanların yaşam alanlarını ve doğayı ne hale getirdiğini belgelemek istedim. Çok zorlu geçti ama emeklerime değdi. Belgesele olan ilginin Türkiye’nin yanı sıra Uluslararasında da her geçen gün artması beni mutlu ediyor. Ancak bu iş sadece benimle bitmiyor. Ömrü 50-60 yıl olduğu söylenen barajların yaşam alanlarına verdiği tahribatın önüne geçmek için herkese sorumluluk düşüyor. Yani bu barajlar ne getiriyor, ne götürüyor. Ben araştırmacı değilim. Bunun araştırılması gerekiyor”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.