İNSANIN MAHİYETİ VE KIYMETİ

İbrahim Yardım

                                                                                                  

 

              İnsan, bu dünya misafirhanesinin en mükerrem ve mükemmel misafiridir. İnsan, bu dünya hanında aziz bir yolcudur.

İnsan ve insanın hayatı esma-i ilahiyyenin tecelliyatına bir tarladır.

İnsan bir muhatab-ı ilahidir.

İnsan, Cenab-ı Hakkın antika ve harika bir sanatı, en güzel bir nakşı ve büyük bir mucize-i kudretidir.

İnsan, içinde bin nakşı barındıran bir nakş-ı azamdır.

İnsan, şu kainat Kur’an’ının bir ayetü’l kürsisidir.

İnsan, zihayat içinde istidatça en zenginidir. Mesela: bütün hayvanlar toplansa bir çivi  çakamaz. İnsanın ise -ilham-ı ilahi neticesinde- ortaya koyduğu medeniyet harikaları malumdur.

İnsan, şu kâinat ağacının en son ve en mükemmel meyvesidir. Evet, nasıl ki bir ağaç; tohumu ve çekirdeğiyle, gövde ve dallarıyla, yaprak ve çiçekleriyle kısacası her şeyiyle meyvesi için vardır ve ona çalışır.

         Aynen öyle de şu kâinat ağacı da her şeyi ile insan için vardır ve ona çalışır. Evet, Allah, şu kâinatı ve içindeki her şeyi insan için yaratmıştır. Kâinat, insana bakar ve ona hizmet eder.

             Madem Allah her şeyi insan için yaratmıştır. O halde şuur sahibi her insanın aklına şu soru gelmelidir: O halde insan niçin yaratılmıştır? Evet, bu soruya Bediüzzaman’ın nurlu sözlerinden cevap bulmaktayız:

“ İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi, Halık-ı kâinatı tanımak, O’na iman ve ibadet etmektir. Demek insan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gönderilmiştir.”

            Evet, gerçekten de insanın manevi boyutu olmazsa yani inancı, imanı ve ibadeti olmazsa o halde onu değerli kılacak başka bir yönü kalmaz. Hayatı “yemek, içmek, yatmak ve çalışmak”kavramlarından ibaret kalır. Yani diğer canlılardan farklı bir tarafı kalmaz.

             Hâlbuki insan, kâinatın en değerli ve şerefli varlığıdır ve halife-i zemindir. Demek “iman, insanı insan eder; belki de insanı sultan eder. Öyle ise insanın asıl vazifesi iman ve duadır.”Zaten yaratılışımızdan gaye ve maksat da bu değil midir?

            Cenab-ı Hak, bizleri bu dünyaya geliş gayesini bilen ve ona göre yaşayan ve saadet-i dareyne mazhar olan hakiki kullarından eylesin. Âmin…

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.