İnsanın kendisi olabilmesi, kadın cinayetleri ve Ceren Özdemir

Aydın Alp

Hayatım boyunca ben kendim olmaya çalıştım. Açık sözlülüğümün de kendim olmamda katkısı büyük. Hayatım boyunca ben hep sesli düşündüm, bundan ötürü de kimselerin uydusu değil, ben hep kendim oldum. Şimdi bana başka nasıl olur ki demeyin! Baktığımız, bildiğimiz aynalarsa yalan söylemez! Yaşadıklarınızı ve gözlemlediklerinizi bir düşünün! İçi dışı bir olan insanlar, ne kadar da azalmış! İnsanın yüreği burkuluyor! Üstelik bu maskeli toplumda, maskesiz dolaşmak da aykırı olmuş, ayıplanır olmuş! Ku Klux Klan çetesinin ortasında kalan, bir siyahinin durumu kadar tehlikeli bir durum olmuş! Zaten egemenlerin özdeyişidir: “Düşünebilirsiniz, ama düşündüklerinizi dile getiremezsiniz!” Hayat sarkacının geriye sardığı bir toplumda, ölmeye ve öldürmeye koşullanan bir sistemde, istense de sağlıklı düşünme ortamı kalmaz!

İtiraf ediyorum

Çok düşünüyorum ve düşünmekle de yetinmiyorum

Suçum çok büyük itiraf ediyorum

Ne yapmalı, diyorum

Nasıl yapmalı da kurtulmalı bu kuraklıktan?

Şarkılarla bağlıyorum yürekleri birbirine

Ve bir gök gürlemesi zincirleme

Elde edilmeyen ve yitirilen her hakkı yağdırmak için

Örneğin bulut olsam diyorum ve bereketli bir yağmur

Çok düşünüyorum ve düşünmekle de yetinmiyorum!

(Yüreğinizin Kapılarını Kıracağım/ J&J Yayınları-2019)

Hani eskilerden bir mesel var. Uzun bir kuraklık döneminden sonra sağanak başlıyor. Yağmur sularından içenler deliriyor. Buna direnen bir avuç insan, toplum tarafından “zındık” diye nitelendiriliyor! İşte o toplumdaki delirmeye direnenler gibi aykırı kaçıyor artık tek yüzlü olmak! Peki, neden? Adaletin ve özgürlüğün olmadığı toplumlarda insanlık geriler! Vahşet boy verir! Baskının, yoksulluğun, cehaletin olduğu toplumlarda her şey bulanıklaşır. Düşünme yetisi körelir, görüş alanı kaybolur! İnsanlar “güvende olabilmek” için dayatılan maskeli hayata dâhil olur! Alışkanlıklar bağlayıcıdır. Sonra bu maskeli hayata da zamanla belki alışılır. Ve kuraldır; maskeli hayatı sürdürenler, dünyanın bütün hıncını maskesiz yaşayan insanlardan çıkarır! Ve bütün toplum, hızla bir ölüm çemberine alınmış olur! Artık böylesi toplumlarda sevmek, dayanışmak, sesli düşünmek; yerini koyu bir sevgisizliğe bırakır. Toplumda ötekileştirme ve düşmanlaştırmanın boğucu atmosferinde yaşanmaya başlanır!

Toplumları karanlık çağlara sürüklemenin birincil koşulu, kadınları eve kapatmaktan geçer. Ve kadın cinayetleri önlenemez bir şekilde boy verir! Asosyal, bütün aşağılık yaratıklar, en zayıf halka olarak gördükleri kadınlara saldırır. İnsanlığın özgürlüğünü ortadan kaldırmanın yolu, bütün faşist toplumlarda, kadınların özgürlüğünü yok etmekten geçer! Toplumu biat ettirmenin yolu, kadınlara boyun eğdirmekten başlar!

Ceren Özdemir! Ah, güzel kız! Toplumun aydınlık yüzü! Seni ve insanlarını koruyamayan düzene, zihniyete lanet olsun! Lanet olsun caniliği doğuran ve insanlığın üzerine salan sisteme!

Kurumların etkisizleştiği, kurumsal reflekslerin zayıfladığı toplumlarda keyfi uygulamalar başlar. Denetleme de olmadığı için kaos kaçınılmazdır. Adaletin ve özgürlüğün olmadığı toplumlarda kadın cinayetleri; çocuk tecavüzleri ve iş cinayetleriyle at başı gider! Çünkü faşizmde feodal ve eril, namussuz bir namus anlayışı vardır. Böylesi toplumlarda özgürlüğü ve insan haklarını savunmanın bedelleri ağır olur. İnsan haklarını ve özgürlüğü savunanları karalama kampanyası başlatılır. Toplumu kamplaştırmak için her şey yapılır. Cadı avı, rutin hale gelir. İnsanlığı savunan bir avuç insanı karalamak için her şey yapılır. Bütün olumsuz sıfatlar kullanılır. Derler de derler! Bu koroya, “ilerici gericiler”in de katılması, onlara güç vermesi, en kahredici olandır. Toplumun güven duygusunu, geleceğe olan inancını sırtında bıçaklayan alçaklardır bunlar! Toplumu çürüten özellik, çıkışsızlık duygusudur, Kurtuluş yok duygusu, toplumlar için çok yıkıcı sonuçlara yol açar. İntiharlar ve cinayetler, sadece ve sadece ekonomik durumla açıklanamaz.

Baskıyla yaşatılan toplumlar, felakete sürüklenen toplumlardır. Tarih boyu görülmüş bu gerçek; görülmüş, görülmüş, görülmüş! Başımıza telafi edilemez belalar gelmeden, insan hakları ve demokrasi mutlaka!

Yüzyılımızda yaratıcılık, inovasyon, yetenekleri açığa çıkarma, analiz etme ve eleştiri, yapay zekâ, cipler, robotlar, algoritmalar vb. çok uzağında olduğumuz süreçler yaşanırken; biz ölümcül bir çemberin içinde debelenip duruyoruz!

Yoksulluk, açlık ve işsizlik kadar tehlikelidir toplumlardaki çaresizlik duygusu. Toplumda sinerji yaratacak bir güç yoksa bu toplumdaki sıkışmayı daha beter hale getirir. Seçeneksizlik ve çaresizlik; toplumlar için boğucudur, ölümcüldür.

Yeniden başlayabilmek, cesaret gerektirir. Mutlaka, ama mutlaka ve yeniden başlamak gerekir. Damarlarımıza zerk edilen ayrımcılık ve ötekileştirme, kölelik ve itaat; toplumu zehirlemeden… Zaman yitirmeden… Yeni bir zihniyetle ve ivedilikle…

VE ÂŞK MUTLAKA!

Dehlizler vardı, dehlizler içinde/ Uzun korkulu sular geçtim/ Âşk yoktu belki de vardı/ İnanıyordum; ama ben yine de/ Büyük harflerle başlayacak bir geleceğe/ Ardı ardına kuşlar havalanıyordu bir de/ Anımsıyorum, şaşakalmıştım/ Bu kadar çok, bu kadar çok güvercin/ Bir ürkütücü korulukta, karanlıklarda/ Ha bire havalanıyordu/ Atışa hazır avcılar, sıra sıra!

Kızlar vardı karanlıkta çok iyi seçilmiyorlardı/ Küçük harflerle konuşuyorlardı/ Karanlıkta seçilmeyen herkes de öyle/ Küçük harflerle konuşuyorlardı/ Uyaklı bir düzendi bu rap rap rap!

Dehlizler vardı, dehlizler içinde/ Uzun, korkulu sular; halen çağlıyor/ Kim bilir, âşk yoktu belki de/ İnanıyordum, ama ben yine de/ Büyük harflerle başlayacak sevdaya/ Avcıların canı cehenneme!/ Ve âşk mutlaka! (Yüreğinizin Kapılarını Kıracağım/ J&J yayınları-2019)

Yaşamın, yaşamanın ve yaşatmanın güzelliğiyle sevgiler, saygılar…

Aydın ALP Aralık 2019

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.