İnsanı, insanlığı yakmak; İnsanım diyen birinin/birilerinin/bir insanının uygulayabileceği bir yöntem değil.
Yıl 1993; İnsan olmayanlar, Madımak’a geldi, 35 kişiyi yaktı, arkasına bakmadan çekip gitti.
Yürüdü gitti, hala da yürüyor/yürüyorlar; aynı iz üzerinden.
Bunu çok daha önceleri de yaptılar, sonraki yıllarda da, şimdi de yapıyorlar.
Hem insanı hem de insanlığı yakıyorlar.
Doymuyorlar…
Rahatlamıyorlar…
Doymayacaklar, rahatlamayacaklar, huzur bulmayacaklar, olmayan vicdanlarının sinir uçları hep vücutlarında olacak, dolaşacak, onlara huzur vermeyecek.
Kendilerinden başkalarına yaşam hakkı tanımamakta kararlı olan bir zihniyetin Türkiye geneline yayılması, yayılmaya devam etmesinin doğru olmadığını görmek, anlamak lazım. Doğru olmadığının kanıtı ise madımak’tır, Maraş’tır. İnsanlığı diri, diri yakan, bunu din adına yapan meczupların sayısı arttıkça ülkenin ve ülke insanının geleceği de kararıyor!
Ne İslam hukuku ne de insanlık hukuku suçsuz insanların katledilmesine izin vermez. İslam adına bu izni kendilerine yazdıranlar, korku saldıkça yönetim biçimini de kendi lehlerine çeviriyorlar. Hak, hukuk, adaletten, demokrasiden uzak bir toplum yapısı inşa etmeye, insanı, insanlığı içine attıkları ateşi harlandırmaya çalışıyorlar.
*
Madımak ana davası diğer davalarda olduğu gibi zaman aşımına uğradı, dava ile ilgili tek tutuklu yok. Daha önce ve sonra katledilen Türkiye’nin diğer aydınlarının davalarında olduğu gibi, hep ‘Bilinmeyen bir el, bilinmeyen bir göz, bilinmeyen bir güç’ devrede oldu, olan ülkenin namuslu insanlarına oldu.
Madımakta katledilenlere, öncekilere ve sonrakilere saygıyla.