Ali Abbas Yılmaz / Özel haber
Diyarbakır’daki inşaat sektörünün en önde gelen firması olan ÇEYSA İnşaatın Yönetim Kurulu Üyesi Recep Çelik, kısa zaman içinde oldukça yükselen demir fiyatlarının inşaat sektörünü durma noktasına getirdiğinin altını çizerken, inşaat sektörünün temel sorunlarına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Diyarbakır’da 14 yıldır faaliyet gösteren ÇEYSA İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Recep Çelik ile Diyarbakır inşaat sektörünün sorunları, son zamanlarda demir fiyatlarındaki ciddi artışın inşaat sektörüne etkileri ve son iki yıllık süreçte Diyarbakır’da yaşanan olayların inşaat sektörü üzerindeki yansımaları üzerine konuştuk.
Öncelikle kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
‘14 yıl öncede Diyarbakır’a geldik’
Çeysa Yönetim Kurulu üyesiyim. Yönetim Kurulu Başkanımız ise Mehmet Çelik’tir. Diyarbakır’ın Kulp İlçesindeniz. Liseyi bitirdikten sonra inşaatlarda çalışan babamın ve ağabeyimin yanında iş hayatına başladım. Mehmet Bey, o zaman İstanbul’da inşaatlarda taşeron olarak çalışıyordu. Mehmet Bey ile birlikte 1996 yılında inşaat taşeronluğu yapmaya başladım. 14 yıl öncede Diyarbakır’a geldik.
Son 2 yılda Diyarbakır ve bölgede yaşananlar inşaat sektörünü nasıl etkiledi?
‘Diyarbakır iş insanlarının %30’u %40’ı sermayelerini batıya taşıdı’
Son iki yıllık süreç bizi ciddi şekilde etkiledi. Diyarbakır’da çok ciddi şekilde iyi ve güzel projeler yapılıyordu. Çözüm süreciyle birlikte çok rahatlamıştık. Bir iş yaparken 3-5 iş yapmaya, farklı projeler düşünmeye başladık. Son iki yılda çözüm sürecinin bitmesiyle küçük esnafa tutunda büyük esnafa kadar herkes etkilendi. Çünkü kredilerini ödeyemediler, satışlarını yapamadılar, özellikle bu süreçte biz müteahhitler daha çok etkilendik. Özellikle hendek, barikat dönemlerinde Diyarbakır iş insanlarının %30’u %40’ı sermayelerini batıya taşıdı. Diyarbakır, emin olun belki 10 yıl, 20 yıl geriledi. Diyarbakır’ın o çözüm sürecindeki ruhu yeniden yakalaması lazım. Bu konuda iyimserim ve bir gün mutlaka bu sorun bir çözüme kavuşacaktır. Dünyanın neresinde olursa olsun çatışmalar savaşlar, acı, gözyaşı, feryat figan başka bir şey vermemiştir. Bölgedeki olaylardan dolayı acı çekmeyen bir aile kalmamıştır. Artık bu acıların son bulmasını istiyorum. Çözüm sürecinde insanlar çok mutluydu. Gece 01.00’lerde insanlarımız Dağkapı’da, 75 yol’da rahatça gezebiliyorlardı ve insanlarımızın yüzü gülüyordu. Şimdi ise insanlarımız gülmeyi unuttu. Bu olumsuz atmosfer insanların aile ilişkilerine kadar sirayet etmiş durumdadır. İnsanlarımızın hepsi sıkıntı içindedir. Evinin kredisini ödeyemeyen, iş yerini kapatan, işinden olan, kirasını ödeyemeyen insanlarımızın sayısı git gide artmıştır. Bunun sonuçları şuan için pek fazla gözükmese de bir 5 yıl sonra belki sosyal bir yaraya yol açacaktır.
‘İnsanlar savaş ortamından bıkmıştı’
Çözüm sürecinde Seyrantepe’de Diyarbakır özel iş kulelerini inşa ettik. Biz bu büroları tasarlarken Diyarbakır’ın cazibe merkezi olacağını ve kentin bu önemli noktasındaki bu önemli iş kulelerinde kentteki işverenlerin bir tane bürosu olacağını tasarlamıştık. Suriye’den, Irak’tan insanların gelip buradan büro tutup karşılıklı ticaret yapacakları bir ana merkez düşünüyorduk. Çözüm sürecinin vermiş olduğu rahatlıkla birlikte insanlar artık bir iş yapma yerine birkaç iş yapmaya başladılar. İnsanlar 30 yılın vermiş olduğu kan, gözyaşı ve savaş ortamından bıkmıştı, bu çözüm süreci çok fazla sıkıntılı olursa insanlar onu egale edecekti. Çözüm sürecinin bozulmasıyla insanlar afallamaya başladı. Özellikle Sur’daki hendeklerden sonra ciddi olarak sıkıntılar yaşamaya başladılar. Şimdi insanlar yeni yeni o söylediğim sıkıntıları aşmaya başladılar ve bizim de ümidimiz bu eksik kalan çözüm sürecinin bir daha başlatılmasıdır. Bu bölgenin sıkıntılarını bir daha ele alıp yine rahatlatılmasını temenni ediyoruz. Öyle ki hükümetin bizim bölge ile olumlu konuşması insanlar üzerinde yine rahatlamaya yol açıyor.
Diyarbakır’daki inşaat sektörünün durumuna ilişkin olarak neler söylemek istersiniz?
‘Bizim inşaat alanında %50 ye yakın bir düşüşümüz var’
Daha önce insanlar bizden daire alırken, ihtiyacı olsa da olmasa da alıyordu. Yani insanlar yatırım amaçlı ev alıyordu. Kentimize gelen doktorlar kiraya geçmektense krediler uygun olduğundan biraz da birikimleriyle gelip bizden daire alıyordu. İş böyle olunca da 3-5 yıl geçtikten sonra aldığı daire pirim yapıyor ve insanlar da kazanıyordu. Bankalar çözüm surecinden sonra ise kredi vermemeye başladılar. Esnaflar sıkıntı yaşıyor, insanlar kiraya başvurmaya başladılar. Daha önce alınabilen konutlar artık çözüm surecinin sonlanmasıyla ve ekonomik dalgalanmalarla birlikte inanın artık daire almakta çok zorlanıyorlar. Bu da bize yansıyor, satışlarımızı yapamıyoruz, satış yapamadığımız için de kullandığımız kredilerimizden bizde çok ciddi sıkıntı yaşıyoruz. Şuanda bizim inşaat alanında %50 ye yakın bir düşüşümüz var. Biz çözüm sürecinde 5 ayda 200 daire satarken, şimdi 100 daire bile zor satıyoruz.
Müteahhit sayısı fazla
Diyarbakır’da daha önce sanayi olmadığında herkes mütahitlik yapıyordu. Olması gereken müteahhitlik sayısı 40-50 iken, şuan 400-500 kişi müteahhitlik yapıyor. Bu ekonomik sıkıntılardan dolayı onlarda yavaş yavaş dökülmeye başladılar ve artık ciddi projelerle ancak satış yapabiliyorlar. Proje çok güzel, yer çok güzel müteahhit çok iyi ve bizler ancak bu durumda satış yapıyorduk ama artık örnek daire çıktı ve insanlar kendi gözleriyle gördüler o zaman güvenle ev aldılar. Sadece yurt içinden değil Avrupa’dan, Almanya’dan gelen müşterilerimiz vardı. Yatırım amaçlı bizlerden daire alıyor ve kiraya veriyorlardı. Bu tür şekilde bizden daire alımı çoktu ama artık kimse bizden daire almıyor.
“Diyarbakır’da inşaat birim metre kare alanında fiyatlar arttı”
Maliyetler arttığı için şimdi yerli vatandaşlarımız bile ev alamıyor. Demir maliyetlerinin yükselmesiyle inşaatlarda kullanılan bütün demir aksamda maliyetler yükseldi. Bu da haliyle PVC’nin dahi artmasına neden oldu. Dış cephede kullanılan alüminyumlar da artış aldı. Doların yükselmesi ciddi anlamda bizi fiyat anlamda çok etkiledi. Şuan Diyarbakır’da inşaat birim metre kare alanında fiyatlar arttı. Biz bu fiyat artışlarını fiyatlarımıza yansıtmak zorundayız, yansıtamazsak fiyatlarımız etkiler ve satış yapamayız.
‘Daireler sosyal aktiviteler ile daha cazip hale geliyor’
Bizim şuanda dört projemiz var ve projelerimizin hepsi de üst sınıfa hitap ediyor. Yani satış rakamlarımız da 400 bin TL ile 550 bin TL’ye kadar yükseliyor. Haliyle bizden daire alan insanlar ihtiyaçtan almıyorlar. Durumu iyi olan ve üzerine bir miktar para koyabilecek insanlar bizden sosyal aktiviteleri fazla olan daireleri alıyorlar. Çünkü daha yeşil alanı fazla olup sosyal donatıları ile cazip hale geliyor. Şuan 75. Metre yolundaki dairelerimiz tercih ediliyor.
‘220 metre karelik daireyi 400-450 bandına ancak satıyoruz’
Biraz daha alt seviyedeki insanlarımız için TOKİ, biraz küçük daireler yapıyor. 70-80 metre karelik alanlarda halkımız oturamadığından bu seferde biz onlara daire yetiştiremiyoruz. Bu şekilde olan insanlarımıza Belediye ve devletin ortak şekilde projeler yürütmeleri sağlanmalıdır. Bizdeki maliyetlerle alt seviyedeki insanlarımıza konut yetiştirmemiz çok zor. Zaten Diyarbakır’daki mütahitler yaptıkları konutları zor yetiştiriyorlar. Çok cüzi bir şekilde alım alıp satılıyor. Premium Park Sitesi, Kemal Polat’ın karşında 17 bloktan oluşan Ceysa Yaşam Sitesini ben yaptım. Emin olun 220 metre karelik daireyi 400-450 bandına ancak satıyoruz. Bu kalitedeki daireleri İstanbul’da yapılmış olsa 1-1,5 milyonda satışı yapılır.
Demir fiyatlarındaki artıştan nasıl etkilendiniz?
‘Demir fiyatlarının artışı durdurulmazsa inşaatları durdururuz’
Biz demir analizlerimizi yaparken her zaman %10 ila 15 gibi bir artışı hesaba katıyoruz. Her sene bahar ayı ile birlikte satışlarda belli bir artış olabiliyordu ama bu kadar ciddi artışlar olmuyordu. Demir fiyatları 4-5 ay öncesinde bin 400-500 bandındayken şuan 2 bin 200 TL’den demir almış bulunmaktayız. Tabii bunu da hemen değil de bir hafta on gün süreyle alabiliyoruz. Türkiye’de demir artışı %20-25 oranında. Yani bu da demir spekülatörlerinin yaratmış olduğu bir şeydir, yoksa demir kendi kendine artışını bu oranda yapmaz. Bu durum basına da yansıdı, Türkiye Müteahhitler Birliği de bu duruma el attı. Demir fiyatlarının artışı durdurulmazsa inşaatları durdururuz kararı alındı. Buna hükümetinde bir el atması lazım, küçük sanayi, işletmelerinin de önünü açması gerekir. Ben ilk başladığımda demir analizi yaptım, demir o zaman bin 500 TL iken şimdilerde ise 2 bin 200 TL’den alıyorum. Tabii yaptığım dairelerin çoğunu da satmışım. Bana geri dönüşü artık olmuyor, artık demirdeki her artış benim cebimden çıkıyor böyle olunca da işin sonunda para kazanamıyorum, aksine kaybediyorum. Bu da benim şevkimi kırıyor. Diyarbakır için daha iyi projeler düşündüğümüz için bizde artık beklemeye alıyoruz.
‘İnşaatlarımda 750-800 kişi çalışıyor’
Emin olun bizde artık işleri yavaşlatmaya başlamışız ve bu şekilde gitmeye devam ederse bizde maalesef inşaatlarımızı durdurmak zorunda kalacağız. Deprem yönetmenliğine göre inşaatlar da çok ciddi şekilde demir kullanımı yapıyoruz ve demir piyasada nakit paradır. Üç şantiyeme demir istedim ve bunlar 240 ton, 500 bin nakit para tutuyor. Tabii bunları yaparken beni sadece bir hafta on gün kadar götürebiliyor, daha sonra bir o kadar yine lazım oluyor. Ben artık bu döngüyü sağlayamadığım için inşaatlarımın bitme süresini yavaştan alacağım. 18 ayda bitirmem gereken işi 24 aya uzatacağım ya da iş 30 aya uzayacak. Bu haliyle benden konut alan insanları da etkileyecek ve bununla birlikte en önemlisi de alıcılarımın güvenini sarsmış olacağım. Türkiye genelindeki bu demir artışları inşaat sektörünü çok ciddi şekilde olumsuz etkileyecek. Bugün benim inşaatlarımda 750-800 kişi çalışıyor. Diyarbakır organizeye gidelim en büyük fabrikasında bile 50 tane adam çalışır. Nakliyecisinden tutun da belediyesine kadar benden kazanıyor, aynı zamanda dışarıda firması bulunan da benden kazanıyor. İşçisinden nakliyecisine kadar inşaattaki en üst biriminde çalışan inşaatındaki döngü ile rahatlığa eriyorlar. İnşaatların durması Diyarbakır’daki işsizlik oranını iyice tetikler.
‘İnsanlarımıza kaliteli konutlar teslim etmeye devam edeceğiz’
Diyarbakır’daki inşaat sektörü çözüm surecindeki rahatlamayla birlikte %30-35’ini ayakta tutuyordu, çünkü nereye baktığınızda inşaat alanı, insanlar çalışıyor. İnsanlar çalışırken müteahhitler ödemelerini rahat yapabiliyorlar. Bankalar çözüm sürecinde kredi limitini düşürmüşlerdi fakat çözüm sürecinin bitmesiyle birlikte insanlar önünü göremedi ve herkes kendini beklemeye aldı. Tabii bizde düşündük bir ara beklemeye alalım diye ama bölge firması olduğumuz için krizlerde bile olsa projelerimizi devam ettirmeliyiz dedik. İnsanlarımıza kaliteli konutlar teslim etmeye devam edeceğiz. Bugün Türkiye’nin bütün bölgelerini gezin Diyarbakır’daki Kayapınar Bölgesi gibi düzenli imar bulamazsınız.
İnşaat sektöründeki istihdam ne kadardır?
‘İnşaat kesimi bugün organizenin %25’ni ayakta tutuyor’
Bu sayı inşaatlarımızda 5 binleri bulur. Tabii bu 5 bini ailelerle çarpın 25 bin kişi eder. Bunun esnafı ve esnafın yanında çalışan işçiler de bizim sektörden faydalanıyorlar. Diyarbakır’daki ve dışarıda bulunan bütün firmalar bizden faydalanıyorlar. İnşaat kesimi bugün organizenin % 25’ni ayakta tutuyor. Diyarbakır’da inşaat sektörü sıkıntıya düştüğü an da organizedeki firmaların % 25’nin kapanmasına sebep olacak. Bugün alçı fabrikasının en büyük firmasını Diyarbakır’a kazandıran Karlis Grup inşaat sektöründe sıkıntı yaşayan organize otomatik olarak da Karlis Grup’ta sıkıntı yaşayacaklardır. O yüzden inşaat kesiminin ayakta kalması gerekir, çünkü Türkiye’nin ekonomisini inşaat sektörü tetiklemektedir. Biz batıya gittiğimizde belki batı bizden daha fazla etkilenmiştir. Ciddi projeler var ama maliyetlerin yüksek olmasıyla insanlar artık yanaşmıyor.
Seyrantepe’deki iş kulelerinin yapımına başladığınızda çözüm sürecinden dolayı Diyarbakır ve bölgedeki atmosfer çok farklıydı ama son iki yılda yaşanan çatışmalı ortamın olumsuz etkilerini göz önünde bulunduracak olursanız bu projeniz bu yaşananlardan nasıl etkilendi?
‘Bölge politikaları Diyarbakır’ı çok etkiliyor’
Diyarbakır belli aralıklarla siyasi merkeze oturtulduğu için ister istemez belli sıkıntılar yaşayabiliyor ama ben tüm bu olumsuz tabloya rağmen Diyarbakır’ın önünün açılacağını düşünüyorum. Suriye ve Irak’ta bir rahatlama sağlanırsa oralarda ciddi iş potansiyelinin açığa çıkacağını ve bölgemizin ekonominsin de bu rahatlamadan payını alacağını düşünüyorum. Tabii ki, olumlu ya da olumsuz anlamda bölge politikaları Diyarbakır’ı çok etkiliyor. Bugün, Suriye meselesi Antep’i, Urfa’yı, Diyarbakır’ı çok ciddi bir şekilde etkilemiştir. Antep’teki sanayi bugün durma noktasına gelmiştir. Bizim Irak’ta da bir projemiz vardı. Irak’a inşaat malzemesi götüren tırlar kilometrelerce kuyruk oluşturuyordu. Irak’ın bütün inşaat malzemeleri Türkiye’den gidiyordu. Ne zaman ki, Ortadoğu politikası karma karışık oldu, ister istemez bu durum bölgemize de yansıdı. Böyle bir durumda da bölgedeki bütün işverenler bunun sıkıntısını yaşadı.
İnşaat sektörünü şuan esas problemi nedir?
‘İhtiyaçtan fazla konut yapıldı’
İnşaat sektörünün ana problemi maliyet fiyatlarının artmasıdır. Bunun yanı sıra ise özellikle son 15 yıl içinde Diyarbakır’da çok ciddi bir yapılaşmanın olmasıdır. İhtiyaçtan fazla konut yapıldı. Bu durum sadece Diyarbakır’a ya da bölgeye özgü bir sorun da değildir, bu genel bir sorundur. İnşaat sektöründe Türkiye genelinde bir doygunluk vardır. 30 yıl sürekli olarak inşaat yaparak bir ekonomi ayakta kalamaz. Diyarbakır’da son 15 yılda eski nüfusunun belki de üç katı büyüklüğünde bir yapılaşma yapıldı. Eskiden sadece Balıkçılar başı, Dağkapı, Bağlar, Ofis vardı ama şimdi Newroz Park alnından Kayapınar’a koca bir şehir inşa edildi. Diyarbakır’da çok büyük alanlar imara açıldı.
‘Siteleşmenin Diyarbakır’da tutulacağını biliyorduk’
Biz 14 yıldır Diyarbakır’da inşaat yapıyoruz. Biz, siteleşmenin Diyarbakır’da tutulacağını biliyorduk. Batıdaki örneklerinden, güvenlik avantajından ve özellikle de çocukların oyun alanlarının site içinde yer almasından dolayı ailelerin tercih ettiğini görüyorduk. Tek tek binaların içinde çocuklar eve hapsoluyorlardı ama site yaşamında çocuklara güvenli özgürlük alanları açılıyordu ve bu da siteleşmeye olan talebi arttırıyordu. Biz ilk sitemizi Diyarbakır’da yaptığımızda bu çok tutuldu. Tabii ki, bu durum bizi daha da motive etti ve Diyarbakır’daki diğer müteahhitler de bizi takip ettiler. Güvenli ve lüks konut yapımı tüketicilere de yaradı. İnsanlarımız o yıllarda bizden konutları ticari amaçla daha çok alıyorlardı. Şuan ise hiç kimse yatırım amaçlı ev alamıyor. Çünkü maliyetler çok yükseldi.
‘Vakıf Bölgesinde bile 5 bin adet konut yapıldı’
Tabii, konut fazlalığı da inşaat sektörünün handikaplarından biri olarak hala önümüzde duruyor. Bugün Vakıf Bölgesinde bile 5 bin adet konut yapıldı. Diyarbakır ekonomisini sarsan bir diğer önemli neden de Vakıf arazilerinin tümünün imara açılmasıdır. Bu Vakıf arazilerine yapılan bütün evlerin paraları ise maalesef ki Antalya’daki otellere gitti. Diyarbakır’daki tüm vakıf arazileri imara açıldı ve buraya yapılan evlerde elde edilen paralar Antalya’ya gitti. Bu da Diyarbakır’dan ciddi bir para çıkışı demektir. Biz Diyarbakır’a nasıl para girişi olur diye düşünürken, vakıf arazilerine yapılan konutlardan elde edilen paralar dışarı gitti.
Demir fiyatlarındaki artışa ilişkin olarak inşaat sektörünün önde gelen temsilcileri ile bir araya gelip bu sorunu konuştunuz mu?
‘Demir fiyatlarının inmesini bekliyoruz’
Biz ara ara arkadaşlarla oturup bunun konuşmasını yapıyoruz. Demir fiyatları bizi aşan konulardır. Bugün demirin böyle artış göstermesi normal değil, bu paraları kimler kazanıyor, fiyatları kimler bu kadar arttırabiliyor inşaatları, nasıl arttırabiliyorlar. Bunun üzerinde hükümetin çok ciddi şekilde durması lazım. Müteahhitler Birliği de buna tepki çektikten sonra biz bu demir fiyatlarının inmesini bekliyoruz. İnşaat sektörünün Diyarbakır’da bir doyum noktasına ulaştığını ve bundan sonra sosyal projeler alt gelir gruplarına devlet destekli konutlar yapılabilir ya da çok lüks konutlar yapılabilir. Üst kesim gruba nadir projeler hazırlanıyor.
‘Alt gelir gruba yaparsak sosyal proje olması gerekir’
Diyarbakır’daki dar gelir grubundaki insanları düşündüğümüz zaman bu rakamlar çok ciddi rakamlardır. Diyarbakır’a dışarıdan çalışan insanlar geliyordu, Avrupa’dan gelenlerde vardı ve bizden konut alıyorlardı. Maliyetlerin böyle hızlı artmasından sonra bizde şu anda ne yapacağımızı bilmiyoruz, hangi grup için kolları sıvayacağımızı bilmiyoruz. Alt gelir gruba yaparsak sosyal proje olması gerekir. Arsa fiyatlarının çok pahalı oluşu alt gelirli ailelere konut sıkıntısı ortaya çıkıyor. Buda imara açık arsa satışının yapılmasından kaynaklanıyor.
Arsa spekülatörleri devrede
Kişi imara açıldığını da biliyor ama imara açılmadan bile arsa spekülatörleri, o alanda büyük firmaların inşaat yapacağına dair söylentiler yayıyorlar. Arsa spekülatörleri insanlara hiç görmedikleri arsaları satıyorlar. Diyarbakır’da arsa spekülatörleri insanlara çok ciddi sıkıntılar yaşattılar. Karacadağ’ın eteklerinde bile arsa satışı yapılmıştı. Aslında şuan Diyarbakır henüz 50 bin dönümlük bir araziyi dahi doldurmuş değildir. Böyle bir tablo içinde arsa spekülatörlerinden vatandaşlar Diyarbakır’dan 70 kilometre uzakta arsa satın almışlar. Bugün biz 75 yol güzergahında % 50 karşılığında arsa sözleşmeleri yapıyoruz. Bir müteahhit olarak bu durum bizi çok sıkıntıya sokuyor. Bir müteahhit olarak böylesi bir ortamda ben sosyal sorumluluk projesi kapsamında ne yapabilirim ki? Diyarbakır’ın 10 – 15 km dışında 300 dönümlük arsa alabilirsem e kat karşılığı anlaşma yaparak düşük bir oranla alt gelir grubuna hitaben konut yapabilirim. Ancak hangi arsaya yaklaşıyorsak % 40’lardan kapı açılıyor ve böyle bir durumda biz müteahhitler olarak alt gelir grubuna proje üretemiyoruz.
Konut ihtiyacı tam da alt gelir grubun temel sorunu ama siz arsa maliyetleri yüzünden müteahhit olarak bu gruba proje üretmiyorsunuz, bu kısır döngü nasıl aşılabilir?
‘Arsa maliyetleri çok yüksek’
Tabii ki, açıkça belirteyim biz de müteahhitler olarak bunun ezikliğini yaşıyoruz. Maliyetlerin yüksek oluşandan kaynaklı hep üst gelir grubuna yönelik proje üretmek zorunda kalalım, bizim için de istenilen bir durum değil. Hatta bu konuda bir ara müteahhitler birliği başkanı Celalettin Beyin de ortak girişimi ile alt gelir grubuna büyük bir proje hazırlanmak istendi. Bu projenin hazırlanması için Ticaret Sanayi Odasından Metin Beyin de katkıları vardı ve ucuz arsa bulabilmek için çok uğraş verildi ama ucuz arsa bulunmadı. Kentsel dönüşüm Türkiye’de 3 yıldır başlamış ama bir tek bizim Diyarbakır bölgesine sanki uğramamış. Yani, bugün Bağlar, Huzurevleri gibi ilçelerin kentsel dönüşümleri hala belirsizliğini koruyor ve bu projeler için devletin desteği şarttır.
Diyarbakır’ın kentsel dönüşümünde durum nedir?
‘Ofis’te sadece beton yenilenmesi yapılıyor’
Bugün Diyarbakır’ın en eski yerleşimlerinden biri olan Ofis semtindeki kentsel dönüşüm faaliyetleri tam bir faciadır. Binalar yıkılıyor ve eski kalitesinin biraz üstünde aynı şekilde yeni binalar yapılıyor. Yani, bir nevi Ofis’te sadece beton yenilenmesi yapılıyor. Ofiste kentsel dönüşüm çok yanlış yapılıyor. Zemin artı 7 kat bir kentsel dönüşüm ancak bu kadar yapılabilir. Burada belediyelere çok iş düşüyor. Belediyenin yatırımcıyı oraya çekebilmesi için formül üretmesi, ön açıcı olması lazım. Şimdi ben bir müteahhit olarak Ofis semtinde bir bina ile anlaştığım zaman daire sahipleri haklı olarak dairesinin aynısını müteahhitten isteyecek. Dükkan sahibi de yine dükkanının aynısını isteyecek. Belediye ise Ofiste zemin artı 7 katın üzerinde yapı izni vermediğinde ben bir müteahhit olarak o kentsel dönüşüme nasıl girişeyim. Müteahhit para kazanmadığı bir yere girer mi? Biz Yenişehir Belediyesi ile bir ara bu konuyu görüştük, Ofiste zemin artı 12 – 13 kat izin verin ciddi müteahhitler burada kentsel dönüşüme girsinler, güzel projeler üretilsin. Ada şeklinde altında kapalı otoparkı olan projeler yapalım dedik ama bunu bir türlü sağlayamadık. Ofis’te 3 yıl içinde çok güzel bir dönüşüm sağlanabilirdi. İstanbul’da da kentsel dönüşüm projelerini takip ediyoruz, 3 katlı binaların yerine çok katlı binalar yapılıyordu ve böyle bir durumda hem vatandaş hem de müteahhitler kazanıyordu. Şimdi Diyarbakır’da belediye 7 katlı olan bir yere yine 7 katlık imar verince müteahhitler olarak bu durumda kilitleniyoruz. Ayrıca şunu da ifade etmekten geçmeyeyim; Bağlar, Şehitlik, Huzurevleri, Ofis, İplik, Balıkçılarbaşı ve buna benzer bütün yerlerdeki imar o kadar sağlıksız ki, en ufak bir artçı depremde bile buralar Allah korusun yerle bir olur. Buraların biran önce sağlıklı bir kentsel dönüşümden geçmesi gerekiyor. Buralardaki binalar artık miadını doldurmuş ve bir faciaya yol açmadan buraların ya devlet eliyle ye belediyeler eliyle, işverenler eliyle acil bir şekilde mutlaka kentsel dönüşüme uğraması ve ıslah edilmesi lazım.
Şirketinizin Diyarbakır inşat sektörü içindeki durumu nedir?
‘5 bin konutu aştık’
Biz ÇEYSA olarak Diyarbakır’da 5 bin konutu aşmış bir şirketiz. Hala da şuan 4 etabımız devam ediyor. Dünya kavşağında Diyarbakır’ın en iyi iki tane iş kulesini yapıyorum. 120 adet bürodan oluşan kulelerdir bunlar. Yine Premium Parkta 256 adet lüks konut yapıyoruz. Platinium parkta 196 dairelik 7 bloktan oluşan dairelerin yapımı devam ediyor. ÇEYSA yaşam projemiz var ve 288 daireden oluşuyor ve Allahın izniyle bayramdan hemen sonra teslim aşamasına geliyor. Yani, sürekli olarak Diyarbakır için proje üretmek için çaba sarf ediyoruz ama işte bu maliyetleri yüksekliği ve siyasi sıkıntılar, ister istemez bizi de etkiliyor. Bence Diyarbakır’ın kaderi bu olmamalı. Ben Avrupa’yı da gezmiş biri olarak söylüyorum, biz çok güzel yerlerde yaşıyoruz ama kıymetini bilmiyoruz.
‘Çeysa inşaat insanların yaşam tarzını yükseltti’
Biz on beş yıl batıda taşeronluk yaptık. İstanbul’un büyük firmalarıyla çalışıyorduk ve biz hayalimizde Diyarbakır’a gidip orada müteahhitlik yapalım, daha iyi konutlar daha iyi yapıtlar yapalım şeklinde düşünüyorduk. Kayapınar yeni yeni yapılaşmaya başlamıştı. Bunu tabi Çeysa Yönetim Kurulu Mehmet Çelik kara aldı, batıdaki taşeronluğumuzu sonlandırıp Diyarbakır’a gidelim, buradan kazandığımızı da oraya götürüp yapacağımız işlere yatıralım demişti. Kararı aldıktan sonra Diyarbakır da Ava Düğün salonunun yanında 8 bloklu Çeysa 1-2 Sitesini başlattık. Bizden önce Diyarbakır’da siteleşme yoktu. 4 daire üzeri binalar yapılıyordu ve işçilik yoktu. Bunda Bağlar ilçesinde çok rahat görebiliyoruz. Biz projemizi hayata geçirmeye başlamışken insanlar tabi inanamadılar, örnek daireyi yaptık. Bunu insanlar görünce gözlerine inanamadılar çünkü yapılış aşamasında müteahhitler fotoğrafın aynısını yapıp bize teslim etmezler düşünce hakim idi. Bunu da Diyarbakır’daki konut işçisizliğinin vermiş olduğu bir güvensizlikti. Biz örnek daireyi bitirdikten sonra insanlardaki algı güvensizlik değişti. Hava şartlarına göre yaptığımız dairelerimizin balkonların teras biçiminde yapıp güneşin içeri girmesini engellemiştik. Biz bunu ilk kez büyük teras, büyük mutfak, büyük daire yaptık. Tabii insanlar büyük daire görünce durumu iyi olanlar hemen almaya başladılar dairelerimizi. İlk projemiz tutulmaya başladıktan sonra diğer projelerimizi arka arka yapmaya başladık. Diyarbakır’da çok fazla konut açığı olduğundan projelerimizi hızlıca faaliyete geçirdik. Bizim bu kadar başarılı olmamızın altında Yönetim Korulu Başkanı Mehmet Bey’in aldığı hızlı kararlar yatıyor. Bizde onun aldığı kararların hızlıca hayata geçirmeye başladık. Bölgemizde Çeysa inşaat insanların yaşam tarzını yükseltti. Daha iyi konutlarda oturmalarını sağladık. Bizden feyiz alan diğer müteahhitler bizim gibi yapmaya başladılar ve bu da insanların daha konforlu yaşamalarını sağladı. Lükslüğü çok doruklara çıkardık dairelerimizin bu da artık maliyetlerimize yansıdığı için alt gelirli düzeydeki insanlarımızı etkiledi.
Diyarbakır’da 1 numarayız!
Biz Diyarbakır’da her zaman birinci sıradayız tabi bunu da yaptığımız temiz projelerimizden dolayı söylüyorum. Diyarbakır’ı gezdiğinizde Çeysa Yapının illaki tabelasını göreceksinizdir. Şimdi Dünya Kavşağında Çeysa 75 Plazayı yapıyorum. İki iş kulesinden oluşuyor ve kısmet olursa 8-9. ayda ışıklandırması biterse Dünya Kavşağına güzel bir görünüm kazandıracaktır. Dışarıdan gelenler o yapıları gördüğünde hayran kalacaklardır. Dışarıdan gelen misafirlere Diyarbakır’ı gezdirdiğimizde gözlerine inanamıyorlar. Emin olun Diyarbakır’daki yeni yapılaşma Türkiye ortalamasını çok çok üstündedir.
Diyarbakır’daki inşaat sektöründe dışarıdan gelen yatırımcılar var mı?
‘Sur’da neler oluyor, Diyarbakır’daki inşaat firmalarının bundan haberi yok’
Belediye’nin vermiş olduğu ihaleler dışında Diyarbakır’da inşaat sektöründe dışarıdan yatırımcı yok. Mesela şuan Sur’da neler oluyor, kim ne yapıyor Diyarbakır’daki inşaat firmalarının bundan haberi yok. Evet, şuan Suriçi Gazi Caddesi üzerinde sokak sağlıklaştırma çalışmaları yapılıyor. Hz. Süleyman’ın etrafı yapıldı ve şuan insanlar akın akın oraya gidiyorlar. Çünkü Diyarbakır bir büyük şehirdir ve insanların nefes alacak alanlara ihtiyacı var. Böyle alanların daha da çoğaltılması lazım.
Tam da değindiğiniz nokta da Sur’un yeniden inşasında birçok proje var ve bu projeler Diyarbakırlı inşaat firmalarına neden verilmedi, Diyarbakırlı firmaların bu projelerin üstesinden gelecek güçleri yok mu?
‘İhaleler neden şeffaf bir şekilde kamuoyuna duyurulmuyor?’
Diyarbakırlı firmalar çok daha iyisini yapabilecek güçteler. Bunun işte hükümet ayağı olsun, valilik ayağı olsun, belediye ayağı olsun birçok faktörü var. Bugün Diyarbakır’da bu projeleri en iyi şekilde yapabilecek yüzlerce firma var ama ihaleler nasıl veriliyor nasıl yapılıyor bunu biz bilemiyoruz. Bu durum tabii ki Diyarbakırlı inşaat firmalarında da bir rahatsızlık yaratıyor. Diyarbakır zaten ekonomik olarak can çekişirken batıdaki insanların gelip buradaki ihalelerin alması ister istemez bizim zorumuza gidiyor. İhaleler neden şeffaf bir şekilde kamuoyuna duyurulmuyor? Kimlerin bu ihaleleri nasıl aldığını neden kimse bilmiyor?
‘Diyarbakır halkı nerede nefes alacak?’
Diyarbakır gerçekten çok güzel bir şehir ve son zamanda çok ciddi gelişmeler gösterdi. Diyarbakır geliştikçe de insanlarımızın nefes alma alanlarının çoğaltılması lazım. Bu kapsamda Kayapınar Belediye’sinin hazineden aldığı bir arazi üzerinde kent ormanı oluşturma projesi vardır. Bu arazi tekrardan TOKİ eliyle askeriyeye devredildi. Böyle bir durumda Diyarbakır halkı nerede nefes alacak. Hafta sonu insanların çoluk çocuğuyla gidip nefes alacağı, dinleneceği bir yer yok. Şehrimizde ormanlık bir alan yok. Bir Hz. Süleyman’ın etrafının yapılması bile her gün binlerce insanın oraya akın etmesine neden oldu çünkü insanların beton yapılardan çok nefes alacağı alanlara ihtiyacı vardır. Bu tür projelerin çoğaltılması ve hızlı bir şekilde şehrimize kazandırılması lazım. İnsanlar artık böylesi projeler bekliyor; yoksa yola asfalt yapmışsınız, kaldırımları yenilemişsiniz emin olun bunların halkın nezdinde bir kıymeti kalmamıştır. Artık bu çalışmalar rutin olması gereken çalışmalardır ve insanlardan bir heyecan uyandırmıyor. Zaten yolların asfaltlı, kaldırımların düzgün olması lazım. Bu çalışmalar zaten biz müteahhitlerden alınan paralarla yapılıyor. Müteahhitler ruhsat harcı yatırırken bir etap için 500 bin TL para ödüyorlar. Bu ruhsat parasının içinde yol katılım payı, kanalizasyon hizmetleri, çevre düzenlemesi vs. giderler vardır. Belediyenin çok hızlı bir şekilde bu rutin uygulamalar dışında halka ciddi projeler sunması ve bunları hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi gerekiyor. Belediye hizmetleri sadece asfalt ve kaldırımdan ibaret değildir. Kayapınar Büyükşehir Belediyesiyle yaptığımız görüşmelerde projeleri olduğunu ve bunları yakın zaman içerisinde hayata geçireceklerini ifade etmişlerdir.
Belediyelere Kayyum atanmasının inşaat sektörüne bir etkisi oldu mu?
‘Belediyenin artık sahaya inmesi gerekiyor’
İlk bir ay belli bir sıkıntı yaşadık. Personel değişikliği, personellerin işten atılması yeni personellerin işe adaptasyonu vs bir dizi sıkıntı yaşadı. Şuan için ise sistem oturmuş ve bu sıkıntılarda geride kalmıştır. Tabii ki Diyarbakır’da seçimle iş başına gelen insanlar ancak Diyarbakır’a iş yapabilirler. Çünkü Kayyum geçicidir ve riskli olan işlere imza atmayacaktır. Belediyecilik bir ekip işidir. Diyelim ki ekipte başkan iyi olmadığı zaman, imar müdürü iyi olmadığı zaman, teknik elemanlar iyi olmadığı zaman ve işten anlamadıkları zaman kentimize çok fazla bir proje sunamazlar. Ancak başkan iyi, kadrosu iyi personelleri iyi olursa çok güzel projelere imza atarlar. Belediyenin artık sahaya inmesi gerekiyor. Belediye halkın içine karışmalı ve halkın isteklerini göz önünde bulundurarak projeler üretmelidir. Belediyenin sahada eksiklikleri görmesi ve gidermesi lazım.
‘Belediyecilikte başarı siyasetle değil hizmetle gelir’
Biz artık müteahhitler olarak belediyenin büyük projelere imza atmasını bekliyoruz. Bugün Kayapınar belediyesi Türkiye’nin en büyük ve borçsuz belediyelerinden biridir. İnanın bundan sonra çalışmayan, halka yeni projeler üretmeyen kimseyi insanlarımız orada tutmaz. İnsanlarımız, hizmetten yana tercih gösterecektir. İnsanlarımız iyi projeler üreten herkesi takdir ederler. Çünkü belediyeler siyasi kurumlar değil, hizmet kurumlarıdır. Siyaset için partiler var, siyaseti onlar üretsin. Başkan hangi partiden olursa olsun, göreve geldiğinde siyaseti bir yana bırakıp hizmete odaklanmalıdır. Çünkü belediye hizmeti bekleyen bütün vatandaşlar, siyasi tercihleri ne olursa olsun hizmet ister. Belediyecilikte başarı siyasetle değil hizmetle gelir. Belediyeler siyasallaşmamalı, siyasilerin arka bahçesi olmamalı. Milletvekilleri var, İl Başkanları var, siyaseti onlar yapsın. Belediye başkanları siyasi açıklamalar yapmasın, hizmet üreten projeleri açıklasın. Halkın tümünün parasıyla dönen bir kurum halkın bütününe hizmet yapmalıdır.
‘STK’lar artık seslerini daha gür çıkarmalı’
Biz değerlerimizi korumasını bilmiyoruz. Türkiye’nin hangi ilinde bir vadi şehri ikiye bölüyor. Allah Diyarbakır’a Dicle vadisini nasip etmiş ama bu nasipten yararlanamıyoruz. Dicle vadisine proje üretilmelidir. Evet, Dicle vadisi büyük bir projedir ve devlet destekli olmalıdır. Her şeyden önce Diyarbakır’daki bütün kurumlar birbiriyle koordinasyon içinde olmalıdır. Belediye bir proje ürettiğinde devletin bütün kurumlarıyla diyalog ve uyum içinde hareket etmelidir. Eğer bugün belediyenin bir yol projesi varsa DEDAŞ buna katkı sunmalıdır, kablolarını yer altına almalıdır. Diyarbakır’da alt geçitler yapıldı ama DEDAŞ da DİSKİ de projeyi geciktirdiler. Diyarbakır’daki STK’ların da artık seslerini daha gür çıkarmaları gerekir. Diyarbakır için sunulan bütün projelere STK’lar müdahil olmalı, görüşlerini, önerilerini, eleştirirlerini yapmalıdır. Urfa yolu yapıldı ama STK’lardan bir tanesi açıklama yaptı mı? Bugün gidin bakın batıda bir alt geçit, üst geçit bile yapılırken, önceden yan yollar yapılır, insanların ulaşımı sağlanır ve ondan sonra projeye başlanır. Urfa yolunda alt geçitler yapılıyordu ve yan yollar hiç hazırlanmadan, insanlarımız o çamurun, tozun içinde perişan oluyorlardı. Bu durum insanlarımıza bir eziyettir. STK’ların bu durum karşısında bir araya gelip tepki göstermesi gerekirdi. Şimdi gidin bakın Urfa yoluna 75 yol kavşağıyla birleşme yerinde bir yükselti göreceksiniz, Karayolları bunu biraz daha indirebilirdi. Böylece şehrimize daha güzel bir görüntü sağlanabilirdi.”